Hakan Yılmaz yazdı...

9 Ekim 2001. Naci Güçhan hocamın Sinema Tarihi dersi. Hocamın girdiğim ilk dersi. 

Dersin başında William Shakespeare’in Sone 65’inden iki dizeyi söyledi:  

How with this rage shall beauty hold a plea,

Whose action is no stronger than a flower?

Nasıl başa çıkar bu azgınlıkla, öfkeyle güzellik?

Bütün gücü bir çiçeğin açışı kadarsa eğer!

Bu sözden ilk anladığım çiçeğin açışındaki başlangıç ve umuttu. 

Bir çiçeğin açışı neyi gösterir? Gücü var mıdır? Ya da ne kadardır? Sorular, sorular…

Dünyamız azgınlıkla, öfkeyle dolu. Bunların yanında güzel var, güzellik var. Neydi güzel olan, güzellik ne anlama geliyordu? Ve azgınlıkla, öfkeyle baş edebilecek bir gücü var mıydı? 

Güzelliği arayan sanat, sanatçılar. Her ne olursa olsun onu bulmaya çalışan ve dünyadaki azgınlığa karşı çıkan. İnsanının insana zulmüne karşı çıkan. İnsandaki ve evrendeki güzeli arayan, ona dokunan, gösteren sanat eserleri. Bir çiçeğin açışı içimizdeki umudu yeşertiyor. Ve umut yaşama tutunmamız, var olmak isteyişimiz. Doğada çiçeğin açışı baharlar, güzellikler. İnsanının içinde biten çiçek de umut, insana dair umudumuz. Çiçek dünyayı güzel kılıyor. Umut da bizi güzel ve iyi yapıyor. Umudun olmadığı yerde öfke var, azgınlık var, şiddet var. Kendimize, diğer insanlara ve dünyaya karşı savaşımız var. Buna karşı elimizdeki en önemli güç umudumuz, güzeli, güzelliği, iyiyi bulma çabamız. Her ne kadar bir çiçeğin açışı güçsüz görünse de. Sanat öfkeye, şiddete nasıl engel olabilir desek de.  

Derste bunları konuştuk. Hocamın dersin başındaki bu yaklaşımı, anlatımı, dünyaya, güzele, sanata bakış açısı beni çok etkilemişti. Belki küçük bir şeydi çiçeğin açışı fakat bir çiçeğin açışını görmek yeniden bir doğuştu. İnsanın umuduydu yeniden doğmak, güzeli, iyiyi fark edebilmek. Bir çocuk gibi o çiçeğe merakla bakabilmek, hayret etmek. Bunun için çaba harcamak ve ne olursa olsun insanı, doğayı sevmek, sevgiyi, umudu çoğaltmak. 

Hocam hep çiçek açtırdı, açan çiçeklerle güzelliği taşıdı, umudu yeşertti, sevgiyi çoğalttı.

Sevgiyle, umutla, güzellikle hocam…