Teknolojik değişimin hızlandığı bir dönemdeyiz. Bu dönem, bilginin teknolojiyle bütünleştiği ve insanların doğru politikalara odaklandığı bir dönemdir. Bu süreçte bana göre kurumların temel misyonu, çalışanlarının yetenek keşfine odaklanmak olmalıdır. Gerek eğitim gerekse sanayi alanında her örgütsel yapı, farklı meziyetleri olan ve farklı uzmanlıklar taşıyan insanlara ihtiyaç duyar. Kurum yöneticilerinin tek yapacakları ise bu insanlarını keşfetmek ve motivasyonlarını sağlayabilmek olmalıdır. Dolayısıyla bu günkü yazımızın başlığındaki sermayeden kastımız insan sermayemiz ve önemi olacaktır. 

İnsan sermayesi iyi olan toplumlar, gelecekte başarılı olur ve ülkelerine ve de toplumlarına değer katarlar. Afyonkarahisar ilimizdeki eğitim göstergelerine baktığımızda; 2019 itibariyle yaklaşık nüfusun % 3’ü okuma yazma bilmiyor. Bu değer 2008’de % 9’un üzerindeydi. Bu arada nüfusumuzun % 4,2’si okuma yazma biliyor ancak daha önce her hangi bir okula gitmemiş. İlköğretim ve lise dengi okullarda ciddi bir yoğunluğumuz var. En fazla öğrencimiz % 37 ile ilkokul ve ilköğretim düzeyinde görünüyor. Yaklaşık % 20 ortaokul öğrencimiz ve % 21,69 lise dengi okullarda öğrencimiz var. 2008 yılına göre diğer önemli bir verimiz, üniversite mezunlarımızda görünüyor. 2008 yılında % 4,91 olan üniversiteden mezun oranımız 2019 yılında % 11,80 gibi önemli bir orana ulaştı. Lisansüstü öğrenci oranımızda önemli bir artış gösterdi. 2008’de lisansüstü çalışma yapan öğrenci sayımız % 0,35’den 2019’da % 1,37’ye yükseldi. Özellikle iki üniversitenin ilimizde faaliyet gösterdiğini düşündüğümüzde, lisansüstü eğitime daha fazla odaklanmamız gerektiğini söyleyebiliriz.  

Yukarıda yer alan eğitim değerlerine baktığımızda verilerimiz çok iç açıcı değil ancak temel eğitimde yapılması gerekenler çok hızlı bir biçimde planlı bir biçimde yerine getirilmeli gibi gözüküyor. Üniversite–sanayi işbirliğinin ön plana alındığı son günlerde ise üniversitemiz akademik personel dağılımına bakıldığında; Afyon Kocatepe Üniversitemiz 1031 akademik personeli ile hizmet vermektedir. Bu personelin 144’ü Profesör; 85’i Doçent; 270’i Dr.Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Bence üniversite sanayi işbirliği ve ilimizin geleceği bu kadronun etkin bir şekilde kullanımına bağlı olacaktır. Çünkü her akademisyenin farklı bir uzmanlık alanı ve zengin bir CV’si var. Tek yapılması gereken uzmanlık alanlarına göre onlara değer vermek ve çalışmalarının farkında olduğumuzu hissettirmektir. Afyon Sağlık Bilimleri Üniversitemizi de düşündüğümüzde ilimizin gelecek planı, akademik bir zenginlikle çok daha iyi planlanabilir. Çünkü bu üniversitemiz doğrudan insan sağlığı ile ilgilenmekte ve toplumla ilişkileri alan itibariyle daha ön plandadır. Yıllarca tedavi amacıyla şehir dışına gitmek zorunda kalan insanlarımız, işin uzmanı bir kadro ve teknoloji ile şehrimizde tedavi imkanını elde etmişlerdir. Dolayısıyla üniversitelerimiz daha iyi hizmet vermek istiyorlarsa, insan keşfini iyi yapmalı ve liyakat sahibi insanlarını çok daha etkin kullanabilmelidir. Bunun için de “her akademisyen özeldir” sloganıyla hareket edebilmeli, akademik zenginliğimizi şehrimizin kalkınması ve gelişmesi perspektifinde fırsat olarak kullanabilmeliyiz. 

MUTLULUK KAYNAĞIMIZ EŞLERİMİZ

Geleceğimiz, bölgede yaşayan insanlarımızın mutlulukları ile yakın ilişkili. İlimizde insanlarımız mutluluk kaynağı kişiler olarak ailelerini gösteriyorlar. Diğer önemli bir unsur TR 33 bölgesinde mutluluk açısından eşlerine en çok önem veren il, Afyonkarahisar görünüyor. Bunun yanında çocuklar da önemli. Bu durum ilimizin geleneksel değerlere bağlılığıyla da ilgilidir. Sonuçta mutluluk, Afyonkarahisar ilimizde “aile” olgusunun çevresinde dönüyor. Mutluluk kaynağı değerler açısından ise ön plana çıkan unsurlar; sağlık, sevgi ve başarı olarak dikkat çekiyor. TR 33 bölgesinde sağlığı en çok önemseyen il, Afyonkarahisar olurken; sevgi, başarı ve para gibi unsurlarda diğer illerin biraz daha gerisinde kalıyor.  

KONUT SEKTÖRÜNDE DEĞİŞİM VAR…

Kovid 19 sürecinde iller açısından farklılaşan diğer bir durum, konut piyasası göstergeleri ile ilgiliydi. Kovid 19 öncesine kadar, konut piyasasında iller arasında bariz bir farklılık gözükmezken, 2020 yılından sonra Antalya, Aydın ve Muğla gibi sahil bölgelerinde konut satışları iç bölgelere göre önemli ölçüde farklılaştığını ve arttığını söyleyebiliriz. Bu durumun, insanların Kovid 19 sürecinde turizm anlayışına bakış açılarındaki değişimden kaynaklandığını düşünüyorum. Aşağıdaki grafikte TR 33 ve TR 61 bölgeleri için bu değişimi izleyebilirsiniz. 

Kaynak. TCMB Verilerinden oluşturulmuştur. 

TELEFERİK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER; “TELEFERİK YA DA FÜNİKÜLER ?” …

Afyonkarahisar ilimiz için planlanan ve uzun zamandır çalışmaları yürütülen projelerden birisi Teleferik hattıdır. Bilindiği üzere Teleferik projeleri, yüksek maliyetli ve uzun soluklu projelerdendir. İlave olarak yüksek maliyet yapısı, biniş ücretlerine yansıdığından, teleferik kurulan yerlerde yeni yaşam alanlarının oluşturulması zorunluluk arz eder. Çünkü teleferik kullanan insanlar, ağırlama, yeme-içme ve konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasını isterler. Aksi takdirde kimse bir defadan fazla kullanmak istemeyecektir. Kısacası iş teleferik yapmaktan ziyade kale bölgesine oluşturulacak yeni bir yaşam alanı gerektirir. Bunun için de hem şehir sembolünün hem de tarihi mekanlarının revizasyonu için bir takım izin ve yasal problemler olabilir. Bunlar yapılmadığında ise sınırlı bir insan sirkülasyonu olacak ve bu durum da katlanılabilir bir maliyet olmayacaktır. Dolayısıyla bu proje için belediyemize bir önerim var. Daha kısa süreli mesafeler için kullanılan Füniküler hattı, hem daha düşük maliyet hem de kalenin görselliğine zarar vermeyen bir bölge üzerinden hızlı yapım avantajı sunabilecektir. Paris’te, Prag’da ve Zagrep’te benzer alanlar için uygulanmış ve başarılı bir biçimde çalışan Füniküler hatları mevcuttur. Değerlendirmek isteyen yerel yönetimlerimize tavsiye edebiliriz.