Sayın Nail Azbay beye Afyon Postası’nda bana da bir yer ayırdığı için teşekkür ederim. İnternet gazetemiz herkese hayırlı uğurlu olsun. Afyon Postası’nın yolu açık olsun. Benim de ilk yazımın kusurunu saymazsınız inşallah efendim.

Muharrem ayına denk geldi ilk buluşmamız. Muharrem ayı her haneye, her keseye bolluk, bereket, hayır getirsin inşallah.

Gerek ilk köşe yazım gerekse de siz kıymetli okuyucularla buluşmanın heyecanı ile yıllardır hızlı hızlı  dokunduğum   klavyeye, bu sefer durup, düşünüp ağır ağır  dokundum satırlarımı yazarken. 

 Seviyorum yazı yazmayı,  sanmayın işim gereği, çocukluğumdan severim derdimi, sevincimi, umudumu, hayalimi kağıda dökmeyi .  Hukukçu olmasaydım edebiyatçı olmayı isterdim mesela. Ama tek hayalimdi avukat olmak. Çocukluğumdan beri hayallerimin, hatta ilkokul sıralarında yazdığım kompozisyonların konusu idi .  Geleceğimin gönlümde ki süsü; avukatlıktı.

 Bence işin aslı; Kaderimizin, isteklerimize yön vermesiydi.   Hak ne dilerse, odur yaşadığımız.    Kalben inanırım ki HAK dilemeden yaprak düşmezmiş. Levh-i Mahfuzda yazılmış değişmeyen kaderimiz.

 "Şüphesiz ki biz, her şeyi bir kadere göre yarattık." (Kamer, 49)

 "Çünkü gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta bulunmasın!" (Neml, 75)

 Diyen  ve  apaçık Nur olan Kitabımız gereği   imanımız  üzere inanırız biz kadere.

 Elbette gayret etmemiz üzerine kurulu bu ilahi sistem.    Hz Mevlana’nın dediği gibi  “ Hazine, eziyet çekene görünürmüş” Bu bağlamda da gayret bizden hüküm Allahtan.

 Yani demem o ki KADER GAYRETE AŞIKTIR.

 E o zaman haydi Bismillah.