Serkan Dokudur, "Bir Veda Yazısı" başlıklı bir yazı yazdı. İşte o yazı...

“Demek şimdi gidiyorsun, yazdığımız son şiir öylece yarım kalacak!

Demek şimdi gidiyorsun, kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak.”

diye başlıyor Yusuf Hayaloğlu bir şiirine. Evet, benim yazdığım şiir de yarım vaziyette; bırakıp gidiyorum tabiri caizse. Daha gezip gördüğüm yerlerin yarısını bile yazamamışken Afyon Postası ile yollarımızı ayırma kararı aldık. Çalıştığım kurum ile ilgili haber yapılması bazı durumlarda beni zan altında bırakabileceği ihtimaline karşı bu kararı aldık. Örnek nedir derseniz hem eski hem de yeni Milli Eğitim müdürü için yazılanlara çizilenlere, personelleri olduğum için değil, şahsi olarak katılmıyorum. Çünkü iddia edildiği gibi 1500tl ödenen bir sınav ücreti yok, ayrıca hiçbir AR-GE toplantısı, katılımcılara ücret ödemez.  O yüzden en iyisi her şeyi tadında bırakalım dedik. Bana şimdiye kadar, bu imkânı sağlayan Nail Azbay ve Afyon Postası ailesine şükranlarımı sunarım.  Normalde köşe yazısı yazmak için en az bir hafta uğraşmak gerekir. Hazırlık yapmak, tasarı, plan, etik ve telif hakları, editör kontrolü ve yayımlama. Ama sanırım bu yazım, en zor yazım olacak.

Yazılarım gezi, gözlem ve gastronomi temalı oldu hep. Hiçbir zaman siyaset ve tarafgirlik bulaşmamıştır. Bir makale havasından çok sanki okurum, karşımda oturuyormuş da ona anlatıyor gibi yazmaya gayret ettim ki okurken kimseyi sıkmayayım diye. Yazılarımın okunma oranları ise gayet teşvik edici bir seviyeye de ulaşmıştı. Ne mutlu bana ve bize bu imkânı verenlere. Lâkin vakit, veda vaktidir.  Ama bu ayrılık demek değil ki başka bir platformda yazılarıma devam edeceğim. Bu vesile ile Afyon Postası ailesine başarılar diliyorum. Allah yol açıklığı ve istikamet versin.  

 Aslında bu vedayı yine bir gezi gözlem ve gastronomi incelemesi ile yapmak istiyordum ama buna dair bir motivasyon bir türlü oluşmadı. En kötüsü yine de bir gastronomi tavsiyesi ile noktayı koyalım. Haydi, buyurun bakalım!

Screenshot_2022-11-28-14-07-45-479-edit_com.instagram.android

Çıray Lokantası

Uzun Çarşı’nın Turunç İşhanı girişinde sağdan merdivenleri hemen çıkıncadır Çıray Lokantası. Başka bir tabirle meşhur kahveci, Afyon’umuzun medarı iftiharlarından olan BÜGE KAHVE ’nin üst katında hemen. Girişimcisi Şef Hakan Çıray, gerçekten işin mutfağından gelen bir aşçıdır. Eskiler bilirler, Uzun Çarşı’daki İkbal Lokantasının en hızlı olduğu zamanda, oranın şefi olan meşhur Aşçı Abdullah Usta’nın çıraklığında yetişmiştir. Daha sonra Şehitoğlu Konağının mutfağının başına geçmiş, oradan da yine şehrimizin medarı iftiharlarından olan Salim Usta’nın aşçılığını yapmıştır. Artık zirveye ulaşınca da kendi iş yerini kurmuştur.

Bir esnaf lokantası mantığıyla kurulmuştur Çıray Lokantası. Birçok yöresel tatlar ve sulu yemek bulabileceğiniz gibi sabah çorbasında da kapısı açıktır. Tandır ve işkembe çorbası gerçekten şahane! Keşkek dersen evde yaptığımız keşkeğe en yakın bulduğum keşkek diyebilirim. Aman diyeyim Hakan Usta, özellikle keşkeğin ayarıyla lütfen oynama, nasıl yapıyorsan öyle devam et!

 Ve tabii ki dükkânın en gözdesi aşçı tabağıdır. Mutlaka bir tadına bakın, derim. Beğenme garantisi verebilirim. Sanırım şehir dışından gelenler de burayı keşfetmiş olacaklar ki her gittiğimde bir tur veya kafileye rastlarım. Ne mutlu kendisine ve aslında hepimize, çünkü şehrimizin bir markası ve unvanıdır “Gastronomi Şehri”. Bu markanın, unvanın hakkını veren çok güzel işletmelerimiz var. Allah hepsine iş rastlığı versin.

İşte bu kadar sevgili dostlar! Köşe yazarlığı maceramız burada son bulmuş oluyor. Ben yazarken çok keyif alıyordum, umarım okurken siz de keyif alıyordunuz. Her kimseniz, neredeyseniz, sizlere sonsuz güzellikler ve bol sağlıklı günler diliyorum. Allah’a emanet olun…