Afyon Postası'ndan Prof. Dr. Cantürk Kayahan, "Eğitim Gereksiz Mi?" başlıklı yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

“Ekonomik zorluklar aşılır, siyasi krizler çözümlenir. Ancak, çocukları harcanmış bir toplumu yeniden onarmak mümkün değildir.”  Suna Kıraç

 Yeni bir dünyada gibiyiz. Bu dünya pandemiyle birlikte değişen ve gelişen bir yapı gösteriyor. Bir de ülkemizde yaşanan, diğer ülkelere benzemeyen finansal dönüşüm hepimizi kaygılandırmakta ve birtakım sorgulamalara itmektedir. Ömrümüzü boşa mı geçirdik, ne ara çocuklar büyüdüler ya da keşke şunu zamanında mı alsaydım vb …

Evet hepimiz hatalar yaptık, yaşamı sorguladık ve hep eleştirdik. Kızmayın ama akademisyenlerin en güçlü yanı kalemi değil midir? Ne yapalım yani eleştirmeyelim mi? Sorgulamayalım mı? Neden daha iyisini yapamıyoruz demeyelim mi? Ne istiyorsunuz, el pençe divan mı duralım, haklısınız ya da siz hep doğru mu yapıyorsunuz diyelim. Olmaz, olmaz, olmaz inanın tekrar söyleyelim olmaz. Hele beni tanıyanlar bilir ki benim için hiç olmaz, şükür neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilecek tecrübe ve deneyim sahibiyim. Başarılarımdan da başarısızlıklarımdan da öğrenmeyi bilirim. Ancak ülkemizde şu son birkaç yıldır olaylara, kurumlara ve de insanlara bakıyorum. Yapılmaması gereken tüm yanlışların yapıldığını görüyorum. Peki gençlerin bunu görmediğini mi zannediyoruz. Hata yapıyoruz kabul edelim. Örneğin TV’lere 60-70 yaşında insanlar çıkıyor ve Z kuşağını konuşuyor. Olacak iş mi, Allah aşkına söyleyin. Bu insanlar Z kuşağının ne istediğini nasıl bilebilir, neden çocuklarla konuşmuyoruz, onlara “ne istiyorsunuz?” demiyoruz. Hep eleştiri ve tekrar eleştiri. Şunu kabul edelim, bu çocuklar farklı ve bize benzemiyorlar. 

Gelelim asıl konumuza gençler günümüzde okulları zaman kaybı olarak görüyor, hemen hemen hepsinin farklı hedefleri, tutkuları ve kariyer yolları var. İlgilerini çekmeyen, uzun vadede kendilerine faydası olmayan dersleri almak istemiyorlar. Özellikle sınıfta öğretilemeyen daha somut yaşam becerilerini öğrenmeye odaklanıyorlar. Aileler ise okulun gelecekte başarılı olmak ve temel becerileri öğrenmek için hâlâ hayati bir rol oynadığına inanıyor.  

Geleneksel eğitim formal bir sınıf ortamında, bir öğretmenin bir grup öğrenci önünde derslerini sözel ve işlemle sunduğu biçimdedir. Bu dersler haftanın beş günü verilmekte ve ödevlerle desteklenmektedir. Bazı ebeveynler okul süresinin uzun olduğunu düşünmekte ve okul sürelerinin kısıtlanmasını talep etmektedir. Bunun yanında okulun çocuklara belli becerileri kazandırmadığı ve de gereksiz olduğunu düşünenlerde var. İlave olarak okullardaki her şeyin testlere ve notlara dayalı olması, başarılı bir öğrenci değilseniz başarısız olduğunuz gibi yanlış bir inanca yol açabilmektedir. Bu durum çocukların özsaygıları için tehlikeli olduğu gibi sınıf ortamında keşfedilmeme ve diğer potansiyel yeteneklerinin göz ardı edilebilmesine neden olabiliyor. Halbuki gelişmiş ülkelerde okul, birçok kişi tarafından çocukların neye ilgi duyduklarının ve geleceklerinde nasıl bir yol izlemek istediklerinin anlaşılabileceği ve çeşitli konuları keşifleri için bir şans olarak görülüyor. Bugün okullar öğrencilere sadece diploma sunuyorlar. Halbuki çocukların okulda geçirdikleri süre içindeki kazanımları çok kısıtlı kalıyor. Hiç kimse bunları nasıl artırabiliriz düşüncesine sahip değil.  

Burada okulun gerçekten gerekli olup olmadığına dair bir cevap aramıyoruz. Emin olun herkes buna dair bir karara sahip. Ancak ben bu yazdıklarımla okullardaki yöneticilere ya da üst düzey görevlilerde bazı sorgulamalar oluşturabilmeyi istiyorum. Örneğin okullar belki de daha az zaman alan, daha hedef odaklı programlara sahip olabilirler. Okul günleri birçok öğrenci için çok uzun, ancak bu okulun tamamen kaldırılması gerektiği anlamına da gelmiyor. Okul saatleri belki de daha etkili olabilmek için kısaltılabilir ve çocukların gerçekten ilgilendikleri şeylere odaklanmaları ve çeşitli şekillerde öğrenmeleri için daha aktif zaman geçirebilecekleri yerlere dönüştürülebilir. Yakın bir zamanda online hale gelmiş okulları göreceğiz. Ancak bunu anlayamayan ve çözüm üretmeyi düşünemeyen yöneticilerle yerimizde saymaya devam ederiz.Bu yazımda ki giriş cümlelerimde haykırışım bununla ilgiliydi. Neden bu ülkede çalışmayan ve üretken olmayan yöneticiler daha uzun süre yöneticilik hevesindeler biri bana anlatsın. Hadi bu insanlar beceriksiz, peki bu insanların hâlâ devam etmesini isteyenlerin hiç mi suçu yok. Yorum siz de …