Geçtiğimiz hafta, 25 Kasım’ın kadına şiddetle mücadele günü olması nedeniyle, günün anlamına yönelik bir yazı yazmıştım. Bu yazımda da yine konuyla ilgili olarak, 16. yy’ın sonunda dünyaya gelen, yaşadığı travmaya rağmen, adından eserleriyle söz ettiren ve günümüzde eserleri, milyon dolarlara alıcı bulan bir kadını, ressam Artemisia Gentileschi’yi tanıtmak istiyorum.

  Roma'da 1593'te dünyaya gelen Artemisia Gentileschi,  Ressam Orazio Gentileschi'nin kızıdır. Babası Orazio, Caravaggio'nun yetenekli takipçilerindendir ve kızının yeteneğini genç yaşta fark etmiştir. Rahibe olması için baskı yapsa da, zaman içerisinde ressam olma isteğini kabullenerek, evde kızını asistan olarak, kendisi eğitmiştir. Orazio, Artemisia daha 17 yaşındayken, onun çok yetenekli olduğunu ve denginin bulunmadığını itiraf etmiştir. Gentileschi, döneminin erkek baskın sanat ortamında nadir başarıya ulaşan kadın ressamlarından biri olmuş, babası tarafından yetiştirilerek yeteneği değerlendirilmiştir. Orazio, kızının birlikte çalıştığı Ressam Agostino Tassi'den dersler almasını sağlamıştır. Ancak 17 yaşındayken Artemisia’nın hayatı, kendisine öğretmenlik yapması için getirilen Tassi ile alt üst olmuş, bu eğitim sürecinde Artemisia, Agostino'nun tecavüzüne uğramıştır. Agostino olay sonrasında da evlilik vaatleriyle Artemisia'dan faydalanmıştır.

Artemisia, Agostino’ya karşı açtığı tecavüz davasını kazanmış, ancak Tassi’nin Roma’dan sürgün edilmesine dair karar asla uygulanmamış. Artemisia, kararın ardından evlenerek Floransa’ya taşındı ve orada Mediciler için ressamlık yapmaya başladı. Resimleri, çoğu zaman yaşadığı cinsel vahşet üzerinden okundu ve güçlü kadın tasvirleri buna yoruldu. Artemisia, İtalyanca adı "La Pittura" olan "Self-Portrait as the Allegory of Painting" eserinde kendisini resmetmiş, dönemindeki akademik portre çizim kurallarının aksine, kendi portresini farklı bir açıdan çalışmıştır. Bu nedenle kendini resmettiği bu eseri, en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Döneminde kadın figürleri yumuşak başlı, söz dinleyen ifadelerle resmedilirken Artemisia, güçlü ve düşüncelerini, kararlarını ifade eden kadını resmetmeyi hedeflemiş ve bunu başarmıştır.

Başarılı çalışmalarıyla, 1616’da, Accademia del Disegno (Academy of Design) akademisine kabul edilen ilk kadın olmuştur.

1970’lerden beri Gentileschi, feminist hareket için daha da önemli bir figür haline geldi. Özellikle son yıllardaki #MeToo hareketiyle birlikte daha fazla sahiplenildi. En son Paris’teki Artcurial müzayedesinde “Lucretia” isimli eseri 5 milyon euroya yakın bir fiyata satıldı ve son altı yıldaki her müzayedede satış fiyatı bir öncekini aştı. 

Kimlikli, mücadeleci yapılarıyla kendilerinden sonra gelen Artemisia gibi kadınların, insanların, yaşama fırçalarının tuşları gibi dokunarak, hayatlarını sanat eseri haline getirmelerini takdir ediyor, sanatın terapi edici yönünün, yaşamlarımızda çoğalmasını diliyorum.   Sanatla Kalın