Hafta içinde sayın vekillerimizin çalışma karnesini yayınladık.

İlk defa böyle bir araştırma yapılmış ki kamuoyunun çok dikkatini çekti.

Genelde olumlu tepkiler aldık.

Vatandaş seçip gönderdiği vekilin hizmet vermesini istiyor.

Türkiye Büyük Millet Meclis’indeki çalışmaları vekillerin karnesini oluşturuyor.

Bu araştırma taksi duraklarında insanların bir araya gelebildiği ortamlarda tartışılmış.

İki görüş etrafında birleşilmiş.

Birincisi vekillerin artık bundan sonra meclis çalışmalarına aktif katılacağı ve mecliste Afyonkarahisar’ın sorunlarını sık sık dile getireceği konuşulmuş.

Azınlıkta da olsa ikinci görüş bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde TBMM’in bir ağırlığının olmadığı tekliflerin ve önergelerin kabul görmediği görüşü var.

Bence bu tür araştırmalar sık sık yapılmalı vekillerimiz de nasıl olsa seçildim keyfime bakayım dememeli.

***

Geçen haftaki yazımın ertesi günü Sayın Veysel Eroğlu İstanbul’un su sorunları ile ilgili bir açıklamayı yerel basınımıza gönderdi.

Bir gazetemiz İstanbul’a su müjdesi diyerek manşet atmış.

Açıklamayı okudum sadece İstanbul’da yaptıklarını anlatmış.

İstanbul Belediye Meclisindeki gurup başkanı da Veysel Bey iyi ki Aydın’da verdiği sözü İstanbul’da vermemiş yoksa bıyıklarından olurdu demiş.

Melen barajında yapılan hataları bir bir sıralamış.

Ben de ısrarla Afyonkarahisar’daki hatalarını soruyorum ama bir cevap alamıyorum.

Sevgili akrabamızın bıyıksız kalmasın istemeyiz tabii ki hiç yakışmaz.

***

Günlerdir ülke gündeminde Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan Rektör ataması konuşuluyor.

Bu tartışmaların ortasında benim aklıma 2014 deki tüm okul müdürlerinin bir gecede görevden alınarak yerlerine sadece bir sendikaya veya cemaate üye müdürlerin atanması geldi.

Mesela Boğaziçi Üniversitesi’nin başına gelenler Süleyman Demirel Fen Lisesi’nin de başına geldi.

Hala o tarihten beri Fen Lisesine asaleten müdür ataması yapılamadı.

Diğer sınavla öğrenci alan okulların durumu da buna benzer sıkıntıları yaşıyor.

Hani bir filmde “Açeydim kollarımı” diyor ya.

Keşke o zaman hep birlikte tepki gösterebileydik.

Eğitimde alt sıralara çakılıp kalmazdık.

***

Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günüydü.

Bu fakiri de kutlayanlar oldu.

Ben onlara da söyledim burada da yazayım.

Benim gazeteci olmam için kırk fırın daha ekmek yemem lazım.

Gerçek gazetecilerin emeğine saygısızlık edemem.

Ben sadece gazete çalışanıyım.

Patronum Nail Beyi'de hafta içinde evlendirdik şimdi daha çok çalışmamız lazım.

Bu arada yeniden Kanal 3 Televizyonu’na dönen Ata Gündüz Kurşun kardeşime başarılar dilerim.

Sayın Kurşun’un Çalışan Gazeteciler Günü sosyal medya paylaşımı da çok güzeldi.

“Gazeteci; akşam 5 yıldızlı otelde açık büfe yemek yiyerek basın toplantısı takip edip, sabah da cebinde simit alacak parası olmayan kişidir!”