Eğitimde 42 yıl bitti. 42 yıl zarfında neler oldu, nelerle mücadele ettim. Neler kazandım?  Kazanımlarımı önce öğrencilerime daha sonra da ülkeme fırsatı buldukça uygulamaya çalışacağım.

Editörümüz Nail Azbay’dan teklif gelince kabul ettim. Zaten yazmayı da düşünüyordum. 

Türkiye’de herkesin bildiği ortak konu: Eğitim… Çünkü herkes biliyor. Sokağa çıkın: “ Ne olacak bu eğitimin hali?” diye sorun. Sonra da kayıt cihazınızı açın. Kaydedin.  Kendine göre çok haklı. Öğretmenlere sorun. Sonra da dinleyin. Bir gün adamın biri sokakta beni bir dikti, “Hocam ne olacak bu eğitimin hali diye bana sordu. Ama cevabımı kendisi verdi. Dinle de dinle gari. Bana bir cümle ettirmedi.

Kamuoyunun kendi iç dünyasında çoğu yerde gündemdedir ama medyada gündem oluşmaz. TV’lerde yeteri kadar gündeme gelmez. Eğitimle ilgili gazete yazılarını okuyucusu azdır. Çünkü çözümü tektir Ve kişinin bildiğidir.

İşte böyle bir ortamda kendi baktığım pencereden eğitimin durumu ve çözüm önerilerini yazmaya çalışacağım. Biraz magazin biraz güncel ama zamanla da ciğere dokunmaya çalışacağım.

İnşaallah sizleri bıktırmam. Bu arada sizden gelecek soru ve sorunlara da cevap yazmaya çalışacağım.

YENİ BAKANIMIZ VE BAKIŞIMIZ

Yeni Milli Eğitim Bakanı eğitim-öğretimin içinden gelen bir akademisyen olması taraflı tarafsız çok insanında umutlar yeşermeye  başladı. İşi kolay değil. Elinde sihirli değnek yok. 70 yıldır bilerek veya bilmeyerek tahrip ve tahrif edilmiş çok sorunlu sarmal bir durum var. Belki kendisinin bavulunda önceden hazırladığı çözüm  önerileri vardır. Bekleyip göreceğiz. Ama kamuoyunun sabırlı olması lazım.

 Bizlerde kolejimizde  ürettiğimiz ve uygulamaya çalıştığımız  özgün projelerle destekleyeceğiz.  Tabi kabul görülürse…

 Şimdilik bu hafta bu kadar…

Kalın sağlıcakla…