Gazeteci Nail Azbay, "AK Parti ve MHP'de sus pus olanlar... CHP’de içip içip sapıtanlar..." başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

1970'li yıllarda Bülent Ecevit bir mitingde, "Bu düzen değişecek" diye kalabalığa seslenir. O sırada kalabalıktan bir yurttaşın sesi yükselir: "Düzen hayatından memnun, düzülen ne zaman değişecek?" diye bağırır. 1970 yılından beri bir türlü yanıtlanamayan bu soru, son zamanlarda hafızamda derin bir yer edinmiş durumda. ‘Yaşamak Güzel Şey’ adlı filmle bu söz günümüze şu şekilde uyarlanmış: “Bu düzen değişmedikçe, düzülen değişmez."

Bir büyüğüm, sohbet sırasında bu sözün sınır kapılarımıza yazılması gerektiğini savundu. "Düzen değişse de düzülenin değişmediği ülkeye hoş geldiniz" diye hem batı hem de doğu sınırımıza yazmamız gerektiğini dile getirdi. Sanırım çok haklı...

‘Yetkililerin bilgisiz, bilgililerin yetkisiz olduğu’ bu memlekette, bir haftadır öyle şeyler oluyor ki aklım tutuluyor. 5 yıl belediye başkanının oğlunu konuştuk. Bugün eşini konuşuyoruz. Yarın korkarım dayısını, eniştesini, hatta kayınbiraderini konuşursak şaşmayacağım.

MHP Neden Sezer Küçükkurt’u Yalnız Bıraktı?

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın eşi Yasin Köksal’ın, bir şirketle belediye arasındaki imar planından kaynaklanan uyuşmazlığın 15 milyon TL bedelle çözülmesine rağmen 60 milyon TL istediği iddiaları kamuoyunu meşgul etmeye devam ediyor. Bu haberi yapan, 31 Mart seçimlerinde MHP’nin belediye başkan adayı olan Sezer Küçükkurt oldu. Belediye Başkanı Burcu Köksal ise bir yanıt verdi. Köksal, 31 Mart seçimlerinde MHP’nin milliyetçi oylarını aldığını, bu yüzden Sezer Küçükkurt’un durumu hazmedemediğini, bu tür haberlerin bundan dolayı yapıldığını öne sürdü.

Bu tartışmada kimin haklı kimin haksız olduğu konusuna girmeyeceğim. Her iki tarafın açıklamasını okuyup değerlendiren sağduyu sahibi vatandaş, haklıya hakkını er ya da geç teslim edecektir. Ancak benim burada sormak istediğim soru şu: MHP İl Başkanı Ahmet Kahveci bu konu hakkında neden tek bir kelime etmiyor? Neden susuyor? Peki ya MHP Milletvekili Mehmet Taytak? Seçim döneminde “Sezer Küçükkurt'un arkasındayız, adayımız namusumuz, şerefimizdir” diye haykıran Taytak şimdi neden sus pus? Neden seçim dönemindeki adaylarını yalnız bırakıyorlar ya da yalnızmış gibi bir hissin doğmasına neden oluyorlar? Önüne gelen herkesi kendisine teşekkür ettiren, ‘onu ben yaptırdım’, ‘bunu ben yaptırdım’ yarışına girmeyi çok seven Mehmet Taytak bu konuyla ilgili bir kelam edecek mi?

Sormadan edemiyorum.

AK Parti Muhalefet Olmaya Alışamadı

Ya AK Parti… Türkiye gündemine düşen vahim iddialar ortada. Fakat 31 Mart’tan bu yana muhalefet olmaya alışmaya çalışan AK Parti, konuyla ilgili ortada yok. Yaklaşık bir hafta geçti ve il başkanının aklına yeni geldi birkaç kelam etmek. Günaydın, çorba çoktan soğudu... Peki ya milletvekilleri? 31 Mart’tan sonra TBMM’de yan yana açıklama yapmaya çalışan, ancak verdikleri fotoğrafla gülünç duruma düşen milletvekilleri neden bir şey demiyor? Daha önce de söylemiştim: AK Parti muhalefet olmaya hiç hazır değilmiş, bu da onun bir göstergesi.

İki Kadeh İçki İçip Sapıtan CHP’li Belediye Meclis Üyesi

Peki CHP iktidar olmaya hazır mı? Maalesef değil. Gece saat 22.00’de içtiği iki kadehin etkisiyle eline telefonu alan bir CHP Belediye Meclis üyesi beni aradı ve yayımlanan haberlerle ilgili "gevezelik" etti. 6 ayda ne oldum delisi olan bazı meclis üyeleri, ne yazık ki oturdukları koltukları dolduramıyor. Beyefendi, içkinin etkisiyle, bana bu tür haberlerin partisine zarar verdiğini söyledi. Kendisine, haberin kaynağının ulusal haber ajansları olduğunu söylememe rağmen üç kez aynı şeyleri tekrarlayıp durdu. Üstüne “kopyala yapıştır yaptınız yani” diyerek işimizi küçümsemeye çalıştı. Sabırla, "Sana nasıl yardımcı olabilirim?" dedim. "Benim zarar görmemi istemediği için aradığını" söyleyip yeniden en başa döndü.

Hal böyle olunca, uzun süredir kimseye yapmadığım bir şey yaparak telefonu yüzüne kapatmak zorunda kaldım. Ne yazık ki yapılan haberlerden partisine zarar geldiğini düşünen bu kişiler, aslında en büyük zararı kendileri veriyor. İsmi bende kalacak olan bu CHP’li Belediye Meclis Üyesi'ne tavsiyem şu olur: 

Sen sen ol, partini düşünüyorsan az iç ve bu milletin oyları ile geldiğin makamdan güç alan değil, o makama güç veren biri ol.

Son sözüm şu: 

Ben senin iki kadeh içtikten sonra arayacağın, gevezelik yapacağın kişi değilim! 

Nokta.

En başta hatırlattığımız sözle bitirelim.

Bu düzen değişmedikçe, düzülen değişmez."