Toplumun en küçük ticari birimini oluşturan esnaflarımızı ve unutulmaya yüz tutmuş zanaatlarımızı hatırlayalım hatırlatalım. Zanaata verilmesi gereken değeri vermenin ne kadar önemli olduğunu bilmek sanatın değer görmediği yerden göç etmemesi için önemli bir unsur.... Gittiğimiz şehirlerde öncelikle esnafını tanır ve o şehre esnafına göre şikayet , memnuniyet dile getiririz. Bir esnaf ve zanaatkar olarak şehrimize gelen misafirlerinyorumlarını dile getirdiği gibi. Öyle ki geçmişten günümüze ayakta kalma mücadelesi gösteren gelişen teknoloji ile modernize olmaya çalışan esnaflarımızın,el sanat ustalarımızın mücadelesine destek olmanın gerekliliğini kültürümüze sahip çıkarak gösterelim....

Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş bir esnaf teşkilatıdır. Sözlük anlamı olarak “eli açık, kardeş, yiğit, delikanlı” gibi manalara gelen “ahi” kelimesi; aynı zamanda bugün, yüzlerce yıllık bir değerler sistemine karşılık gelir.

Anadolu’da Ahilik Teşkilatı’nı Ahi Evran kurmuştur. Ahi Evran, dericilik zanaatıyla meşguldü. Söylerim deriyi işleyen başka bakar hayata...Başta Kayseri olmak üzere Anadolu’daki diğer şehirlerde bu zanaatı geliştirdi ve bununla da kalmayıp teşkilatlandırdı. İşte “Ahi Teşkilatı” olarak bildiğimiz yapının başlangıcı da budur. Sadece dericileri değil, zamanla diğer esnaf gruplarını da içine alan sistem, vakit ilerledikçe sosyal bir güç haline geldi. Ahi Evran Selçuklu döneminde 32 meslek grubunun başkanıydı.

 Ahlak konusu ahilik için en öncelikli konudur. Çalışmak, ibadet ve dürüstlük bir bütün olarak düşünülür, ahlakın olduğu yerde dirlik ve düzen olduğu kabul edilir. Bir kişi ya da zümrenin diğeri üzerinde bir üstünlüğü olmadığı ilkesi ile insanlar arasında ayrıcalığa engel olunup eşitlik savunulur. Dindarlık, yalan söylememek, içki içmemek, haram ve zinaya bulaşmamak, büyüklere hürmet ve küçüklere merhamet gibi kavramlar ahlaki fonksiyonun felsefesini oluşturur.

Ahilik sistemi kendi içindeki eğitim sistemi ile misyonuna uygun insanları yetiştirir. Esnaf ve sanatkâr olmak isteyenlere; yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisine göre mesleğin incelikleri öğretilir; kabiliyetli çırak, kalfa ve ustaların elinden tutularak medreselerde eğitim görmesi sağlanır. Gerektiğinde de kendilerine maddi destek olunurmuş.

Hayranlık uyandıran bu sisteminzamanla etkisini kaybetmesi ve dağılmasında genel olarak toplumsal ahlakın, özelde ise iş ahlakının bozulması etkili olmuştur... Ahilerin günlük çarşı turunda iyi dikilmemiş yemeniyi o dükkanın damına attıkları gibi bugünde esnaflığın pabucu dama atılmak üzeredir...