Belli süredir esnaf röportajlarına ağırlık veriyoruz.

Siyasilerin “esnafın yanındayız” ya da “esnaf bitti” açıklamalarını baz almak yerine olayı bizzat kendimiz yerinde görmek istiyoruz. 

Bu yüzden elimize mikrofonumuzu alıyor ve esnafın kapısını çalıyoruz.

İki kelimelik bir soru yöneltiyoruz.

“İşler nasıl?” diye soruyoruz. 

Şu ana kadar 5 ayrı noktada farklı esnaf grupları ile röportaj yaptık. 

Bu röportajlarımızı hem haber sayfamızda hemde tüm sosyal medya hesaplarımızda yayınladık.

Her röportaj binlerce kez izlendi, yüzlerce kez yorum aldı. 

Her röportaj şehrin o haftaki gündemini belirledi. 

Esnaflarımız ne demişti, bir hatırlayalım…

Kasaplar Çarşısı esnafları: Çarşıya esnaftan başka gelen yok. Eskiden 100 kilo et satarken şimdi 10-15 kilo et satıyoruz.

Bedesten Çarşısı esnafları: İşlerimiz yüzde 80 azaldı. 

Ayakkabıcılar Çarşısı esnafları: Akşam saat 5 oldu, siftah yapamadım. 

Berberler Çarşısı esnafları: İşler berbat. Borçlarımızı kiralarımızı ödeyemiyoruz.

Ambaryolu Esnafları: Evimizi arabamızı sattık, pantolonumuz ve gömleğimiz kaldı. 

Esnaflar bu sözleri işletmerleri açık olduğu günler söylemişti.

Şimdi tam kapanma geldi ve bir çok esnaf grubu yeniden işletmesine kilit vurdu.

Neden kapandık?

Vaka sayıları pik yaptığı için değil mi? 

Yani bize sunulan gerekçe bu. 

Şimdi olayı şuraya bağlayacağım. 

TAM KAPANMADA KAPAN(A)MAYAN GENÇLER

Dün, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu Afyon’a geldi. 

Kendisini AK Parti Afyonkarahisar Gençlik Kollarına mensup olan gençler pankartla karşıladı. 

Onlarca genç Bakan Kasapoğlu ile yan yana belediye önünde objektiflere poz verdi. 

Sıradan vatandaşlar evlerinde kurallara uyarken bu gençlerin sokakta olması, yan yana objektiflere poz vermeleri vicdanları yaraladı. 

Bu fotoğraf bir kez daha insanların adalet duygusunu zedeledi. 

Şimdi içinde siyaset olmayan, vicdanımdan taşan sözcüklerle soruyorum.

Bu gençlerin sokağa çıkma izni var mı? 

Bu köşeyi yazdığım saatlerde AK Parti’nin Gençlik Kolları Başkanı Ethem Karahan sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 

İzinlerinin olduğunu, valilikten izin aldıklarını, sınırlı sayıda gençlerin katılım gösterdiğini, pandemi kurallarına uyduklarını dile getirmiş.

O zaman sorularımıza şurdan devam edelim.

Tam kapanma döneminde böyle bir iznin verilmesi ne kadar etik? 

Esnafa bulaşan ve hızla yayılan virüs AK Parti’nin gençlik kollarına uğramıyor mu? 

Bu fotoğrafı çektirenler, çekenler ve paylaşanlar vicdanlarınız sızlamıyor mu? 

Sizin bu fotoğrafınızı gören, yukarıdaki sözleri dile getiren esnafların ne düşündüğünü merak ediyor musunuz? 

Etmiyorsanız ben size söyleyim…

Sizin bu fotoğrafınızı gören ve dükkanı şu anda kapalı olan bir esnafın içinde bir ateş yanıyor…

Bu ateşi bu yaptıklarınızla körüklüyorsunuz.

Buna devam ederseniz körüklenen ateşin neler yapabileceğini sanırım tahmin edersiniz. 

NETFLİX’TEKİ FATMA DİZİSİ ve OTİZM DUYARLILIĞI

Başrolünde Burcu Biricik’in yer aldığı “Fatma” dizisi Netflix'te yayın hayatına başladı.

6 bölümden oluşan dizi bir hayli sürükleyici olmuş.

Dizide çocuk istismarından otizme kadar pek çok konuya dikkat çekiliyor. 

Öyle ki Fatma karekterini canlandıran Burcu Biricik, dizide otizmli bir çocuğun annesi rolünde.

Otizmli olduğu için davranışları gerekçesiyle okul idaresi tarafından “çocuğu bu okuldan al” baskısıyla karşı karşıya kalıyor Fatma.

Burada net bir şekilde otizmli çocukların eğitim haklarına tam olarak ulaşamadığı mesajı veriliyor. 

Fatma oğlunu trafik kazasında kaybediyor. 

Ve herkesi duygulandıran ve bir o kadarda düşündüren şu cümleler ağzından dökülüyor: 

“Benim oğlumu okullara sığdıramadınız. 

Evlere, çocuk parklarına sığdıramadınız oğlumu.

Benim aklı az çocuğumu koca dünyaya sığdıramadınız. 

Şimdi ben onu tabuta nasıl sığdıracağım?” 

Bu sözler beni derinden etkiledi. 

Gerçekten kısa sürede otizmli çocukların yaşadığı sıkıntılar ancak bu kadar net bir şekilde anlatılırdı.

Sanırım sanatın gücü bu.