Sevgili okuyucular;

Bu dönem size dijital dünya ile ilgili sınırlı ölçüde bilgiler aktarmaya çalışacağım. Sınırlı diyorum çünkü bu alandaki gelişmelerin ucu bucağı belli değil. Her geçen gün “Yok artık, bunu da mı yaptılar!” diyeceğimiz yeni gelişmeler ortaya çıkmaya devam ediyor. 

Uzun zamandır üstünde çalıştığım ve uzmanlık alanım olan bu alandaki deneyimlerimi de sizlerle paylaşmaktan fazlasıyla keyif alacağımdan eminim. Öyleyse hemen başlayalım. 

Nedir Bu Dijital Dünya;

Mevcut fiziksel dünyamızın internetle tanışması ile dijitalleşme doğuyor. Yeni doğan bu süreçte, teknolojinin gelişimi ile değişimlerin ivme kazanması da fazlasıyla olağan gibi görünüyor. O zaman en basit hali ile; nesnelerin, insanların ve teknolojinin bir araya gelerek akıllı şekilde birbirine bağlanmasına dijitalleşme diyoruz.
Akıllı telefonların, bilgisayarların ve buna benzer tüm akıllı cihazların diğer teknolojilerle iletişim kurmak için kullandığı dijital araçlara da dijital dünya diyoruz. Tabii ki dijital dünyanın merkezinde de internet mevcut.  İnternetin gelişmesine paralel olarak gelişen dünyanın tamamı dijital dünyayı oluşturuyor. Reel dünya dışında insanların yaşayabileceği sanal bir ortam hazırlayan dijital dünyada, akıllı telefonlarında etkisiyle yeni bir dünya düzeni oluştu bile. 

Oluşan bu yeni dünya düzeninde ise dijitalleşmenin önemi ve yeri her geçen gün artıyor. İşletmeler, yazılımcılar, uygulama geliştiriciler, teknoloji şirketleri her geçen gün yeni süreçlerle karşımıza çıkıyorlar. Online eğitim, online alışveriş, online sunum, online iş görüşmesi gibi işleyiş tamamı ile online sisteme dönüşmüş durumda. Yeni dijital pazarda siz isteseniz de istemeseniz de mecburen yer almak ve bu gelişen yeni dünya düzenine ayak uydurmak zorunda kalıyorsunuz.


Dijital Dünyanın Dijital Sorunları;

Aslında toplumsal değişimlerin tam ortasında olduğumuz için fazlasıyla enteresan bir çağda yaşıyoruz. Bize faydalı olduğunu düşündüğümüz için hızlıca kabul ettiğimiz ancak temelinde de tehlikeli yönlerini bilmediğimiz yeni bir süreç bu. 

Peki bu süreç zaman ve mekân algımızı değiştirdi mi? 

Ya da insan ilişkileri nasıl etkileniyor? 

Bu sanal dünyada kendini evlere hapseden insanları görmezden mi geleceğiz? 

Bizler bu kurgu dünyasının neresinde yer almalıyız? gibi onlarca, yüzlerce soru…

Sosyal medyanın yanlış kullanımı, interaktif sohbetler, oyunlar özellikle genç kuşakları avuç içine almış durumda. Günde kaç saat sosyal medyada gezindiğinizi hiç düşündünüz mü? Ya da istemsiz olarak online bir alışveriş sitesine girip, hiç de ihtiyacınız olmayan bir eşya, giysi ya da yiyecek aldığınız olmadı mı? Açıkça söyleyeyim benim yüzlerce kez olmuştur. Çünkü dijital platformlar öyle güzel çalışıyor ki, kullanıcı dostu olarak görünen ara yüzler, aslında olmayan ama temel algımızı çok büyük bir indirim varmış gibi değiştiren kampanyalar, nereye baktığınızı ve nereye dokunacağınızı hesaplayan algoritmalar ile siz o tuzağa çoktan düşmüş oluyorsunuz. Bu yazıyı yazarken bile büyük bir online alışveriş sitesinden “Acele et, sepetindeki ürünü şu an 96 kişi inceliyor” diye bildirim geldi.  Bu online alışveriş sitelerinin kampanyaları bitmiyor ve mutlaka her ay bir bahane ile tüketicinin ekranına çıkıyor. Ekranına diyorum çünkü; elinizdeki akıllı telefonlara girmeyi başaran uygulamalar ile sizi her şekilde uyarmaya ve satın alma psikolojisine itmeye hazırlık yapan onlarca, yüzlerce çalışan var.

Bu yeni dijital dünya da insan ilişkileri ne durumda derseniz; akıllı telefonların içinde bulundurduğu sosyal mecralardan kendimizi alamadığımız için, yalnızca göstermelik duygular yaşadığımız ortada. Sosyal medyada aslında olanı değil de olmasını istediğimiz ve dışa dünyaya yansıtmak istediğimiz bir hayatı yaşıyoruz. Bu da gerçek duygulardan uzaklaşan sanal kişilikler yaratmaya başlıyor. Sosyal mecralar üzerinden dolandırılan, tacize maruz kalan, hatta yeni biriyle tanışıp aile düzenini bozan, aldatılan, cinayete kurban giden gibi birçok insan modeline rastlıyoruz. 

İçinde yaşadığımız yeni dünya düzeninde, bilinçsiz kullanıcılar denetlenmediği sürece önemli bir tehdit oluşturması ve yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz gibi görünüyor. Bize birçok imkânı bir arada sunan internette ve dijital dünyada yer almak istiyorsak, kendimizden ve toplumsal değerlerimizden ödün vermeden bilinçli bir şekilde bu sistem içinde yer almamız gerekiyor. Yoksa önünü alamayacağımız ve müdahale edemeyeceğimiz noktalara gelmesi kaçınılmaz.

Dijital Dünyanın Dijital İşleri 

İş dünyası ne durumda derseniz; bu düzen yalnızca bizleri etkilemedi. Ekonomik boyutu ile de bazı sektörleri ortadan kaldırırken bazı sektörleri de ortaya çıkardı. Müzik, basın, film, fotoğrafçılık gibi sektörler tamamı ile dijitalleşirken bu dönüşüme ayak uyduramayan sektörler oyun dışı kaldı. Böylelikle de, boşluğu doldurmak için yeni oyuncular sahnede kendilerine hemen alan açıp hızlıca oyunlarını sergilemeye başladılar. 

Bugün birçok kurumsal şirket home ofis çalışmaya başladı. İnsanların dünyanın dört bir yanından aynı iş ile ilgili çalışabileceği, iş gücü gerektiren birçok işin yapay zekâ ile yapılabileceğinin farkında ve bu sürece yavaş yavaş geçiş yapıldı bile. Zaman ve mekân kavramı algısı tamamı ile ortadan kalktığı için, sabah 8 akşam 5 mesaileri gibi klasik süreçler de artık yaşanmayacak gibi görünüyor. Bugün e-mail hesapları ile e-ticaret başlarken, yakında e-banka, e-hastane gibi kavramlar geldiğinde artık bize çok da ilginç gelmeyecek. İş gücünün yerini makinalara bıraktığı bu yeni dünya düzeninde işsizlik problemi artacak mı derseniz, onu da sizin yorumunuza bırakıyorum. 

Hepimizin birden fazla akıllı telefonu, birden fazla e-mail adresi ve birden fazla sosyal medya hesabı var. Yine hepimiz internetten alışveriş yapıyor, bankacılık işlemlerimizi hızlıca hallediyor, istediğimiz müziğe ve kitaba dileğimiz an ulaşabiliyor, elimizdeki akıllı telefonlarla aklımızdan geçen ne varsa birkaç kare fotoğraf ve yazı ile tüm dünyaya duyurabiliyoruz. İtiraf edeyim ben de bu gelişen yeni süreçten fazlasıyla faydalanıyorum. Yemeğimi sipariş ediyorum, 30 dakika içerisinde elimde. Görselini görüp beğendiğim ve denemediğim kıyafeti sipariş ediyorum, o gün kargoya verilmiş bile. Beğenmezsem ya da bedenime uygun olmazsa da ücretsiz olarak iade ediyorum. Eğitim için kursa gitmeme gerek yok, tek tuşla istediğim eğitimi satın alıyorum. Sanki önceki süreçleri hiç yaşamamış gibi bu yeni dünya düzenine hemencecik adapte olduk. Biri eksilse bile farkında olmadan mutsuz oluyoruz. Dijital dünya ile 

Tabii şunu da unutmamak lazım; tepkilerimiz de sanallaştığı için elimizdeki bu minik alet ve sosyal mecralar ile bir nevi basın görevi görüyoruz. Beğenmediğimiz firmaları, durumları, hizmet vericileri istediğimiz ölçüde eleştirip kendimize göre “hakkını veriyoruz”. 

İşletme olarak bu yeni dünya düzeninde, ya kendimize yer açıp sürece adapte olacağız, ya da yavaş yavaş yok olup sistemin içerisinde kendimizi eriteceğiz. Önümüzdeki hafta sizlere işletmeler için, dijital dünyada nasıl yer almaları gerektiğinin tüyolarını vermeye başlayacağım.  

Hep baharı düşünerek sevgiyle kalın.