Gazeteci Nail Azbay, "İYİ Parti’de nasıl bir liste oluşmalı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Son günlerde İYİ Parti en çok konuşulan partiler arasında.

Bu noktada İYİ Parti cephesinde bir rüzgar estiği ortada.

Hal böyle olunca herkes İYİ Parti’nin Afyonkarahisar’da çıkaracağı listeyi merak ediyor. 

Şu bir gerçek, İYİ Parti’nin listesi şu anda iktidar partisi olan AK Parti’nin listesinden çok daha fazla merak ediliyor.

Peki liste nasıl olmalı?

Kimler bu liste olmalı?

Kimler olmamalı?

**

Kimisi Mahmut Koçak olmazsa olmaz diyor.

Bir başkası Dinar’ın eski Belediye Başkanı Saffet Acar’ı işaret ediyor. 

Bütün bunların dışında olan bir başkası ise hem Saffet Acar’ın hem de Mahmut Koçak’ın aynı listede peş peşe olmasını bunların olmadığı bir listenin Afyonkarahisar’da ciddi yara alacağını anlatıyor. 

Ben bunların hiç birisine katılmıyorum.

Neden?

Anlatayım. 

**

İYİ Parti 2017 yılının Ekim ayında kuruluyor.

O dönemi hatırlayın…

MHP’den kopup gelmiş bir parti…

İktidarın “FETÖ’nün partisi” diyerek sert bir şekilde yüklendiği bir partiden söz ediyoruz. 

Hiç unutmuyorum, partinin genel başkanı Meral Akşener, Ambaryolu’ndaki il başkanlığının açılışına gelmişti.

Bende bir muhabir olarak o günkü programı yakından takip etmiştim.

Afyon basınında bazı yayın organları o günlerde sırf iktidardan çekindiği için bu açılışa karşı sağır ve kör kesilmişti.

Peki sonra ne oldu? 

İYİ Parti’nin kuruluşunun üzerinden 8 ay geçti. 

Türkiye 2018 yılının Haziran ayında genel seçime gitti.

Afyonkarahisar’da İYİ Parti 61 binden fazla oy alarak bir milletvekili çıkardı.

Şehir merkezinden ise 25 binden fazla kişi İYİ Parti’ye oyunu verdi. 

Buraya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Aynı seçimde CHP’nin şehir merkezinde aldığı oy 20 binden biraz fazla. 

Her iki partinin şehir merkezindeki oyu 45 bin civarında.

Aradan 9 ay geçiyor, 2019’da bir yerel seçim oluyor. 

İYİ Parti ve CHP, ittifak olarak seçime katılıyor. 

Aday kim?

Dr. Mahmut Koçak…

Koçak, o seçimde 50 binden biraz fazla oy aldı ve seçimi kıl payı kaçırdı. 

Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var. 

2018 yılında her iki partinin aldığı oydan sadece 5 bin kişilik bir artış var…

Bu 5 bin kişilik fark Mahmut Koçak’ı sevenlerden oluşabilir, o an iktidarın politikalarını sevmeyenler olabilir, Mehmet Zeybek’e oy vermek istemeyen Ak Partili seçmenler olabilir… 

Bu olabilir dediğimiz durumları artırabiliriz.

Ancak aradaki fark sadece 5 bin…

Bir dostum matematik yalan söylemez der…

Evet matematik yalan söylemez… 

Ben çok açık söyleyeyim. 

Mahmut Koçak olmazsa liste şöyle yara alır böyle yara alır yaygarasını anlamsız buluyorum.

Bu anlamsızlığı matematikle sizlerin huzuruna sunuyorum.

**

Mahmut Koçak’ı küçümsediğim için bunları söylemiyorum.

Mahmut Koçak, 30 yıldır bu şehrin gündeminde…

Kendisinin deyimiyle seçimin geldiği “Mahmut Koçak haberleri ile anlaşılıyor”… 

Ancak şu kısır döngüden artık çıkalım.

Belediye seçimi oluyor Mahmut Koçak aday mı?

Genel seçim oluyor Mahmut Koçak aday mı? 

Bu kadar kısır bir siyaset olabilir mi?

Yok mu bu memlekette başka cevherler?

Yok mu bu şehri TBMM’de temsil edecek yeni yüzler?

Yok mu bir genç?

Yok mu bir kadın?

Yeter artık şu kısır döngüden çıkalım.

Aynı isimleri ısıtıp ısıtıp önümüze getirmeyi bırakalım.

**

Gelelim Saffet Acar konusuna…

Değerli bir isim.

Entelektüel bir isim.

Kabul ediyorum.

Ancak farkında mısınız? 

Dinar’da belediye başkanı iken başkanlık seçimini kaybeden bir isimden bahsediyoruz. 

Mevcut ilçe başkanı ile yaşadığı kavga sonrasında 2 dönem üst üste kazandığı belediyeyi son seçimde kaybeden bir isimden bahsediyoruz. 

Kaybeden bir isim üzerinden “listede olmazsa şöyle kaybedilir böyle kaybedilir” senaryoları yazılıyor. 

Ben buna da katılmıyorum.

Ben açıkçası bu kısır siyaseti, yeni isimlere kapalı bu tartışmaları anlamsız buluyorum.

Bu anlamsızlık beni derinden üzüyor.

Ben İYİ Parti’den ve yeni kurulan tüm partilerden yeni bir anlayışı ortaya koymalarını beklerim.

Yeni anlayışı yeni yüzlerle, yeni isimlerle geçmişin siyasi tecrübelerinden istifa ederek yeni bir söylemle sunmalarını beklerim. 

Bence artık tabular yıkılmalı, siyasetin her alanında bir sıfırlanma yaşanmalı. 

Bireylerin değil kurumların güçlü olduğu yeni bir anlayış doğmalı.  

Gelelim Hakan Şeref Olgun’a…

Kendisine “milletvekilliği satıldı” gibi açıklamalar okuyoruz.

Önce şunun altını çizeyim.

Ben Hakan Şeref Olgun’u tanımam. 

Kendisinin avukatlığını yapacak değilim.

Ki bu şehirde kendisini ilk eleştiren kişiyim. 

Kendisi ile bir kez basın toplantısında karşılaştım.

Geçtiğimiz hafta da kendisi ve yanındaki kalabalık bir ekibiyle ofisimize nezaket ziyaretinde bulundu, orda biraz daha uzun konuşma fırsatımız oldu. 

Hepsi bu kadar… 

Gördüğüm kadarıyla ortada seçim yokken 2 yıl öncesinden bu yana ismi kamuoyunda konuşulan bir isim…  

2 yıl öncesinden bu yana ilçe, belde, köy ziyaretleri yapan bir isim…

Kendisi partisine maddi manevi olarak ciddi bir destek veriyor.

Bunu saklamıyor da…

Bu noktada kendisine yöneltilen sorulara net bir şekilde yanıt veriyor ve yanıtlarıyla herkesi tatmin ediyor.

Siyasi partiler bağışla, yardımla ayakta kalıyor, siyaset yapabiliyor. 

Hele hele muhalefet partisi iseniz ve bir Anadolu şehrinde bu işi yapıyorsanız bu alanda sağlam bir sponsorunuz yoksa il başkanlığının kapısını açmanız bile zor. 

Hakan Bey, bu noktada İYİ Parti için bir şans…

Çünkü verdiği destekle İYİ Parti’nin kurumsal kimliğine katkı sunuyor.

Tuttuğu seçim ofisine kendi fotoğraflarını asmıyor, partisinin logosunun yer aldığı görselleri asıyor. 

Bunları yaptı diye yıllar sonra yeni bir yüz olarak siyasete atılan bir isme “milletvekilliği satıldı” demek bence haksızlık…

Hakan Bey aday olsun diye yazmıyorum bu yazıyı.

Ben yeni isimlerin yeni yüzlerin yeni söylemlerin siyasette olması taraftarıyım.

Sağduyu sahibi olan dürüst isimlerin bu alanda olması taraftarıyım.

İYİ Parti’de bu anlamda bir hayli aday bolluğu yaşanacak bir parti. 

Hakan Şeref Olgun’un yanında İYİ Parti’nin heybesinde çok değerli yeni isimler yeni yüzler var…

Münir Pehlivanoğlu… 

Bir hekim, onlarca hastaya dokundu.

Önemli bir isim…

Alper Yağcı…

İl Genel Meclisi’nde ciddi bir yerel milletvekilliği görevi yürüttü/yürütüyor. 

Dürüst bir siyasetçi, sağduyu sahibi ve genç bir isim. 

Okşan Ulusoy Efe… 

Kadın… Eczacı…

Partinin kuruluşunda yer aldı.

Köy köy dolaştı.

Bir defasında ben bizzat kendi köyümde bu duruma şahit oldum.

İsimler artar. 

Ancak bütün bu isimler karşı karşıya değil yana yana olduğunda partiye değer katar. 

Özetle büyüyen partilerde bütün bu çekişmelerde bir hayli normal.

Kısır siyasetten kurtulduğumuz, yeni isimleri konuştuğumuz, bu şehir için faydalı olacak isimlerin listelerde yer aldığı, bu memleketi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde layıkıyla temsil edecek dürüst, ahlaklı, ulaşılabilir isimleri listelerde görmek ümidi ile… 

Bu arada İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu 30 aydır il başkanlığı görevini yürütüyor. 

Pek çok basın toplantısını takip ediyorum.

Yerel konulara ağırlık veren açıklamalar yapıyor.

Her toplantıda bağırıp duruyor.

Bir defasında bağırma başkan diye bu köşeden kendisine seslenmiştim.

Birkaç kez bu uyarıma kulak verdi, dinler gibi oldu, ama sonra yine kendi bildiğini okudu ve halen okumaya devam ediyor.

Kendi sağlığın için söylüyorum.

Etme başkan… 

Bağırma…