İşim gereği her hafta partilerin il başkanlıklarında düzenlenen basın toplantılarını takip ediyorum. 

AK Parti eskisi gibi her hafta toplantı düzenlemiyor. 

Ayda belkide bir kez ancak basın toplantısı düzenleniyor. 

Neden böyle bilmiyorum. 

Gerçi düzenlensede İl Başkanı Hüseyin Bey’den yerel gündeme dair pek bir şey duyamıyoruz. 

Amerika diyor, Avrupa diyor, Dünya diyor ama sayın başkan Afyon demiyor. 

MHP’de de durum pek farklı değil.

Bahçeli’nin yaptığı gibi burada da genelde yazılı açıklama hazırlanıp basına servis ediliyor. 

Servis edilen bu açıklamaların büyük bir kısmı Afyon’u ilgilendirmeyen, ulusal gündemle ilgili açıklamalar oluyor. 

Daha önce yazmıştım, şu andaki İl Başkanı olan Mehmet Kocacan, başkan yardımcısı olduğu dönemde çok güzel yerel sorunlara dikkat çeken açıklamalar yapıyordu.

Tespitleri çok yerindeydi. 

Sayın başkana sanırım Cumhur İttifakı ruhu bu konuda pek yaramadı. 

CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi ise her hafta istikrarlı bir şekilde yerel ağırlıklı açıklamalar yapıyor. 

Hem CHP İl Başkanı Yalçın Bey hemde İYİ Parti İl Başkanı Muhammed Bey bu konuda güzel bir istikrar yakaladı.

Türkiye gündeminden ziyade Afyon gündemine dair açıklamalar yapıyorlar. 

Bu konuşmalarda oldukça dikkat çekiyor.

Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanlığı’nda eskiden Orhan Arslan vardı. 

O da yerel gündeme ışık tutan açıklamalar yapıyordu. 

O görevinden ayrıldıktan sonra yerine Hüseyin Ayva geldi. 

Hüseyin Bey’de son iki hafta dışında yerel gündem dışında her şeyi konuşuyordu.

Ama son iki haftadır özellikle bu eski parke taşları konusunda yaptıkları açıklama Afyon Postası’nda yayınlandıktan sonra Türkiye gündemine kadar taşındı. 

Bu yüzden kendilerine tavsiyemiz yerel gündem eksenli açıklamalar yaparlarsa şehir için daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum. 

Konuyu İYİ Parti İl Başkanı Muhammed Mısırlıoğlu’na getireceğim. 

Sayın Başkan siyasetin içinden gelen bir isim.

Sesi gür, sözleri keskin.

Ancak Sayın Başkan, karşısında kameraları görünce kendisini miting meydanında sanıyor sanırım.

Gayet sakin bir şekilde salona gelen başkan, üç, iki bir kayıt dediğimiz anda bir anda kükremeye başlıyor.

Konuşmanın başından sonuna kadar bağırıyor. 

Bazen hızını alamıyor, 10 dakikalık toplantı 45 dakikaya kadar uzuyor. 

Bu 45 dakikalık süreçte durmadan bağırarak meramını anlatmaya çalışıyor. 

Hem kendisini yoruyor hemde dinleyenleri… 

Bir kaç partilinin ve bir kaç basın çalışanının olduğu büyük sayılmayacak bir toplantı salonunda bağırmanın anlamı ne? 

Burası bir ilin ya da ilçenin meydanındaki miting meydanı değil. 

Burası seçim atmosferinin yaşandığı seçim bürosu değil.

Burası içeride binlerce partilinin olduğu kongre salonu değil. 

Burası adı üstünde bir basın toplantısı.

İçeride basın çalışanları ve partinizden bir kaç yönetim kurulu üyesi dışında kimse yok.

Partinizin yönetim kurulu üyesi zaten partinizi benimsemiş, partinize üye olmuş kişi, onların karşısında sürekli nutuk atar gibi bağırmanın bir manası bence yok. 

Yani ne kadar çok bağırırsanız o kadar çok kişiyi etkileyeceğiniz bir ortam yok. 

Bağırırsam kameralar beni daha iyi duyar gibi bir düşünceniz varsa Sayın Başkan, çok net söylüyorum öyle bir şey yok.

Bence sakin olun Sayın Başkan.  

Sakin sakin, tane tane anlatın. 

Basın toplantısı öncesindeki sakinliğinizi kameralar karşısında da koruyun. 

Sözleriniz keskin, bu keskinliği bence sakinlikle süsleyin.

Bu yeni düzende bağıran siyasetçiye pek sıcak bakılmıyor. 

O yüzden sayın başkan bağırmayın lütfen.