"Hey gidi gençlik" diye başlasam....Çok iç geçirmişim gibi geldi bana.... Ama, evet evet öyle başlamalıyım....Bir nefes daha alıp "Geeençliiik" diye iç geçireceğim.Hani bazen sıkça kullanırız, bizim gençliğimizde şöyleydi, bizim gençliğimizde böyleydi, ama niye öyle söylüyorsam....Artık devir değişti kardeşim....Sizin gençlik bitti. Yeni bir gençlik var.Aramızda çağ farkı var kendine gel... Bazen diyorum ki keşke şimdilerde dünyaya gelseydim her şey çok daha kolay çok daha rahat olurdu.Ohhh hayat gençlere güzel.Anneler babalar daha ilgili.... çocukları için yapmadıkları fedakarlık yok her türlü olanaklar önlerine sunuluyor, özgürce yaşıyor, özgürce düşünüyorlar.Peki ama mutlular mı ?Ya da çok mu iyi yetiştiriliyorlar?Bizler bez bebekle, gazoz şişelerinin kapaklarıyla ya da ne bileyim boş iplik makaralarını oyuncak yaparak büyüdük. Hep sokakta oynardık. Arkadaşlarımızı kıskanmaz, onlar için canımızı verirdik.Kitap almak lükstü ama ya kütüphaneye gider ya da değiş tokuş yaparak kitap alıp verirdik. Okumayı severdik. Acıma duygumuz okuduğumuz kitaplardan içimize işlemiş. Vicdanlıydık, ilgili ve meraklıydık. En önemlisi mutluyduk..... Yoksulluk kimseyi hiç etkilemiyordu. Çünkü hemen hemen hepimiz aynı durumdaydık.Şimdi bakıyorum da; "Gençlik Bitmiş Gördün mü" türküsü geliyor aklıma...Özellikle sosyal medyadan takip ettiğim veya televizyon yarışmalarında izlediğim gençlik...Hangisinden başlasam bilemiyorum. Kimin suçu ona da karar veremedim. Nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz diye kime sormalıyım...Üzülüyorum gençlik için üzülüyorum.......İlkokulda başlayan maraton ya da yarış atı ne derseniz deyin üniversite yaşamına kadar süren bir tantana ve aynı koşuşturmayı yaşayan bir anne- baba.....Sonuç koca bir hiç.....Ya işsiz bir üniversiteli ya mutsuz bir genç...Bu kısır döngü içinde kaybolan asosyal İçine kapanık ilgisiz ve bilgisiz gençlik.....En çok yarışma programlarındaki gençler şaşırtıyor beni. Üstelik Türkiye bilmem kaçıncısı oldum deyip çok kolay ve ilk sorularda elenen..... Çünkü hiç duymamış Okumamış kendini geliştirmemiş. ...Bir de kafelerde oturup boş zaman harcayan, suya sabuna dokunmadan sorumsuz yaşayan, ilgisiz gençler.... Peki sorun ne?Suçlu kim?Nerede hata yapıyoruz?Kafamda deli sorular..... Üstelik bu konuda gençleri de suçlamak istemiyorum. Çünkü onları bu duruma getiren eğitim sistemi, anneler babalar, çevrenin etkileri ve daha bir çoğunu sayabilirim.Ailede başlayan eğitimin okulda yoğrularak şekillenmesi gerekirken, artık gençlerin bu şansının azaldığını düşünüyorum." Eti senin kemiği benim" diye öğretmenine teslim edilen nesilden nerelere gelmişiz düşünmemiz gerekir.Buna birde devletin sahip çıkmadığı, kimsesiz çocuklar, köprü altı çocukları ve abiler adı altında evlere, yurtlara verilen, tecavüze uğrayan çocuklar....gençler. .. Düşünmemiz gereken, çözüm bulmamız gereken, geleceğimiz ve geleceğimizi oluşturan bir nesil var...24 Kasım Cumartesi günü Öğretmenler Günü idi. Bizleri yetiştiren, hayata hazırlayan, öğretmenlerimizden bahsetmeden geçemeyeceğim. ilkokuldan başlamak üzere eli öpülesi tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.Kendi adıma bugünlere gelmemizde emeği geçen katkısı olan tüm öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla anıyor, İyi ki bizi böyle yetiştirmişler diye onur duyuyorum....Yeni nesil öğretmenlere de; Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "hiçbir zaman Unutmayın ki !! Cumhuriyet sizden, Fikri hür vicdanı hür İrfan'ı hür nesiller ister" diye seslenmek istiyorum. Öğretmenlerimize sevgi ve saygıyla.....Görüşmek üzere.