Akpınar’ın açıklamaları şöyle: 

OTOMOBİL ARTIK HAYAL OLDU.

Evet, muhterem arkadaşlar; Her bir vatandaşımız ve toplumun her bir kesimi büyük problemler yaşamaktayken iktidarda bulunanlar ise bambaşka bir Türkiye tablosu çizmeye çalışıyor."ABD bizi kıskanıyor, Avrupa bize imreniyor, yakında çağ atlayacağız; onlar da çatlayacaklar, patlayacaklar." gibi söylemlerle algıları yönetmeye gayret ediyorlar.

DURUM ANLATILDIĞI GİBİ DEĞİL

Keşke anlattıkları gibi olsa, keşke ortada kıskanılacak bir ekonomi tablomuz olsa sevinirdik, emin olun. Ancak maalesef yok, ne yazık ki durum hiç de anlatıldığı gibi değil! Hem alım gücü hem hayat pahalılığı gibi pek çok konuda dünya sıralamasında, özellikle son yıllarda diğer ülkelerin epey gerisine düşmüş durumdayız. Buna pek çok örnek verilebilir ve birçok farklı ülke ile farklı konu başlıklarında kıyaslamalar yapılabilir. Bazıları, bu da nereden çıktı, diyebilir ama yine de bir misal vermek istiyorum. Son günlerde vatandaşımız, araba fiyatlarından ve bu nedenle araç sahibi olamadıklarından epey şikayetçi. Bu konuda bir kıyas yapmanın duruma açıklık getireceği kanaatindeyim. Bakınız; artık zorunlu bir ihtiyaç haline gelen "otomobil sahipliği" noktasında dünyada ne durumdayız?

İKİ AİLEDEN BİRİSİNİN ARABASI YOK

Öncelikle TÜİK verilerinden hareketle ülkemizde en az iki aileden birinin arabasının olmadığı anlaşılmaktadır. EUROSTAT verilerine göre ise dünya genelinde bin kişiye düşen otomobil sayısında son sıralardayız. Gelişmiş ülkeleri bir kenara bırakalım; Bulgaristan ve Romanya’nın dahi yarısından daha az "otomobil sahipliğimiz" söz konusu. Günümüzde artık zorunlu bir ihtiyaç kabul edilen otomobil almak için yıllarca çalışmanın yanında; aldıktan sonraki MTV, akaryakıt, sigorta, kasko ve diğer maliyetler nedeniyle de pek çok insanımız için artık hayali bile mümkün olmayan bir meta ürün haline gelmiştir.

ALMANYA ÖRNEĞİ

Kim İnsanımızı Yaya Bırakıyor? Şimdi de aynı model ve marka otomobil fiyatının Almanya'da ve Türkiye'de asgari ücrete çalışan birinin kaç aylık maaşına denk geldiğinin kıyasını yapalım. Almanya'da brüt asgari ücret 1.614 Euro; Türkiye'de brüt asgari ücret ise; 3.577 Lira. Aynı model Volkswagen Polo marka araç Almanya'da 16 bin Euro, Türkiye'de ise 216 bin lira. Bu verilerden anlaşıldığı üzere, aynı marka ve model bir araç Almanya’da 10 aylık ücretle satın alınabiliyorken; Türkiye’de 60 aylık asgari ücretle satın alınabiliyor. Ayrıca bu tablonun brüt asgari ücretler üzerinden hesaplandığını; ülkemizde net asgari ücretin 2.825 lira olduğunu ve açlık sınırının da 2.830 lira olduğunu unutmayalım. Şimdi soruyorum; kim kimi kıskanıyor, kim milleti aldatıyor ve kim insanımızı yaya bırakıyor? "Avrupa bizi kıskanıyor" diyenler, Avrupa'yı bir gidip görsünler bakalım! Ancak geri gelmek kaydıyla... Malum son günlerde gidenler pek de geri gelmiyor...Saadet Partisi olarak biz, insanımızı böylesine kötü hayat standartlarına mahkum eden anlayışa kesinlikle razı değiliz! Biz istiyoruz ki insanımız için en temel ihtiyaçlar, ulaşılması hayal bile edilemeyen şeyler haline gelmesin. Biz istiyoruz ki gerçekten ekonomisiyle, insanlarının alım gücüyle, hayat kalitesinin yüksekliğiyle özlem duyulan ve kıskanılan bir ülke haline gelelim...

SES KİRLİĞİ KONUSU

Diğer bir yandan Afyon’da yaşanan ses kirliğine değinmek istiyorum, özellikle Devlet Hastanesi Bölgesinde çalışmakta olan yolcu minibüslerinin aşırı korna çalmaları, cenazesi ve hastası olan vatandaşlarımıza aşırı rahatsızlık vermektedir. Ayrıca gerek motor, araba , tır ve kamyonların eksozların dan sıkan ses vatandaşlarımızı rahatsızlık vermekte bu iki konu hakkında ilimiz emniyet müdürlüğünün tedbir almasını rica ediyorum .