Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo’s Nest) filmi, Ken Kesey’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanır. Filmin yönetmeni, Milos Forman’dır. Jack Nicholson ile Louise Fletcher filmin başrolündedir. 

Film bir akıl hastanesinde geçer. Bay McMurphy, ıslahevinden, eyalet mahkemesi kararıyla akıl hastası olup olmadığının saptanması için gönderilir. Emirlere itaatsizlikten ordudan kovulmuştur. Kavga, sarhoşluk, asayişi bozmak suçlarından tutuklanmıştır. Doktor Spivey’in raporunda, uyumsuz, yerli yersiz konuşan, tembel biri olarak belirtilir. Mc Murphy kendi durumunu şöyle anlatır:

“Kahrolası bir sebze gibi davranmadığım için, bana deli olduğumu söylüyorlar. Bu benim umurumda değil, beni değiştireceklerini sanıyorlarsa gerçekten çok aldanıyorlar.”

Mc Murphy, hastaneye geldiğinde, Reis Bromden onu şöyle gözlemler:  

“Birden, yıllardan beri duyduğum ilk kahkahanın bu olduğunu anlıyorum. Kahkaha gözlerinde, gülümseyişinde, kabadayı yürümesinde, konuşmasında var.”

Hastanede hastalar; iyileşebilirler (belirli bir tedavi sonucu sağlığına kavuşabilirler), iyileşemezler (yürüyebilenler, tekerlekliler ve bitkiler) olarak ayrılırlar. Hastanede başarı dedikleri, düzene geri postaladıkları bir robottur. Büyük hemşire, kurduğu düzende küçük dalgalanmalar olursa çok öfkelenir. Onu rahatsız eden sorunu çözümleyene kadar rahatlamaz. Bu çözümlemeye de çevreye uyum adını verir. Herkes tek boyutlu, sınırları koyu ve kesin çizgilerle belirlenmiş bir yapının içinde sürüklenip gider.

Koğuş, adeta düzenin fabrikasıdır. Hastane, mahallelerde, okullarda, kiliselerde yapılan hataları onarmak için vardır. Onarılmış, kimi zaman eskisinden de iyi ürün, yeniden topluma dönünce Büyük Hemşire (Bayan Ratched) mutlu olur. Çünkü hasta sonunda çevresine uyum sağlamıştır, düzene uymuştur, normalleşmiştir. Toplumun kurallarına, ölçülerine ve kalıplarına uyum göstermiştir. 

Büyük Hemşire hastalarla grup terapisi yapar. Bay Harding’in durumunu tartışmak ister. Bay Harding, eşinin kendisini aldattığını düşünür. Hastalar önce bu konu hakkında konuşmak istemez çünkü arkadaşlarının özel hayatı söz konusudur. Fakat hemşire üzerlerine gider ve tartışmaya başlarlar. Birbirleriyle bağırarak, kızarak, neredeyse kavga ederek konuşurlar.  Bu durumu kitapta yazar tavuk örneği üzerinden anlatır:

“Tavuklar, aralarında birinin üzerinde kan gördüler mi başına üşüşüp gaga atmaya başlarlar. Sonunda tavuğu paramparça ederler gagalarıyla. Kavga sırasında kan bir ikisine daha bulaşır. İlk zavallının işi bitince, sıra onlara gelir. Bu kez kanlanan üç, dört tavuk daha çıkar. Diğerleri onlara saldırır. Bir iki saat içinde bir kümes dolusu tavuğun öldüğünü görmüşümdür.” 

Mc Murphy, ilacını içmez, ağzında saklar ve şöyle seslenir: 

“Aman Tanrım. Hepiniz el pençe divan olmuşsunuz. Onu (Hemşire Ratched)  ne zannediyorsunuz? Yüce önder falan mı?” 

Mc Murphy televizyonda beysbol maçlarını izlemek ister. Oylama yaparlar. Kodeste bile maçları verirler, yoksa ayaklanma çıkar. Bu ona göre kabul edilmezdir. Fakat hastalar korkularından oy vermezler. Mc Murphy suyla onları ıslatır. Musluğu yerinden kaldırmaya iddiaya girerler. Fakat Mc Murphy kaldıramaz ve şunu söyler: 

“Ama denedim, değil mi? Hiç değilse bunu yaptım.”

Mc Murphy tekrar bir oylama ister. Oylama sonucu berabere çıkar. Bu sırada seans biter. Sonra 1 oy daha alır. Fakat hemşire seansın bittiğini söyleyerek bunu kabul etmez. Mc Murphy bu duruma çok sinirlenir. Televizyon kapalıyken maç varmış gibi seslendirir. Arkadaşları maç varmış gibi sevinirler. 

Reis Bromden aslında dilsiz değildir. Reis Bromden, Mc Murphy ve Billy arasında şu konuşma geçer:

McMurphy: Ben artık dayanamıyorum. Buradan çıkmam lazım.

Reis Bromden: Yapamıyorum. Yapamıyorum işte. 

McMurphy: Bu sandığından daha kolay.

Reis Bromden: Senin için belki. Sen benden çok daha büyüksün. Asıl babam çok büyüktü. O canının istediğini yapardı. Bu yüzden herkes onunla uğraştı. Babamla da uğraştılar, seninle uğraştıkları gibi. 

Billy: Seni çok özleyeceğim. 

McMurphy: O zaman neden bizimle gelmiyorsun? 

Billy: O kadar da kolay değil. Hazır değilim. 

Hastalar düzenin, kuralların, Hemşire Ratched’in sözünden dışarı çıkmaya korkarlar. Harding’e göre bu dünya güçlünündür. Varoluşumuz, güçlünün güçsüzü yutarak güçlenmesine dayalıdır. Böyle olması da doğaldır. Bu düzende tavşanların ne olduklarını bilmeleri, kurdu güçlü diye bellemeleri gerekir. Hemşire onun tavşan olarak mutlu yaşamasını sağlar. McMurphy’ye göre ise, arkadaşları rahat bir kahkaha atmaktan bile korkarlar. Onu ilk etkileyen, dikkatini çeken bu olur. Çünkü kimse gülmüyordur. 

Hastanede müzik çalar. McMurphy müziğin kapatılmasını ister. Aslında kimse müzik çalındığının bile farkında değildir. Müziği öylesine kanıksamışlardır ki durumun farkında değildirler. McMurphy şarkı söyler. Çünkü yıllardır koğuşta böyle bir şey olmamış, düzenini ve kuralların kölesi haline gelmişlerdir. Billy, “yürekli olabilseydik, eğer cesaretimiz olsa bugün buradan giderim” der. Fakat annesi Bayan Ratched’in arkadaşıdır. Annesine söylemesinden korkar. 

Ratched’e göre, McMurphy saldırganlar koğuşuna gönderilirse hastalar için bir kahraman haline gelecektir. McMurphy olağanüstü bir kişi değildir. O sıradan bir hastadır. Ve de herkes gibi her çeşit korkuya, çekingenliğe, alçaklığa sahiptir. 

Hemşire Ratched’e göre hastaların birçoğu dış dünyadaki topluma ayak uyduramadığı için akıl hastanesindedir. Çünkü dış dünyanın gerçekleriyle karşılaşmayı reddederler, kaçarlar. Yaşamlarının bir döneminde, belki de çocukluklarında toplumun kurallarına karşı gelmelerine izin verilmiştir. Bir kuralı bozmuşlardır fakat bunun cezasını çekmemişlerdir. Anne babaların bu yumuşaklığı, hoşgörüsü, bugünkü hastalığın mikrobu olabilir. Disiplin ve düzen onların iyiliği içindir. 

McMurphy’ye göre ise toplum sürekli olarak suçluluğu, utancı, korkuyu, kendini küçük görmeyi bireye aktarır. Bu şekilde onun özgürlüğünü yok ederek, kurallara boyun eğmesini, uyum sağlamasını sağlar. McMurphy çocukluğundan itibaren başkalarına benzemediğini keşfeder. Toplumumuzun utanç verici saydığı bazı işler yapar. Ve de sonunda hastalanır. Yaptıkları değildir toplumun ona kızmasının nedeni. Asıl duygu önemlidir. Toplumun öfkeli parmağı ona yönelmiştir ve milyonlarca insan, utan, utan, utan diye ona bağırır. Ona göre toplum, kendine uymayanlarla böyle savaşır. 

McMurphy, iki kadın arkadaşını hastaneye davet eder ve nöbetçiyi de ayarlayarak onları içeri alır. Gece boyunca eğlenirler. Kadınlardan biri Billy ile birlikte olur. Sabah durum ortaya çıkar. Hemşire Ratched, Billy’ye; “senin adına utanç duyuyorum. Beni asıl tasalandıran şey, zavallı anneciğin olanları nasıl karşılayacak acaba? Annenle biz eski arkadaşız” der. Billy ise “sakın anneme anlatmayın” diyerek yalvarır. Billy boğazını keser. McMurphy ise hemşireyi boğmaya çalışır, görevliler gelip hemşireyi kurtarırlar. McMurphy’yi de içeri götürüler. Birkaç gün sonra McMurphy’yi getirdiklerinde çok yorgundur. Reis Bromden ona kaçmalarını söyler fakat McMurphy’den ses çıkmaz. 

Reis Bromden ortadaki musluğu yerinden söker. Camı kırar ve kaçar.   

McMurphy’nin karşı gelişleri hastalar içindeki en pasif görünen Reis Bromden’ı zamanla harekete geçirir, ona güç ve cesaret verir. Kurallara karşı gelebilmesini, özgür olabilmesini sağlar. Sonunda Reis Bromden içindeki sese, karşı gelişe, cesarete ve özgürlüğe kulak vererek hastaneden, otoriteden, baskıdan, düzenden kaçmayı başarır. Oscar Wilde’ın söylediği gibi itaate karşı çıkarak erdemli olur. Albert Camus’nün dediği gibi de, “hayır” der ve başkalarının yolunda değil, kendi yolunda, özgürce yürümeye başlar.