Mayıs ayında hem milli hem dini bayramlarımızı kutlamak nasip olduğu gibi 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramımızla Mübarek Kadir Gecemizin de aynı güne rast gelmesi ayrı bir güzellikti. Ramazan Ayında dini vecibelerimizi yerine getirirken, Milli Bayramımızı da evlerimizde de olsa da büyük bir coşkuyla kutlayabilmenin nasip olması da bizleri mutlu etti.

19 Mayıs’ta  saat: 19:19 da hepimiz pencerelerimizden, balkonlarımızdan, evimizden büyük bir coşkuyla İstiklal Marşımızı söyleyip, en güzel marşlarımızı okuduk. Bütün evler, apartmanlar, iş yerleri şanlı bayrağımızla süslendi. Sosyal mesafe korunarak evlerinden çıkamayanlar için kutlamalar yapılıp, toplantılarda internet üzerinden gerçekleştirilip Korona Virüse rağmen Milli ve Manevi değerlerimizi yitirmeyip evlerimizde de en güzel şekilde kutlamalarımızı yapabileceğimizi ispatlamış bulunmaktayız.

Akşamda mübarek Kadir Gecemizin yüzü suyu hürmetine dualar edildi, herkes ibadetini evinde yaptı. Allah sevgisini, memleket sevgisini, vatan-millet sevgisini, aile sevgisini yüreğinde hissetti. Ramazan Ayımızı taçlandıran, Ramazan Bayramımızı da bu gün büyük bir coşkuyla evimizde olsa da kutlayacağız. Belki  bayram sofralarımızda bir arada yan yana olup birbirimize sarılıp öpemeyeceğiz ama bir birimize sevgimizi aktaracak ve şeker bayramımızı coşkuyla kutlayacak yolu hep birlikte bularak tatbik edeceğiz. Mesafeler sevmeye engel değildir. Bir birini seven-sayan yürekler kilometrelerce uzakta bile olsalar bir birlerine sevgi ve saygılarını hissederler ve aralarında asla kopmayacak bağlar kurulur. Bu bayramda bize, evlerimize, bir birimize ziyarete gidemesek de, el öpüp sarılamasak da birlik ve beraberliğimizin ne kadar güçlü olduğunu, sevgimizin, saygımızın ne kadar yüce olduğunu gösterecek mesajlarımızı iletmek düşüyor. Telefonla, mesajla, sosyal medya hesaplarımızla, gerekirse görüntülü görüşme yaparak bayram kutlamalarımızı yapacağız. Sokağa çıkma yasağını çiğnemeden ve Korona Virüs tedbirlerine uyarak Allah’ın izniyle Korona Virüsten de kurtulacağımıza inanıyorum.

 Biz Türk Milleti olarak en doğru zamanlarda tüm yokluğa, zorluğa,esarete rağmen özgürlük ve bağımsızlık  meşalesini yakıp, tüm zorlukların üstesinden gelip, Milli Egemenliğine kavuşmuş bir milletiz. Korona ile mücadele savaşımızda da birlik ve beraberlik içerisinde sabır ve inançla hep birlikte mücadele edip Korona ile savaşı kazanacağımıza inanıyorum. Yeter ki bananeci hareket etmeyelim, sorumluluklarımızı bilelim.

19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.

Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. TürkMilleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş” yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Samsun’a ayak basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır ki şimdi bu yolculuğu kısaca anlatmaya çalışayım.

Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikayetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve birşeyler yapmak için Anadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz fırsattır.

Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik edecekti.

Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında İnebolu’ya varır. 18Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez iskelesine çıkarılırlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söyler,Atatürk’ü sandalda ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüğünü anlatır.

Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.

Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.

Kısaca vermeye çalıştığım bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.

Atatürk“Gençler!Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler!Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum” derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.

Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır:“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.

İslam dininde Ramazan ya da Şeker Bayramı , oruç tutma ayı olan Ramazan’ın ardından üç gün boyunca kutlanan dinî bir bayramdır.. Hicri takvime göre onuncu ay olan Şevval ayının ilk üç gününde kutlanmaktadır.

Her yıl bir önceki seneden 11-12 gün daha erken kutlanmasının nedeni; Hicri takvim bir ay takvimi olduğu için yıllar güneş temelli miladi takvimden 11-12 gün kısa olmasındandır. Böylece her 33 yılda bir Ramazan Bayramı aynı günlere den gelmektedir.

Oruç, teravih, mukabeleler,iftarlar ve sahurlar derken bir ayın sonuna geldik. Nimetin kadri kıymetini bilme, nefse hakim olma,açın halini anlama gibi hasletleri bizlere kazandıran bu mübarek ayın bitiyor olması üzerken hemen arasından gelen Bayram ile de seviniyoruz. Akraba ziyaretleri, kabristan ziyaretleri, el öpmeler, kolonya ve tatlı servisler, barışan küskünler, birleşen gönüler. Umutların yeşerdiği, iyilik ve güzelliklerin filizlendiği bayramlar, el ele vermenin, millet olma şuuruna ermenin, ortak değerlerimizi güçlendirmenin vesilesidir. Dostluğu, sevgiyi ve geleceği, aşımızı, ekmeğimizi, soframızı, hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder, mutluluklar dilerim. Böylesine güzel ve anlamlı bayramlarımızı bir arada, yan yana kutlayabilmek için  bu dönemde Korona Virüs ile mücadele etmemiz gerektiğini unutmayalım. Mümkün olduğunca evde kalalım. Zorunlu olarak dışarı çıkıyorsak da maskelerimizi takıp, sosyal mesafeyi ayarlamayı unutmayalım. Biz bunlara uyarsak Korona Virüsten kurtulma bayramını da kutlarız. Yeter ki inancımızı, birlik ve beraberliğimizi yetirmeyelim.