Bugün 5 Nisan “Avukatlar Günü.”  Benim içinde anlamlı ve önemli bir gün. Bu günle ilgili duygu ve düşüncelerimi anlatmadan önce Nisan ayının ilk haftasında anılması gereken önemli günlerden de bahsetmek istiyorum. Çünkü bir Avukatın mesleğini en iyi şekilde icra edebilmesi için toplumsal değerlere duyarlı olup her kesimden insanı anlayıp güzel diyalog kurup, vatanımız, memleketimiz ve dünya için anlamlı,önemli olan, anılması gereken günleri atlamayıp, sorunları iyi tespit edip gerektiğinde elini taşın altına koyup, insanlığa hizmet etmeyi şiar edinmesi de gerekir. 

 

2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratarak otizmden kaynaklanan sorunlara çözümler yaratmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmin sorunlarını ve çözümleri konuşuluyor, araştırmaların teşvik edilmesi ve erken teşhisle tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.           

 

            Dünya Otizm Farkındalık Günü! Otizm eksiklik değil farklılıktır. Farklılıkları birlikte fark edelim ve onların sevgi dolu enerjilerini hissedelim. Unutmayalım ki otizmli bireyler de aslında çok yetenekli olup, örnek başarılara imza atabilmektedirler. Yeter ki bizler onlara kötek olmayıp, önlerini açıp gerektiğinde yanlarında destek olabilelim. 

03 Nisan’da çok önemli gün olup mutlaka anılması gerekmektedir. 1930’larda, Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir. Seçme ve seçilme hakkı vatandaşlık görevlerinden biridir. Mustafa Kemal Atatürk bu hakkı Türk kadınlarına birçok medeni toplumlardan önce hediye etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında 1926 ve 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk devrimlerinin bir kısmı kadınların sosyal ve kültürel alanlarda eğitim, hukuk, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir. Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak Belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930 da Belediye kanununun kabul edilmesiyle,1933’de çıkarılan köy kanunu ile muhtar seçme ve köy heyetine seçilme 5 Aralık 1934’de Anayasada yapılan bir değişiklikle de Milletvekili seçme seçilme hakları tanınmıştır.

 

Türkiye'de kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçiminde emekli öğretmen Hatice ÖZGENEL’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıktı. Temennimiz pek çok ülkeden daha önce kadınlarımıza verilen seçme ve seçilme hakkının kıymeti bilinerek daha fazla kadınımızın seçilip geldiği görevlerde görevini en iyi şekilde yerine getirebilmesidir.

 4 Nisan, tüm dünyada sayıları yaklaşık 600 milyon olan sokak hayvanlarının durumuna dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla "Dünya Sokak Hayvanları Günü" olarak kutlanıyor.

Dünya genelinde, sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin sayısının yaklaşık 600 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. ‘Sokak hayvanı’ terimi, şehirlerde veya başka yerleşim yerlerinde başıboş olarak hayatlarını sürdürmeye çalışan hayvanlar için kullanılıyor. Her yıl 4 Nisan günü de tüm dünyada, yaşamlarını oldukça zor koşullar altında geçirmeye çalışan bu sokak hayvanlarının korunma, barınma ve beslenme gibi ihtiyaçlarına dikkat çekmek amacıyla ‘Dünya Sokak Hayvanları Günü’ olarak kutlanıyor.

 

Sahipsiz ve yardıma muhtaç hayvanların sağlık ve refahını sağlamak aslında uygar insanın sorumluluğunda olsa da, ne yazık ki Türkiye de dahil pek çok ülkede bilinç ve vicdan yoksunu bazı insanlar sokak hayvanlarının yaşam hakkına saygı göstermiyor. Sokak hayvanları sadece açlık ya da doğal şartların zorluğuyla değil, insanlar tarafından uygulanan akıl almaz şiddet ve işkenceler yüzünden de hayatlarını kaybediyor. Ancak maalesef bir hayvanın uzuvlarının kesilmesi ya da tecavüze uğraması gibi akıl almaz suçlarda işlenebiliyor. Temennimiz caydırıcı cezalarla önlenebilmesidir.

 

Her şeyden önce bu dünyanın sadece biz insanlara ait olmadığını ve tüm canlıların eşit şekilde yaşama hakkı olduğunu kabul etmek gerekiyor. Pek çok canlı türünün evi durumunda olan parklar ya da yeşil alanlar, ‘insanların ihtiyaçları’ için yok ediliyor. Bu nedenle yaşam alanlarını elinden aldığımız hayvanlar için iyi koşullar yaratmak, kesinlikle biz insanların sorumluluğu hatta zorunluluğu olmak durumunda. Üstelik bu koşulları yaratmak oldukça basit. Herkes kendi sokağındaki hayvanlar için, su ve mama bırakır ve kış aylarında koli ya da artık malzemelerle soğuktan koruyacak evler üretirse, bu bile başlangıç için iyi bir adım olacaktır. Tabii ki en önemlisi, sokak hayvanlarının kimseye zararı olmadığını anlamak ve yaşamsal ihtiyaçları bir yana bırakılırsa, aslında en büyük arzularının sevgi görmek olduğunu fark edip buna göre davranmaktır.

 

Mensubu olduğum Avukatlık Mesleğimi severek ve onur duyarak yaptım. Çünkü her zaman tüm sorunların çözülüp toplumsal uzlaşı ve barışın huzur ve mutluluğun sağlanabilmesi için hukukun üstünlüğüne olan inancım tam oldu. Hukukun tecellisinin gerçekleştirilmesi gerektiğine inanarak birey hak ve özgürlüklerin savunulmasında, hakların korunmasında, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin güvencesi olmak adına savunma sorumluluğuyla yükümlü vatandaş devlet ilişkilerinin çağdaş seviyede yürütülmesi açısından gerekli çabayı göstererek, savunma hakkı gibi kutsal bir kamu hizmetinin tüm toplumda gerekli saygınlığa erişmesini ve bu bilincin tüm topluma yerleşmesi amacıyla, hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı erkinin temel taşı ve en büyük güvencesi olan savunma mesleğimi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım.

 

Avukatlık Avrupa’da bugünkü manasıyla 13. Yüzyılın sonların da tanınmaya başlayan bir meslektir. Ancak tarihi eski Yunan ve Roma’ya dayanır. Eski Yunancada üstün, ayrıcalıklı ve güzel konuşan anlamına gelir.

 

1876 ‘da yürürlüğe giren Dava vekilleri Nizamnamesi Türkiye’de Avukatlık mesleğini düzenleyen ilk metin olarak kabul edilir. Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan düzenlemelerle günümüzdeki Avukatlık Mesleği ortaya çıkmış ve Avukatların hak ve yetkileri kanunu düzenlenmiştir. Bilare 5 Nisan Günü Avukatlar Günü olarak kutlanmaya başlamıştır.

 

Avukatlık Mesleğinin önemini kabul etmeyen birisi hayatında hiç adliye, karakol, devlet dairelerinde işi olmamış bir kişidir. Yada doğruyu söylememektedir. Adalet sisteminde Hakim, Savcı, Avukat eşit derece de yer alması ve kendilerine tanınan yetkileri kullanırken  diğer sınıflara saygılı olması gerekmektedir. Avukatın dahil olmadığı yargılamada kişi yeterince savunma hakkını kullanamaya bilir. Usul yönünde hukuka aykırı bir sonuçta ortaya çıkabilir. Adaletin gerçek anlamda tecellisi için Avukatlık mesleği olmazsa olmazlardandır. Savunma hakkı kutsaldır. Ulu Önder Atatürk “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul olunamaz” demiştir. Her halde dünya da bir hak vardır. Hak kuvvetin üstündedir. Hükümet memlekete kanunu egemen kılmak ve Adaleti iyi dağıtmakla yükümlüdür. Bu nedenle Adalet işi çok önemlidir. Adli Siyasetimizde izlenecek amaç öncelikle halkı yormaksızın süratle, isabetle, emniyetle Adaleti dağıtmaktır. İkinci olarak toplumumuzun tüm dünya ile teması normal ve zorunludur. Bunun için Adalet seviyemizi bütün medeni toplumların Adalet seviyesi derecesinde bulundurmak zorunluluğundayız. Milletlerin yargı hakkı bağımsızlığının birinci şartıdır demiştir. Diktatörler Avukatlık mesleğini kabullenemezken 20 Nisan 1924 te Avukatlık Kanununu hediye etmiştir. Bizler de Atamıza yaraşır şekilde görevimizi ifa etmek zorundayız.

 

Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği “kılıcın yapamadığını Adalet yapar”, Hz. Mevlana’nın dediği gibi “ Adalet her şeyi layık olduğu yere koymaktır.” Pascal’ın da dediği gibi “Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir.” Voltaire’nin dediği gibi “İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır. ” Anatole France’nin dediği gibi “Adalet ancak hakikatten, saadet ancak adaletten doğabilir.” Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) dediği gibi “Bir günlük adalet altmış yıllık ibadetten faziletlidir.” Sözü de Peygamberimizin Adalete ne denli önem verdiğinin açık bir göstergesidir.

 

Günün birinde mutlaka herkesin hukuka ihtiyacı olacaktır. Avukatlarda, insanların ihtiyacı olduğunda onlara en yakın Adaletin yılmaz savunucularıdır. Ellerinde yasalarla hukuk ışığında yargı yollarının kılavuzudurlar. Haksızlıklara karşı barikat, dertlere ortak, fedakarca savunanlardır. Avukatları dışlayanlar, hak etmediği şekilde ithamda bulunanlar günün birinde işleri düştüğünde Avukatın kıymetini mutlaka anlayacaklardır. Tüm zorluklara rağmen Avukatlık mesleği güzel bir meslektir. Her ne kadar bazen pek çok işini gördüğümüz halde sizden kaynaklanmayan bir sebepten ötürü aksilik olduğunda Avukatı haksız yere suçlayıp üzenler olsa da Avukatını çok sevdiği için çocuğuna avukatının ismini koyan kıymet bilen çok güzel yürekli müvekkillerimizde olmaktadır. Tüm zorluklara rağmen Avukatlık mesleğini tavsiye ediyorum ve bizlere bu yolda destek olan ailelerimize hakimlerimize, savcılarımıza, jandarmamıza, polisimize, adliye çalışanlarımıza, halkımıza teşekkür ederim.

 

05 Nisan Avukatlar günü olması yanı sıra uzun yıllar birlikte çalıştığımız mesai arkadaşımız Hamza YILDIRIM’ın kıymetli evladı Mustafa Selçuk YILDIRIM’ında doğum günü. Bu vesileyle Avukatlar Gününde bizlere bir hediye olarak dünyaya geldiğine inandığımız  Mustafa Selçuk YILDIRIM’ında doğum günü kutluyorum. Her kese Adaletin tümüyle tecelli ettiği, hukukun üstünlüğüne inandığı nice mutlu, huzurlu günler diliyorum.

 

2020 Yılı Afyonkarahisar’ımızda Sevgi Yılı olarak ilan edildiğinin unutulmayarak, Nisan ayında da yardımlaşma ve dayanışmanın yaygınlaştırılması için gerekeni yapılacağına sonsuz inancımla  tüm meslektaşlarımın Avukatlar Gününü yürekten kutluyorum.