Hepimizin yaşadığı üzere, Covid-19 ile birlikte tüm dünya insanları sınırlı zamanlarda dışarı çıkabiliyor ve vaktimizin büyük bir kısmını evlerimizde geçiriyoruz. 7’den 70’e gerçek anlamda hepimiz ekran karşısındayız. İnternet, akıllı telefonlar ve bilgisayarlar yaşamımızın parçası oldu. İnterneti ve telefon, tablet, bilgisayarı kullanmayı bilmeyenler öğrendi, bilenler geliştirdi. Dersler, sınavlar, toplantılar internet üzerinden görüntülü yapılıyor. 

Evet, Dijital Çağ başladı. Gelişen teknoloji ile birlikte, kalem- kağıt- boya kullanmadan isteyen herkes kendi çalışmasını yapabilir. Yaratıcı çalışmalara imkan veren akıllı telefon, tablet uygulamaları, bilgisayar programları ve hem yazılımı hem de sanal gerçekliği içinde barındıran simülatör programları sayesinde sanatsal çalışmalar yapmak mümkün. Bu uygulamalar ve programlar sayesinde oluşturulan sanal gerçeklikle, istediğiniz yerde istediğiniz şekilde çalışabilirsiniz. Peki, tüm bu imkanlarla çevriliyken, dijital çağda ve sonrasında resim sanatının geleceği nasıl olabilir?

Önce geçmişe gidelim. Resim sanatının ilk olarak nasıl uygulandığını hatırlayalım. İlk çağlarda resim sanatının örneklerine, mağaraların duvarlarında ve kayaların üzerinde rastlıyoruz. Tarih öncesi dönemde mağara duvarlarına yapılan resim sanatı, tarım ve hayvancılığa geçişle mezarlarda , saraylarda, evlerde, yaşam alanlarında görülmüştür. Ticaret yoluyla uygarlıklar birbirlerinden etkilenmiş ve  resim sanatı şehirler ve ibadethanelerde duvar resmi olarak  gelişmiş, duvar resmi Eski Mısır’dan, Etrüsklere ve Ege uygarlıklarına kesintisiz sürmüştür. Antik Çağ’da Rusya ve Bizans’ta resimler levha üzerine yapılmıştır. Resim yüzeyi olarak bakır ve ahşap levhalar kullanılmıştır. 2.yüzyılın sonlarına doğru resim sanatında duvar resminin yanısıra Roma döneminde tezhibin ilk örneklerine rastlanmaktadır. Bütün bu tarihsel süreç dizilimi boyunca resmin yüzey anlamında, mağara duvarlarından mezarlara, saray ve ibadethane duvarlarından bakır ve ahşap levhalara ve kitap sayfalarına ( tezhip ve minyatür olarak) olan yolculuğunu izledik. 

Resmin kitapla bağları, karanlık çağ boyunca ikonların duvar ve kitap resimlerinde varlığını sürdürmesiyle derinleşmiştir. 12.yüzyılın sonunda tamamen yeni bir sanat ortamı olan resimli panel gelişmiştir. Panel düzgün yüzeyli küçük pano anlamına gelmektedir. Avrupa’da resim 15.yy’da tuvalin icadına kadar panel üzerine yapılırdı. Bu uygulama 17. yy’ın başlarına kadar azalarak sürmüştür. 

Görüldüğü gibi bildiğimiz anlamda resim, on binlerce yıl önce mağara duvarlarında başlamış. Son 600 yıldan günümüze değin yağlıboya ile tuval resmi yolculuğuna devam etmekte. Tuvale resim yapmanın düşünülmesi için geçen süre insanlık tarihi açısından uzun olsa da,  yapılışı teknik olarak son derece basittir. Tuval boyutunda ve tuvale uygun ebatta kesilen çıtalar, köşeleri birbirine 90 derecelik açı ile gelmek üzere kesilir ve çakılır ya da yapıştırılır. Daha sağlam olması için önce tutkal ile yapıştırılıp daha sonra ince uzun cam çivileri ile çıtayı çatlatmadan çakılır. Tuval çerçevesinin bezin gerileceği yüzünü içe eğimli rendelemek gerekir. Bunun sebebi boyama sonrası boyanan yüzeyin ahşaba yapışmasını ve iz bırakmasını önlemektir. Oluşturulan bu iskelete şase denir. Ardından şaseye bez gerilir.
Uygun ve en yaygın kullanılan bez cinsi Amerikan bezi ya da patiska denilen bez cinsidir ve kalın olmalıdır. Tuval bu şekilde yapılır ve sonrasında üzerine yağlıboya ya da akrilikle çalışabilirsiniz. İçinde bulunduğumuz dönem bize tuval resminin sonunun geldiğini düşündürebilir. Profesyonel sanatçıların çoğu çizimler ve eskizler için, el ile çizimi destekleyecek donanımlara sahip bilgisayarlar kullanıyor. Fakat bir taraftan da tüm bu değişimlere rağmen, az önce anlattığım şekilde tuvaller hazırlanıp yağlıboya ya da akrilik resimler yapılıyor, yüzey hâlâ aynı. İngilizlerin dediği gibi; çalışıyorsa kurcalama. Uzmanlar için tüm bunlarla birlikte resim satışları tuval resminin kalıcılığı konusunda net bir fikir oluşturuyor. 20. Yüzyılın ilk yarısında yapılan modern resimler, piyasadaki en arzu edilen ve en pahalı sanat eserleri olarak sabit kalmaya devam ediyor. Uzmanlar, gelişen ve değişen dünyaya rağmen resim sanatının kalıcılığı konusunda hemfikir.

Dokunarak, görerek, duyularımızı kullanarak üretmenin sihri bir başka. Ruhumuzu beslemek, kendimizi keşfetmek için her malzemeyle üretmeye ve çalışmaya devam etmeli. Bu dönemde sağlığımızı koruyacak en önemli şeylerden biri de bu. 

Sanatla Kalın