Akupunktur cilt üzerindeki özellikli noktaları iğneleyerek bazı hastalıkları önlemeyi, var olan hastalıkları tedavi etmeyi amaçlayan kadim bir uygulamadır.

Akupunktur uygulamasının başlangıcında önce taşların kullanıldığı, bronz ve demir çağlarında ise demirden iğnelerin yapıldığına inanılmaktadır. 1963 yılında İç Moğolistan’ın Duo Lin Qi harbelerinde yapılan kazılarda bunu doğrulayan yeşim taşından yapılmış akupunktur iğnelerine rastlanmıştır. Bu iğneler üzerinde bulunan yazılar Uygur Türklerine aittir. Doğu Türkistan’da Turfan şehri yakınlarında eski Uygur başkenti olan İdikut kasabasında vücuttaki akupunktur noktalarını betimleyen yazıtlar bulunmuştur.  Bu yazıtlar da Uygurcadır. Tüm bu buluntular yaklaşık 5000 yıldan fazla bir süreye işaret eder.

MÖ 200 yılında Çin’de yazılmış olan “Sarı İmparatorun İç Hastalıkları Klasiği”  adlı kitapta 282 akupunktur noktası tanımlanmıştır. Şu an geleneksel Çin tıbbı bilgileri olarak tanımlanan ve halen geçerliliğini koruyan bilgiler de burada yer almaktadır.

Akupunktur Çin tıbbı uygulaması olarak biliniyor olmasına rağmen aslında tarihi 5000-10000 yıl arası bir döneme dayanan kadim Uygur tıbbı, yani Türk tıbbı bilgisidir.

İbn-i Sina meridyen hatları olarak bilinen enerji kanallarından söz etmiştir.

15. yüzyılda Şerafettin Sabuncuoğlu’nun da kas spazmlarını tavuk kemiğinden yapılma iğnelerle tedavi ettiği bilinmektedir.

Akupunktur 18. yüzyılda Avrupa’da kullanmaya başlanmış ancak 20. Yüzyılda kulak akupunkturu ile yaygınlaşmıştır..

Ülkemizde 1991 yılında akupunktur bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmiş, hangi hastalıklarda kullanacağı belirlenmiştir. 2014 yılında çıkartılan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği ile güncellenmiştir.

Akupunktur tanımları içinde en sevdiğim, ilk akupunktur eğitimimi almış olduğum Uygur Türkü olan Nimetullah Reşidi Hocamın tanımıdır. Nimetullah Hoca der ki: Akupunktur insan vücudundaki “kan” ve “can” dolaşımının dengesini sağlayan bir denge tedavisidir. Gerçekten de düzenli akupunktur uygulaması ile vücut dengesini sağlamakta, metabolizma, hormonlar, uyku, solunum, kalp atımı, yaşama ve sağlığa dair tüm bileşenler düzene girip, sağlık iyiye gitmektedir.

Peki, nasıl oluyor da ayağa batırılan iğne baş ağrısını geçiriyor. Son 40 yılda akupunktur üzerine yapılan çalışmalar artmış, tüm teoriler içinde Fasya teorisi ön plana çıkmıştır. Bunun için öncelikle fasyayı anlatmalıyım. Fasya embriyolojik dönemde kas, kemik, organları saran, tüm organ sistemleri ile yakın ilişkide olan en büyük organımızdır. Ağsı bir yapı ile vücudumuzun tüm alanlarındadır. Birbiri ile bağlantı içindedir.  Belirlenmiş meridyen hatları  ile fasya anatomisi neredeyse birebir benzemektedir.

Akupunktur 12 ana meridyen, 8 ekstra meridyen ve çok sayıda ekstra noktalara iğne batırılarak uygulanır. Ana meridyenler organ isimleri ile anılırlar. Akciğer meridyeninde 11 nokta, mesane meridyeninde 67 nokta vardır. Her meridyenin nokta sayısı farklıdır. Vücudumuzda toplamda 800’e yakın nokta vardır. Mikro sistem olarak tanımlanan bazı organlarda da tüm organlarımızın iz düşümleri vardır ki bunun en güzel örneği kulaktır.  Kulakta 170 civarı nokta tanımlanmıştır. Bunun dışında yüz, göz, avuç içi, ayak tabanı ve saçlı deride de organ yansıması olan noktalar vardır.

Organ isimleriyle anılan meridyenler bu organların fonksiyonları dışında başka konularda da düzenleme yaparlar. Safra kesesi meridyeni safrakesesi iltihabı, taşlı kese gibi safrakesesi ve karaciğer hastalıkları yanı sıra migrenden, vertigoya, kulak çınlamasından yüz felcine göz ağrısı, diş ağrısı, boğaz enfeksiyonu gibi birçok hastalık sağaltımında iğnelenir. Yani klasik organ ve organ fonksiyonlarından çok farklı bir işleyişi vardır.

Hastalıkların yanı sıra ağırlıklı olarak yüz bölgesine uygulanan akupunktur cilt gençleştirici etkiye de sahiptir. Her yıl kür şeklinde uygulanan akupunktur tedavisi ile kırışıklıkların oluşması önlenerek cildin gençleşmesi ve yıllara meydan okumak mümkündür.

Seanslar uygulanacak hastalık yada duruma ve kişinin tedaviye cevabına göre düzenlenir. Ağır ve kronik hastalıklarda haftada 2-3 seans olmak üzere 1, bazen 2 yıl uygulama yapmak gerekebilir. Kilo vermek için yapılan uygulamalarda kişinin beslenmesinin de düzenlenmesi gerekmektedir.Beslenmenin düzenlemesi, egzersizler, metabolizma hızı, ek hastalıklar ile ilişkili olarak, istenilen kiloya ulaşması farklı zamanlarda olacaktır. Kimi kişi ilk haftada 4 kilo verebilirken, kimi de ilk 4 haftada hiç kilo verememektedir. Ancak yıllarca süren baş ağrısı, alerji gibi bazı durumlar ilk seansta bile tamamen geçebilir. Bu yüzden akupunktur tedavisinde en az 7 seans uygulanmalı ve etkinliğe 7. Seanstan sonra karar verilmelidir. Herkesin bu tedaviye yanıtı farklıdır.

İlaç kullanmanın sakıncalı olduğu durumlarda da akupunktur güvenle kullanılır. Gebelikte meydana çıkan inatçı bulantı ve kusmalar, gebelik migrenleri gibi durumlar ilaç kullanmadan akupunktur ile rahatlatılabilir.

Ancak bazı durumlarda, bazı hastalıklarda, bazı noktalara akupunktur iğnesi uygulamak doğru değildir.

İnsan vücudunun organik bir bütün olduğunu unutmamak gerekir. Bütünü oluşturan organlar birbirinden ayrılamaz. Birbirlerini destekler. Biri hastalandığında bir süre sonra bir başka organın da fonksiyonları bozulmaya başlar. Akupunktur tedavisinde de bu bütünlük düşüncesi ön plandadır. Organların, hastalıkların, meridyenlerin birbiri ile ilişkisi bu bütünlük anlayışında ve tedavide uygun noktaların seçilmesinde çok önemlidir.

Sağlık Bakanlığı 2014 de çıkartmış olduğu yönetmelik ile geleneksel ve tamamlayıcı tıp konularına açıklık kazandırmış, eğitimlerini standardize etmiş, hangi durumlarda uygulanabileceğinin sınırlarını belirlemiştir.

Akupunktur uygulaması, akupunktur eğitimini tamamlamış, sertifikası Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış doktorlar tarafında sağlık kuralları çerçevesinde uygulanır. Her ne kadar antik çağlarda akupunktur iğnesi olarak yeşim taşı, demir yada tavuk kemiği kullanılıyorsa da günümüzde tek kullanımlık, steril çelik, altın yada gümüş iğneler kullanılmakta, kullanılan iğneler kurallara uygun şekilde imha edilmektedir.

Sağlıklı ve mutlu günlerde görüşmek üzere…