Hakan Yılmaz, "Desinler Kafası" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Bu ifadeyi Dücane Cündioğlu’nun bir söyleşinde duymuştum. Babasının kullandığı bir sözmüş. İnsanın sahip olduğu şeylerin başkalarında yankılanması demek. Sahip olduklarını başkalarına gösterme arzusu. Bir tür gösteriş düşkünü olmak. Bu söz Heidegger’in “Das Man”ini çağrıştırdı. Herkes ya da onlar demek. Gündelik yaşamın içinde kaybolup gitmiş insan. Das Man dünyaya ve insana ilişkin bütün yorumları önceden belirler. İnsan aynı şekilde düşünür, duyumsar, davranır, sever ve beğenir. Onlar alanındaki insan; gevezelik, dedikodu ve muğlaklık (belirsizlik) ile yaşamını anlamlandırır. Yani başkalarının gözüne, beğenisine muhtaçtır ve ona göre yaşar. Başkaları görsün, desin diye yapar. Babamın söylediği bir sözü hatırladım; “aferin delisi” derdi.  

Desinler kafası sürekli bir görme açlığı ve gösterme arzusu içinde. Örneğin her şeyin fotoğrafını çekiyor. Hatta devamlı selfie çekiyor. Her şeyi gösterme ve ispatlama derdinde. Kendilerini bir konuda kanıtlamak için başkalarına ihtiyaçları var. Başkalarına göstermedikçe kendine bir türlü inanamıyor. Bir tür gösteri, gösteriş, teşhir etme. Bunun bedeli ise duyarsızlaşma. Tekrar ve alışma, kanıksama, şekilcilik. Dostlar alışverişte görsüncülük. 

Bu durumda her şeyin dışı önem kazanıyor yani kabuğu. Özü kaybediyoruz. Onlar kabuklarıyla övünüyorlar. Halbuki içleri boş ya da çürümeye başlamış. Örneğin cevizin bir kabuğu var, kabuk kırılır ve içi yenilir. Kabuk dış dünya, madde olandır. Kabuk içerdeki özü, insanı korumak için vardır. Cevizin kabuğu çetindir. Onu kırıp içe ulaşmak ise emek, özveri, irade, çile ve sabır ister. Ona dışarıdan verilen bütün kimliklerinden sıyrılarak, çıplak bir şekilde kendine döner. Yani kabuklarını kırar, onları atar ve içine bakar. Kendini bilir, kendine döner. Halbuki biz kabuktayız. Kabuğa bakıyoruz. Ve kabuklarımızı birbirimizin gözlerine sokuyoruz. Büyük bir gösterme arzusu ve görme açlığı içinde. 

Desinler kafasında…

Edip Cansever “Tragedyalar III” şiirinden: 

Giderek siz oluyorsa bütün bir kalabalık

Yüzünüz yüzlerine benziyorsa, giysiniz giysilerine

Ansızın bir hastanın kendini iyi sanması gibi

Gücünüz yetse de azıcık bağırsanız

Bir yankı: durmadan yalnızsınız

Durmadan yalnızsınız.