Afyon Postası yazarı Serkan Dokudur, "Festivaller Şehri: Birmingham" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sevgili Dostlar,

Uzun bir aradan sonra tekrar geçtim klavyemin başına. İnanın özlemişim yazmayı lakin son iki ayım çok yoğun geçti. Canımın içi ablamı kaybettik. Onun hastane süreci ve vefat sonrası derken geldik bu güne. Allah kimseye kardeş acısı vermesin. Hak tecelli etti ve hayat devam ediyor. Anlayışınıza sığınıyorum.

Sizlere bu yazımda paylaşacağım kent, İngiltere’nin Birmingham şehridir. Dilim döndüğünce anlatmaya kalemim yettiğince yazmaya çalışacağım. 2019 yılında pandemi başlamadan hemen önce gittiğim bu güzel şehir bende güzel anılar bıraktı. Müsaadenizle başlayalım.

Gitmeden önce o meşhur soruyu internette arattığımda karşıma aynen çıkan kelime olmuştu “festivaller”. Tabii ki soru şuydu: Birmingham nesiyle ünlüdür? Yılda yaklaşık 50’ye yakın festival düzenlenmektedir. Bunların birçoğu da bir asırdan fazla devam etmektedir. Ne mutlu bunu gelenek haline getirebilen yerel yöneticilere. Bir şehrin yaka kartıdır bence o şehrin etkinlikleri. Londra’dan sonra ülkenin en büyük ikinci şehri olan Birmingham, Sanayi Devrimi’nin İngiltere’deki ilk temsilcisi sayılır. Artık 1 milyonu geçen bir nüfusa sahiptir. 

Nasıl Gidilir?

İstanbul’dan direkt uçuşlar mevcuttur. Kendine çok yakın olan Manchester şehrine inmiştim ki orada da bir gezi gözlem şansım olsun diye. Çünkü Manchester ile arası sadece bir buçuk saat mesafede. Alternatif olarak Londra’ya inip oradan da yine yaklaşık 2 saatlik bir tren yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Victoria’dan kalkan trenler genelde kişi başı 10 pounddur. Eğer son anda binmeye kalkarsanız maliyet 40 pounda kadar çıkacaktır.

IMG_4606

Nerede Kalınır?

Biz görevli arkadaşımız ile Hotel Britanya’da kaldık. İnanılmaz konuma sahip otelin iç dekorasyonu ve kullanılan malzemeler sanki İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma . Fiyat ise ortalamanın altında yani kişi başı 35 pound civarı. Kahvaltısı ise klasik İngiliz kahvaltısı yani bol çay bol meyve.

Nerede Yenir?

Size tavsiye edeceğim iki güzel mekândan bir tanesi Adam’s Restaurant. Burada hakiki İngiliz usulü fish and chips tavsiye ederim ki fiyatlar da gayet makul. İkincisi ise Pizza Grand Central. İtalya’dan daha iyi pizza hamurunu sadece burada gördüm diyebilirim. İkisi de gayet merkezi ve kolay bulunası bir konumdalar. 

Neler Yapılır?

Ülkenin en fazla turist çeken dördüncü şehri olan bu güzel kenti gezmek için en az iki gün size yeter. Ama eğer bir festival için geldiyseniz duruma göre değişebilir. Yani festival süresi artı iki gün diyelim. Benim bulunduğum dönemde bir festival yoktu. Şahit olmadığım için bir şey yazamayacağım. Nasıl her şehrin bir ana caddesi vardır ve şehir o caddenin etrafında kurulmuştur ya işte bu şehrin o meşhur ana caddesi de New Street Caddesi’dir. Burayı bulan, tabelaları takip ederek yavaş yavaş her yere ulaşır. Bir kere herkesin görmesi gerektiğini düşündüğüm Jewellery Quartrer semtidir ki 100’den fazla kuyumcu veya mücevheratçıya sahiptir. Caddenin ve aynı zamanda şehrin de simgesi olan bronz boğa etrafında fotoğraf çektirmek için kuyruk vardır. St Philip Katedrali, kentin tam ortasında bulunan önemli bir uğrak noktasıdır. Şehri ikiye bölen kanalın batı tarafında (West side) şehrin eski yüzü, öbür tarafında ise modern yüzünü görürsünüz. Modern yüzünde büyük gökdelenler, alışveriş merkezleri bulunurken batı tarafında ise daha klasik ve bence görülmeye değer olan Sympony Hall, St.Martin Katedrali gibi tarihi yapıları ve National Sea Life Center gibi cazibe merkezlerine ev sahipliği yapmaktadır. İngiltere’nin olmazsa olmazı China Town da bu kısımda yer almaktadır. Bu saydığım mekânların hepsi birbirine yürüme mesafesindedir. 

Gel Gelelim Afyon’umuza

Afyon, çok büyük bir etkinliği daha başarı ile atlattı: Gastro Afyon. Dünyada 44, ülkemizde ise sadece 3 adet gastronomi şehri var UNESCO tarafından belirlenen . Antep ve Hatay’dan sonra Afyon’umuz bunlardan bir tanesi. Sayın Vali’miz, Belediye Başkanı’mız ve Belediye Kültür Müdürü İhsan Akar koordinesinde gerçekleşen festival, damaklara şenlik oldu; konserler kulakların pasını aldı, gösteriler insanların hoş vakit geçirmesine yardımcı oldu. Büyük bir tebriki hak ettiler. Hem ziyaretçi hem de firma olarak geçen seneye nazaran ciddi bir artış gözlendi. Bendeniz de birbirinden değerli 12 farklı büyükelçinin tercümanlığı için görevlendirildim iki meslektaşım ile beraber. Bu katılımın değeri bence çok büyük. Çünkü bu kişiler kendi ülkelerinin cumhurbaşkanını temsil ediyorlar. Dolayısıyla şehrimiz ile ilgili atacakları bir twit veya herhangi bir sosyal medya paylaşımının olumlu yansıması olacaktır çünkü güçlü bir referanstır kanaatimce. Onların gelmesini organize eden değerli Afyon dostu Dr. Fulya Sağlık Hanımefendi’ye de ayrıyeten teşekkür etmek lazım. Yukarıda Birmingham’ı “festivaller şehri” olarak anılıyor, dedik. Dileriz biz de Afyon’umuz için mermer ve gastronomi haricinde sanatı, sanatçıları ve festivalleri ile anıldığı günleri de görürüz.

Screenshot_2022-10-15-10-06-29-849-edit_com.whatsapp

Bu haftanın gastronomi tavsiyesi ise zaten hepimizin bildiği, reklama ihtiyacı olmayan, çok iyi konum ve hijyen avantajlarıyla Et-Raf Restaurant. İşletme sahibi Atılım Bey, bu işin mutfağında yetişmiş çok kıymetli bir dostumdur. Afyon’un en önde gelen lokantalarında yaklaşık 15 yıl çalıştıktan sonra yine çalışan olarak başladığı Et-Raf Restaurantın işletmesini devralmış ve bugünlere taşımıştır. Tereddütsüz tavsiye edeceğim yemek ise görselde de gördüğünüz “nazende kebap”tır. Karışık ızgara stilinin çok değişik sunumudur nazende kebap. Bütün yiyecekler taze ve sıcak servis edilir. Bu lezzete kefilim. Müdavimleri bilir. Onun haricinde ciğer ve döner ise çok keyifli yine. Yolunuz düşerse denemeden çıkmayın, derim. 

Değerli dostlarım, bu haftalık da bu kadar! Yeni bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın, sağlıkla kalın. Sürçülisan ettiysek affola…