Gazeteci Nail Azbay, "Burcu Köksal’dan gelen telefon" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Afyonkarahisar ziyaretine CHP’li Burcu Köksal’ın gelmemesini eleştirmiştim. 

Kıbrıs'ın Ersin Tatar’ı Afyon’da, Ecevit’in CHP’si nerede? başlıklı yazımda Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapan Bülent Ecevit’ten söz etmiş, her fırsatta Ecevit’ten söz eden Burcu Köksal gibi bir ismin ne olursa olsun bu toplantıya katılması gerektiğini ifade etmiştim. 

Dün CHP Afyonkarahisar Milletvekili ve Grup Başkanvekili Burcu Köksal aradı. 

Şunları söyledi:

“Valiliğe mazeretimi bildirmiştim. Mecliste çalışıyorduk. Tam plan bütçe döneminde geldi. Ondan dolayı ayrılamadım icapçıydım birde. Özel bir nedeni yok katılmamın. Afyon’da değildim.” 

Burcu Hanım, 100. Yıl ile ilgili Afyonkarahisar’daki resepsiyona da katılamayacağını peşin peşin bildirdi. 

Şunları söyledi: 

“100. yıl resepsiyonuna da katılamayacağım. Çünkü Ankara’da genel başkanımız ile birlikte sabah Anıtkabir’deki törene katılacağız. Akşamda meşalelerle 1’nci meclisten Anıtkabir’e genel başkanımız ile yürüyeceğiz. Grup başkanvekili olduğum için burada olmak durumundayım. Normal milletvekili olsam ilimde olurdum. Şimdiden onu söyleyeyim. Onu paylaşmak için aradım.”

Durum bundan ibaret takdir okuyucularımızın. 

**

Dip Dalga Kime Geliyor?

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde muhalefetin ağzından düşürmediği bir söz vardı. 

Dip dalga geliyor…

Bende artık böyle düşünüyorum.

Bir dip dalga geliyor….

Ama bu dalga bu sefer muhalefete geliyor gibi bir hava var.

Muhalefet kendi içindeki kavgalardan çıkamaz, bu karmaşa ortamından kurtulamaz ise tüm büyükşehirleri kaybedecek bir dip dalga ile karşı karşıya kalabilir. 

Bizde çok garip bir tablo var.

İnsanlar iktidara bakar, politikalarını ya da aldığı kararların beğenmez ise gider muhalefete oy verir.

Ama bizde tam tersiz bir ortam var. 

Biz muhalefete bakıyor, iktidara oy veriyoruz.

Hayat pahalılığın zirve yaptığı, ekonominin durma noktasına geldiği, 22 yıllık iktidarın en kötü döneminde muhalefet seçim kazanamıyor ise, kazanamadığı seçimden sonra gireceği ilk seçimlerde de elindeki tüm belediyeleri iktidara verecek duruma getiriyor ise… 

Bu işte bir gariplik var demektir. 

**

Burhanettin Çoban’ın Değişim Mesajı Hakkında Gelen Bir Yorum

Önceki gün ofisimize bir büyüğümüz ziyarette bulundu. 

Geçtiğimiz hafta Burhanettin Çoban’ın yaptığı, “Afyon’da bir değişiklik beklentisi var. Böyle bir ihtiyaç gözüküyor” diyerek adaylığa yeşil ışık yaktığı sözlere farklı bir açıdan baktığını söyledi ve şu yorumda bulundu: “Burhanettin Çoban il başkanlığı yapmış, hiç kimseye nasip olmayan iki dönem belediye başkanlığı yapmış, bir dönem İl Genel Meclis başkanlığı yapmış bir isim. Bu söylediği ile aslında şunu ifade ediyor. ‘Beni zaten aday yapmayacaklar, ben olmazsam Mehmet Zeybek’de olmasın’…

Misafirimizin yorumu bu. 

Siz ne diyorsunuz? 

**

46287186_10217857954909040_5614414741486174208_n

Selcen Hıdıroğlu…

AK Parti’nin İl Başkan Yardımcısı olan Selcen Hıdıroğlu dün akşam vefat etmiş.

Vefat haberini alınca içim burkuldu. 

Selcen Hanım, bir dönem Afyon Postası’nda köşe yazarlığı yapan, naif bir hanımefendi idi.

Gönül Ar Güngör vesilesi ile tanımıştım kendisini… 

Güzellikleri söyleyen ve yazan bir isimdi Selcen Hıdıroğlu…

Bir defasında, Afyon Postası’ndaki köşesinde “Güzel söz söyleyemiyorsanız susun” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. 

“Sevgi verdiğiniz çiçek canlanıyor, suya güzel söz söylediğinizde molekülleri muhteşem görüntülere bürünüyor, plesebo etkisi ile hastalıklar geriliyor” diyordu. 

Selcen Hanım’ı bir defasında ofisinde ziyaret ettiğimde, kanser tedavisi gördüğünden söz etmişti. 

Bu süreçte yaşadıklarını anlattığımda çok şaşırmıştım.

Bunları bir kitapta yazması gerektiğini söylemiştim.

Olmadı.

O gün yüzüne söyleyemedim ama bugün buradan söyleyeyim.

Selcen Hanım o gün kendi canımdan kanımdan bir abla bir kardeş gibi yakın gelmişti bana. 

Bir güzel insan daha bu dünyadan çekti gitti.

Allah rahmet eylesin.

Mekanı cennet olsun. 

Yaşar Kemal ile bitirelim bugün… 

“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…”