Afyon Postası yazarı Hakan Yılmaz, "Dünyada ol, ama dünyaya ait olma…" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Bu söz Cal Newport’un “Dijital Minimalizm” kitabından.

 

Dijital Minimalizm; çevrimiçi vaktinizi, değer verdiğiniz şeylere faydası dokunan, titizlikle belirleyip optimize ettiğiniz az sayıdaki faaliyete odaklı halde geçirmenizi ve geri kalan her şeye gönül rahatlığıyla sırt çevirmenizi öngören bir teknoloji kullanımı felsefesi. Dünyada ol, ama dünyaya ait olma.

Günümüzde insanın kendi düşünceleri ile baş başa, başka zihinlerin girdilerinden azade bir halde neredeyse tek bir dakikası bile yok. Çünkü cep telefonu ve sosyal medya ağlarıyla örülmüş durumdayız. Cep telefonları, elimizden bırakamadığımız, nerdeyse vücudumuzun bir uzvuna dönüşmüş bir halde, onunla entegre bir yaşamı sürüyoruz. Ve çok sıkılıyoruz, her an, her vakit canımız sıkılıyor. Gizliden gizliye en çok korktuğumuz şey sıkılmak oldu.

 

Kitapta şöyle bir örnek veriliyor: Rebecca 19 yaşında. "Verimsizlik girdabına girdiğim zamanların yaklaşık yüzde 70'inin saati öğrenmek için telefona bakmamla başladığını fark ettim" diyor. Sosyal ağlara sürekli göz atma dürtüsü yüzünden zaman o kadar ufak parçalara bölünüyor ki anlam ve amaç dolu bir hayat için gerekli odaklanma haline imkan kalmıyor.

 

Cal Newport şu gerçekle artık yüzleşmemiz gerektiğini söylüyor: Kaç "beğeni" aldığınıza bakmak, sigara içmenin yerine geçti. Bu ciddi bir bağımlılık sorunu. Sonu gelmez haber, dedikodu ve görsel bombardımanı bizi manik bilgi bağımlılarına çevirmiş durumda. Paylaşımlara tepki almak, Facebook'ta çalışan bir mühendisin tabiriyle "sahte hazzın ışıltılı çanları"nı çalarken, tepki almamak insana kendini kötü hissettiriyor. Sosyal medyada çok zaman geçirmek, sıkılganlık ve yalnızlık hissini artırıyor. 

Micheal Ende “Momo” kitabında, zamanınızı kim çalıyor? Ne için çalıyor? diye soruyor. Zamanımızı çalan kitaptaki “duman adamlar.” Biz o duman adamları cebimizde taşıyoruz.  

 

Henry D. Thoreau şöyle diyor: "Farkında mısınız, dolu dolu, muteber bir hayat sürmek için ne kadar da az şeye ihtiyacımız var aslında!" Minimalizmin temel felsefesine adım atıyoruz: AZ, ÇOKTUR…

Uyanık ve sağlıklı ruhlar, güneşin pırıl pırıl doğduğunu hatırlar. Doğanın canı hiç sıkılmaz. Doğaya, evrene ve kendine bakabilenin, kendine yolculuk edebilenin de…