Gazeteci Nail Azbay, "Afyon Belediyesi’ndeki yalancı(lar) ve ambargocular kim?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Salı günü İYİ Parti’nin her hafta düzenlediği basın toplantısı vardı. 

Mümkün mertebe ilimizdeki tüm siyasi partilerin il başkanlıklarının toplantılarına katılıyor ve burada söylenenleri olduğu gibi kamuoyuna aktarıyoruz. 

Bu haftaki toplanda da katmer yaparak geçimini sağlayan bu alanda işletme sahibi olduğunu söyleyen Ayşe Arslan isimli bir vatandaşımız İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun yanına oturup, 9 yıllık işletmesinin kapatıldığını dile getirmiş ve belediyeyi suçlamıştı.

Ne dediyse yayınladık.

Tekrara düşmemek için söylediklerini buraya yazmıyorum, dileyenler arşivimize bakabilir. 

Esas konuya geliyorum.

Söz konusu vatandaşımızın söylediklerine karşılık olarak Afyonkarahisar Belediyesi Zabıta Müdürü Taner Çelik, önceki gün bir basın toplantısı düzenlemiş.

Düzenlemiş diyorum çünkü bizim haberimiz olmadı. 

Keşke bizimde haberimiz olsaydı, bizde bu toplantıya katılsaydık ve ne denildiyse onu bizde okuyucularımıza duyursaydık.

İYİ Parti’de Ayşe Hanım’ın söylediklerini kamuoyuna haberleştirerek duyuran bizim dışımızda olmadı diye biliyorum.

Yani bizim yayınladığımız bir haberle alakalı bir açıklama yapılıyor ama biz davet edilmiyoruz. 

“Unutulduk sanırım” diyerek konuyu araştırmaya başladım. 

Önce Zabıta Müdürümüz Taner Çelik’i aradım, yanıt alamadım.

Sanırım meşguldür diyerek Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürü Nurullah Bey’i aradım. 

Durumu izah ettim, “Zabıta müdürümüzün basınla arası iyi biliyorsunuz, kendisi davet etmiş” dedi. 

Birkaç dakika sonra Zabıta Müdürü Taner Çelik geri dönüş yaptı, toplantıda olduğunu bu yüzden açamadığını söyledi, durumu anlattım.

Basın biriminin toplantıyı organize ettiğini söyledi.

Nurullah Bey’in “toplantıyı zabıta müdürümüz ayarladı” sözünü hatırlattım.

Taner Bey birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra, önce güldü sonra beni kahveye davet etti.

Davete icabet etmek için yola çıktım. 

Yolda giderken araştırmam devam etti.

Bu toplantıya davet edilen meslektaşlarımla görüştüm.

Mesajın belediyenin basın birimindeki bir sorumludan geldiğini söylediler.

Hatta bu noktada kendilerine gönderilen mesajın ekran görüntüsünü ilettiler. 

Basın toplantısına davet olarak gönderilen mesaj çok net bir şekilde belediye basın biriminden gelmiş.

**

Zabıta müdürümüzün yanına gittiğimde bize bilerek ve isteyerek ambargo uygulayan birimin Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü olduğundan emin bir şekilde gittim.

Taner Bey son derece net, dobra dobra konuştu.

Kapatılan işletmenin ruhsatının ve bacasının olmadığı, apartman sakinlerinden çok sayıda şikâyet geldiğini, gece 3’te hamur karma makinesinin çalıştığını, bu yüzden apartman sakinlerinin kendisinden şikayetçi olduğunu anlattı. 

Ruhsat alması için kendisine uyarılarda bulunduklarından bahsetti.

20 gün sonra gidilip bakıldığında, hiçbir işlemin yapılmadığını görünce mecburen kuralı uyguladıklarından bahsetti.

Bende kendisine “keşke bizi de davet etseydiniz bizde bu söylediklerinizi de yazsaydık” dedim.

Şimdilik görüşmeden bu kadar bahsedeceğim. 

Ama Taner Bey’e dobra dobra konuştuğu, samimi ve şeffaf olduğu için teşekkür ediyorum.

**

Buraya kadar yazdıklarımdan iki şey ortaya çıkıyor. 

Belediyemizin basın ve halkla iletişim kurması gereken, doğru bilgiyi ulaştırması gereken, henüz birkaç ay önce sırf bu iş için kurulan Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün başındaki kişi kendisinden bilgi talep eden bir basın mensubuna açık ve net bir şekilde yalan söylüyor ya da söylemek zorunda bırakılıyor. 

Burada çok net bir şekilde ambargo uygulanıyor. Bu ambargoyu ifade edecek bir kelime ya da söz bulunamayınca “ben yapmadım o yaptı” yalanına başvuruluyor. 

İstanbul’dan ilimize getirilen müdür bey…

Size sesleniyorum…

Çok net soruyorum, sizin işiniz yalan söylemek mi?

Siz o makamda yalan söylemek için mi varsınız? 

Bunu siz mi planladınız yoksa size böyle bir talimat mı verildi? 

**

Neyse yanıtı gelmeyecek sorular sormayı bırakalım ve gelelim ikinci konuya…

Afyonkarahisar Belediyesi’ni yönetenler bugün çok açık ve net bir şekilde ayrımcılık ve ötekileştirme politikası gütmektedir.

Bu şehrin en çok okunan gazetesi olan Afyon Postası’nı dışlayıp, ötekileştirip, yok sayarak kendi uygun gördükleri basın yayın kuruluşlarının temsilcilerini toplantıya davet ederek adil ve şeffaflık ilkesine aykırı davranılmaktadır. 

Burada üyesi olduğum Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetimine de seslenmek isterim.

Lütfen bu noktada artık duruşunuzu net bir şekilde ortaya koyun.

Lütfen artık ses verin!

Her fırsatta şeffafız diyen Afyonkarahisar Belediyesi’ni yönetenler belediye gibi bir kuruma bu davranışları ile açık ve net bir şekilde zarar vermektedir.

Kurumlara olan inanç ve güven işte bu davranışlarla sarsılmaktadır. 

Kendinize gelin, orası babanızın çiftliği değil!

Oturduğunuz koltuklar, makamlar tüm Afyonkarahisar halkınındır. 

Yani bizimdir.

Halka doğru bilgi versin diye kurulan bir birimin başındaki kişi ile halka yanlış ve aldatıcı bilgi verenler, bu ambargo kararını alanlar tarih sizi unutmayacak!