Hakan Yılmaz yazdı...

Gel, bir nefes ol

Kal, bir damla ol

Dön, bir tohum ol 

Ol, bir insan ol…

Hava, su, toprak ve ateş…

Geliyoruz, bir zaman kalıyoruz ve dönüyoruz. Oluyor muyuz bilinmez. İçimizdeki ateşte, aşkta saklı. O ateş ki her daim harlanmakta. İçin için köze dönmekte. 

Herkes ateşini içinde taşıyor…

İbn Sina, İbn Tufeyl’in “Hay bin Yakzan” eserinin giriş bölümünde; “doğa evrenine düşmüş olan varlıklar, buradan yeniden yükselmeye başlarlar. İniş yayı burada sona ermiş, buradan çıkış yayı başlamıştır. Özdeğin burada almış olduğu ilk biçim ve ilk yetkinlik dört öğedir: Su, hava, ateş ve toprak…”

Birlikten çokluğa, çokluktan birliğe dönüştür bu yaşam döngüsü… 

Ursula K. Leguin’in Mülksüzler romanında; “bütün olmak parça olmaktır; gerçek yolculuk geri dönüştür” sözü yer alıyor. Kişi yola kendinden çıkıyor ve sonunda varabilirse yine kendine varıyor. Evrenin, dünyanın, mevsimlerin döngüsü bu, yaşamımızın döngüsü. Birden çoğa, çoktan bire dönüş. Yaşamda canlıyla cansız, insanla toprak, havayla ateş, ölümle yaşam, her şey birlikte var oluyor.   

Gel ki kalasın, 

Kal ki dönesin,

Dön ki olasın, 

Ol ki gelesin…