Sevgili Dostlar,

Bu haftaki yazımda size Katalonya’nın kalbi Girona şehrini dilim döndüğünce anlatmaya ve kalemim yettiğince yazmaya çalışacağım. 800 bin nüfuslu şehir İspanya’nın sahil bölgesi olan Costa Brava kıyılarında bulunmasının avantajını da kullanarak, yıllık yaklaşık 6 milyon turist ağırlamıştır pandemiye rağmen. Tabi bu potansiyel sadece Costa Brava meselesi değil, aynı zamanda Barcelona’ya yakın olması ve kolay bir ulaşım ağı üzerinde olması ile de direk olarak alakalıdır. Ama şehri ilk gördüğümde benim aklıma gelen fikir ise, insanlar buraya tamamen şahane bir orta çağ şehri havasını görmeye geliyorlar. Gerçekten de şehrin bir kısmı bu mimari yapıyı koruyarak, turistlere inanılmaz bir cazibe oluşturuyor. Mesela ben, diğer yazılarımdan farklı olarak, buraya görevli gitmedim yani Barcelona görevimde ki arta kalan zamanda sırf Girona’yı ziyaret etmek için geldim. İyi ki de gelmişim dedim mi, gerçekten dedim. Şimdi hep beraber bu şehri tanıyalım kıyısından köşesinden.

Nasıl Ulaşılır, Nerde Kalınır?

Ulaşım İstanbul’dan yaklaşık 4 saatlik direk bir uçuşla Barcelona’ya geldiğiniz takdirde, hava alanından merkez tren istasyonuna ulaşıp daha sonra da bir saatin üzerinde bir tren yolculuğuyla, çok da yorucu olmadan sağlanır. Yaklaşık da 100 km’lik bir yoldur burası. Ama çoğu zaman Costa Brava sahillerine paralel gittiği için bu bir saatlik yolculuğun nasıl geçtiğini anlayamazsınız bile. 

Kalacak yerler ise benim gördüğüm kadarıyla insanlar modern oteller yerine orta çağdan kalma butik otelleri tercih ediyorlar. Ben kalmadığım için bu seferlik bu konuda tavsiye vermeyeceğim için beni affediniz lütfen. 

Nereler gezilir, Ne yenir?

Şimdi bu şehrin en güzel tarafı yürüyerek her yere gidebilme olanağıdır. Ören yerleri birbirine çok yakındır. Onyar nehri şehri ikiye bölerken sağında solunda uzanan rengarenk evler şehre şahane bir hava katmıştır. Şehrin modern olmayan kısmının adı Barri Vell’dir. Bu kısımda orta çağ gotik mimarisinin Avrupada’ki  en güzel örneklerini görebilme şansınız olacaktır. Dikkat edin fotoğraf makinasının hafızası dolabilir, yani abartmıyorum adım başı fotoğraf çekilecek yerler vardır. St. Maria katedrali ve St. Feliu kilisesi bu mimari tarzının yorumunun en iyi yorumlandığı tarihi eserlerdendir. Müslümanlardan kalma Arap hamamı ilginizi çekebilir diye düşünüyorum. Şehrin merkezi olan Placa de la Independencia, size alışveriş ve yemek için uygun yerler de sunacaktır.

Bu şehre gelinir de tapas yenmeden gidilir mi ? Asla…Plaça de la Independencia meydanında hangi restoranta girerseniz girin mutlaka tapas deneyin. Memnuniyet garantisi vardır. 

Birde size acizane tavsiyem 38 dakikalık bir tren yolculuğu yapıp mutlaka ama mutlaka Figueres şehrine geçip Salvador Dali müzesine uğrayın. Kendisinin doğup büyüdüğü yer olan Figueres’te, onu ve geliştirdiği sürrealizm akımını, çok iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Gerçekten çok çılgın bir düşünce tarzı bana göre ama tabi saygı duyup yargılamamak da insani boyutudur. 

Bu bölgede bir gün geçirdiğim için anlatacaklarım bunlarla sınırlı kaldı sevgili dostlar. Bir miktar da olsa bilgilendirebilmişsem ne mutlu bana.

Gel gelelim Afyon’umuza,

Gastronomi festivali gerçekten rüzgar gibi geçti şehrimizden. Belediye-Valilik el ele verince halkımıza şu pandemi günlerinde bir can suyu oldu. Organizasyon gerçekten çok iyiydi. Ufak tefek eksiklikler göze çarpmadı değil lakin bunca emeğin hatırına onları konuşmak çok da vicdani olmayacağını düşünüyorum. Bu konuda emeği geçen herkesten Allah razı olsun, ama İngilizcede “special thanks” derler yani özel teşekkürü hak eden iki isim Belediye kanadından Kültür ve Sosyal işler müdürü İhsan AKAR ve Valilik kanadından ise Vali Yardımcısı Mehmet Boztepe’ye gelmelidir diye gözlemledim. Ben deniz de Valiliğin misafiri olarak gelen 12 tane büyükelçinin ağırlanmasında, dil çevirisinde  yardımcı olarak, taşın altına elimi sokmaya çalıştım. Sayın Valimiz Gökmen Çiçek’in büyükelçileri hem ne kadar iyi ağırladığına hem de kıvrak zekasıyla verdiği cevaplar veya yaptığı espriler  ile, onlara verdiği Devleti Ebedi Müddet mesajlarına da şahit oldum.  Çok memnun ayrıldıklarını görmek ve arkadaşlarıyla birlikte tekrar geleceklerini duymak ise ayrı bir gurur meselesiydi. Bu işler böyle yavaş yavaş, aheste aheste olur işte. Büyükelçisinin ziyaret ettiği yeri, vatandaşı da güvenilir bulur ve ziyaret listesine alır. Bir de bakmışsın ki, yukarıda Girona örneğinde olduğu gibi, 6 milyon kişi Afyon’umuza her sene turist olarak gelemeye başlamıştır. Soruyorum size kim istemez bunu?

Bu haftalık da bu kadar dostlar. Sürçü lisan ettiysek affola. Bir daha ki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın sağlıkla kalın…