3 Kasım’da Taş Medrese’de; 20 yıldır Türkiye’de çeşitli illerde koordineli olarak açılan Ekim Geçidi Sergisi’nin Afyonkarahisar’da ilk defa, Afyonkarahisar Sanat ve Yaşam Derneği ( AFSAYAD) olarak açılışını yaptık. Sergimiz 10 Kasım’da dahil olmak üzere, 10 Kasım’a kadar açık. Peki Ekim Geçidi Sergisi nedir? Sanatçı Gülsün Erbil 1983’te projelendirmiş Ekim Geçidi Sergilerini. Adını, şair Yeşim Ağaoğlu, cumhuriyet bayramlarındaki fener alaylarından esinlenerek koymuş. Sanatçı Gülsün Erbil’in özgür ve bağımsız bir ülkeye ve bu ülkede gelişen sanata, yetişen sanatçılara değer vermiş Cumhuriyet dönemine, kahramanlarına ve Atatürk'e saygı duruşu niteliğinde düşündüğü Ekim Geçidi sergileri; Cumhuriyeti ve bağımsız, üreten bir Türkiye’yi hedefleyen Mustafa Kemal Atatürk ve beraberinde hayatını ortaya koyan atalarımıza, özgün eserlerle bir saygı duruşu niteliği taşımaktadır.

Bu güzel düşünceyle yola çıkılan serginin nasıl düzenlendiğinden bahsetmeden önce, konuyu sanat etkinliklerinde yerel yönetimlerle iş birliğine ve hükümetlerin kültür- sanat politikaları olmalı mı sorusuna çok net bir cevap vererek bağlayayım: Evet, hükümetlerin kültür-sanat politikaları olmalı ve uygulanabilir projeler üretilmeli. Daha önce “Sanat Eğitimi mi?” yazı dizimde, ülkelerin sanat eğitimine ayırdıkları zamanı ve uyguladıkları planları karşılaştırmalı olarak aktarmıştım. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hepsi sanat eğitimine ayırdıkları zamanı arttırmışlar, profesyonel sanatçılarla projeler oluşturmuşlar, anaokulundan liseye çocukların-gençlerin kültürel sanatsal faaliyetlerine okul saatlerinde ve okul dışı saatlerde zaman ayırmışlar. Artık bu anlayışın bizde de yerleşmesi gerekiyor. Çocuklarımızı- gençlerimizi geleceğe hazırlamanın yolu kültür-sanat eğitimlerini arttırmaktan geçiyor. Tabi bunu önce istemek lazım, istek için de önce konu üzerinde düşünmek, soru sormak gerekir. O zaman biz de düşünelim: Belediyelerin görevi sadece fiziki şartların yani yolun, suyun ve elektriğin altyapısını sağlamak mıdır? Kültür ve sanat altyapısını sağlamak da yerel yönetimlerin, devletlerin görevi değil midir? Tam da bu noktada belirtmeliyim; bir sergi, tiyatro oyunu, konser, müze gezisi, sanatçı ile yapılan söyleşi gibi her kültür-sanat etkinliği aynı zamanda belediyenin kültür-sanat altyapı faaliyetidir. Ekim Geçidi Sergileri’nde de, sergilerin açıldığı şehirlerde belediyeler bu sergilere destek oldu. Afyonkarahisar’da da sergiyi düzenleyen Afsayad (Afyonkarahisar Sanat ve Yaşam Derneği) adına bendim ve Afyonkarahisar Belediyesi ile işbirliği içinde hareket ettik. Aynı zamanda gönüllü destekçilerimiz de oldu. Güzel Sanatlar Lisesi Müdürü Nihat Selek Hocamıza gerçek bir sanatsever olması nedeniyle teşekkür ediyorum. Yine Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümü öğretmenlerinden Volkan Söker Hocamıza ve Hocamızın yönetiminde piyanoda çok güzel bir repertuarla sergiye eşlik eden Rumeysa Ulu öğrencimize de kalpten teşekkür ederim. Afyonkarahisar’da sanata ve sanatçıya destek olan, çözüm üreten bir Afyon firması olan Afyon Et Entegre Tesislerinin yöneticilerinden Mehmet Kocaşaban Bey’e de desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Sergiyi gezenler belki de “bu küçük sergi için bunca teşekküre ne gerek var” diyebilir ama inanın küçük gördüğümüz adımların arkasında çok ve büyük gayretler oluyor. Bana kapıyı tutan bir gence teşekkür ediyorken, çözüm üreten, kolaylaştıran kişi ve kurumları nasıl unuturum?  Gelelim sergilerin genel yapıları ve Ekim Geçidi Sergileri’nin yapı çözümlemelerine. Öncelikle belirtmeliyim ki sanat, özgün olmamız beklenen, özgür olduğumuz bir alandır. Özel galerilerde özgün işler üreten sanatçılarla, sanat fuarlarında sanatçılarla, bienallerle, ayrıca sanatçılar workshoplarla ve bunlara benzer ve başka düzenlemelerle sergiler oluşturuluyor. Tüm bu çalışmalar çok güzel ve önemli. Bu düzenlemelerin hepsinin izleyicileri var ve çoğu koleksiyonerlerin takip ettiği etkinlikler. Ekim Geçidi Sergileri’nde de tema olmaksızın, birçok disiplinden amatör ve profesyonel sanatçı özgün çalışmalarla bir araya geliyor. Sergiler her şehirde farklı katılımcılarla, farklı destekçilerle düzenleniyor. Genellikle yerel yönetimlerle işbirliği yapılan Ekim Geçidi Sergilerinde, bir katılımcı çalışması varsa, başka şehirde düzenlenen Ekim Geçidi sergilerine çalışma gönderebiliyor. Gönüllü küratörler ve gönüllü bir teknik ekip oluşuyor ve kısa süreli de olsa günümüz Türkiye’sinin sanatına dair bir havuz, bir bellek oluşuyor. Kısa süreliğine açılan bir portaldan, amatör ve profesyonel çalışmaları bir arada görebildiğinizi düşünün. Ekim Geçidi Sergileri tam da bu görevi görüyor bana kalırsa; amatör ve profesyonel tüm işleri görebileceğiniz bir portal görevini. Türkiye’de plastik sanatların gelişimini bu yirmi yılda, hazırlık aşamaları, yerel yönetimlerle ve diğer destekçilerle işbirliği, işin mutfağı ile bir arada görmek, sanırım bu sergilerin kaydı ile mümkün olabilir. Kendi adıma bireysel çalışmalarımın böylesi karma sergilerde, belki de bir galeriye girmeyecek izleyiciye sunulmasını tercih ediyorum. Kültürel altyapımızın oluşmasına hem izleyici hem de bir sanatçı olarak bu şekilde hizmet ettiğimi düşünmek hoşuma gidiyor: Üreterek ve paylaşarak.

Sanat etkinliklerinin ve etkinliklere taleplerin arttığı güzel günler dileğiyle,

İyi ki sanat var!