Bu hafta ülkemiz için önemli olduğunu düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Konumuz girişimcilik, isterseniz konuya bir atasözümüz ile başlayalım “Her kaşığın kısmeti bir olmaz”. Ne kadar doğru bir cümle, geçmişten günümüze ekonomik yapımızı değerlendirdiğimizde girişimci bir millet olduğumuza kuşku yok. Bunu isterseniz atasözlerinde arayın, isterseniz bazı özel şehirlerde ya da uygulama örneklerinde, çok kolay ulaşabilirsiniz. Ancak bizim karıştırdığımız konu, girişimcilik felsefesiyle ulaşılacak boyut arasındaki farktan kaynaklanır. 

Girişimciler için önemli olan piyasadaki fırsatları görmek, risk ve belirsizlik koşullarında daha çok kazanma ve büyüme amaçlı yönelmektir. Eğer girişimcilik de başarı kıstasınız para ise, gideceğiniz yol sanayiye dönük bir üretim süreciyle ilgilidir. Bunun yanında hizmet sektöründe de başarılı birçok girişim örneğine rastlayabilirsiniz. Ancak ülke çıkarları açısından konuya eğildiğimizde, katma değer yaratan, üretim sürecinin bir parçası olan girişim ve girişimcilere ihtiyaç olduğu açıktır. Birçok derste ya da okulda, girişimci denildiğinde ilk akla gelen örnekler; Microsoft’un sahibi Bill Gates ve Apple’ın kurucusu Steve Jobs’dur. Hâlbuki bu iki örnek öyle uç örneklerdir ki binlerce girişim bu yolda başarısızlık deneyimi yaşar. Aslında girişimcilik, başarısızlık ile özümsenmiş bir süreçtir. Çünkü başarısız girişim ve girişimci sayısı, başarılı olanların kat ve kat üzerindedir. Şimdi gelin isterseniz başarılı ülke örneklerine bir göz atalım:

    Tablo 1. Küresel Girişimcilik Endeksine Göre 2019 Yılı En Başarılı İlk 10 Girişimci Ülke  

Tablo 1’deki sonuçlara baktığımızda ilk 3 sıradaki ülkeler uzun bir süredir değişmiyor. Bunun yanında bu ülkeler içerisinde ağırlıklı olarak İskandinav ülkelerinin olduğunu görüyoruz. Özellikle İsveç ve Danimarka ülke örneklerini çok iyi bilen birisi olarak, sonuca şaşırmadığımı çok net belirtebilirim. İlginç olan ise bu ülkelerde çalışma sürelerinin bizden az olmasına rağmen, başarı sıralamasında bizden önde gelmeleridir. Demek ki çok ya da uzun süreli çalışmak, etkin başarı için yeterli değil. Önemli olan, çalışma süresindeki verimlilik katsayınızın yüksekliği ile ilgilidir. Biz de “ne iş olsa yaparız” felsefesiyle hareket edildiğinden, asıl odaklanılması gereken noktaların kaçırıldığını görebiliyoruz. Başarılı ülkelerin iyi yönettikleri süreçler; insan sermayesinin koordinasyonu, teknolojinin yönetimi, uluslararasılaşma süreçleri, işletmelerin yeni işe başlayış süreçlerinin kolaylığı, rekabet, kültürel destekler, süreç inovasyonunun yönetimi ve büyüme olarak sıralayabiliriz. 

Diğer önemli bir konu girişimcilerin başarılarına etki eden faktörlerle ilgilidir. Bu noktada girişimcilerin başarılarına etki eden temel faktörlerin başında % 96 ile önceki sektör ya da iş deneyimi ilk sırada gelir. O nedenledir ki dedelerimiz ya da babalarımızın işini devam ettiririz. Ancak buradaki terslik ilgili işi çok daha profesyonelce yapabilecekken, aynı ya da benzer felsefeyle devam edilmesidir. Belki de girişimciliğin büyüme ya da gelişme aşamasına geçemiyoruz kim bilir. Etrafımıza baktığımızda kolay paraya ulaşımı destekleyen işlere yönelme olduğu çok açıktır. İster kasap, ister kırtasiyeci ya da market sahibi olun, müteahhitlik yapmayan yok. Peki yanlış mı, elbette değil. Nüfusumuzun çok olması ve her yıl gelişen ve değişen ihtiyaçlar ve çekirdek aile yapısının dayatıldığı felsefe, kibrit kutusu gibi bir yaşam tarzına doğru yol aldığımızın açık göstergesidir. İlerleyen aşama nedir, çekirdek aile yapısının da terk edilerek daha bireysel felsefeyle yaşam tarzıdır. Avrupa’nın birçok ülkesinde yıllardır bu tarz bir yaşam zaten var. Dolayısıyla girişimcilik baskısı derken, bizler yeni bir yaşama mı hazırlanıyoruz? Girişimciliğin destekleyen diğer konular sırasıyla; başarılardan öğrenilen dersler, şirket takımınızın kalitesi, başarısızlıklarınızdan öğrendiğiniz dersler, şans faktörünüz, iş ve sosyal ilişkileriniz olarak sıralanabilir. Bu faktörler içerisinde sosyal medyanın da günümüzde önemli bir etken olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Girişimcilik de diğer önemli bir konu yaş ile ilgilidir. Birçok başarılı girişimci ile sohbetimizde 40 yaşların, önemli olduğunu farketmiştim. Diğer önemli bir yaş grubu ise 55 ve üzeri yaş aralığıdır. Anladığım kadarıyla insanlar, bu yaş kategorisini, yıllar boyunca yapmak istediklerini gerçekleştirebilecekleri önemli bir çıkış noktası olarak görüyorlar. Yukarıda tablo 1’de Türkiye, 137 ülke arasında 37. sıradadır. Türkiye’nin girişimcilik sıralamasında düşük sırada yer almasının nedenlerine baktığımızda; risk kabulü, rekabet, iş bağlantılarının düşüklüğü, uluslararasılaşma eksikliği ve insan sermayesinin yetersizliğidir. Bu faktörler küresel girişimcilik raporunda belirtilen ve öne çıkan başlıklar. Hâlbuki, Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olduğunu düşünürsek, bu kitleleri iyi yönetemediğimizi kabul etmeliyiz. Bunun en iyi örneği, Türkiye’deki gençlerimiz, yurt dışındaki gurbetçi gençlerimizden daha fazla olmasına rağmen, neden gurbetçi gençlerimiz futbolda daha başarılıdır. Hiç düşündük mü ?       

                         KİTAP TAVSİYESİ

Bu hafta sizlere Yale Üniversitesinin, Nobel ödüllü hocalarında Robert Schiller’ın “Finans ve İyi Toplum” kitabını okumanızı tavsiye edebilirim. Kitapta öne çıkan başlıklar; Finans, özgürlük, refah, eşitlik ve ekonomik güvenliği nasıl teşvik edebilir? Finansal kapitalizm bir sorumsuzluk sistemidir ve … ahlak dışıdır. Bir toplumun finansal kurumları, o toplumun hedefleri ve idealleri ile ne kadar uyum içindeyse, toplum o kadar güçlü ve başarılı olacaktır.