İlk insan ve Peygamber Hz. Adem’le başlayan ve son Peygamber Hz. Muhammed(s.a.v) ile devam eden ahlak sisteminin merkezinde gerçek vardır.

Gerçeğe uygun hayat;, sünnetullah dediğimiz Yüce Allah’ın kainata koyduğu kanunları, bilme, tanıma ve onlara uygun hareket etmekle gerçekleşir.

Bu sebeple; Kainatın özü ve özeti olan insanın kainatla birlikte onunla uyumlu hareket etmesine kendini gerçekleştirme diyoruz.

İnsan Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde ve önderliğinde aklını ve kalbini aktif kullanarak önce Kainatı, kainatın gösterdiği işaretleri kullanarak Rabbini tanıyacak ve elde ettiği gerçeğe teslim olacak ve yaratılışının hikmeti olan kendini gerçekleştirme makamına çıkacaktır.

Bu yolda başarı için; tezekkür ile geçmişi/tarihi iyi bilecek, tefekkür ile geleceğe/hedefine kilitlenecek, taakkul ile geçmiş ve geleceği birlikte değerlendirecek, tedebbür ile adım adım Rabbinin istediği kulluğu ifa ederek yaratılış hikmetini ifa edecektir.

Eşya, kitap başta insan tüm canlıları 3 defa okuyacak, öğrendiklerini kendi iç dünyasında hazmedecek ve ürettiği özgün gerçekliğini yaşayacak ve yazacaktır.

Mesela bir nefisten yaratılmış erkek ve kadının nikahla, evlenerek bir araya gelerek o nefsi birleştirip tamam etmeleri iki aynı kaynaktan ayrılmış iki cinsin de kendini gerçekleştirmesi demektir.

Günümüz insanı kendi iç dünyasında yaşayacağı bu tecrübeyle gerçeğe dolayısıyla huzura ve mutluluğa ulaşabilecekken iç dünyasında dış dünyaya savrularak gerçekten kopmuştur.

En az Q iç dünyasına yürümesi gereken insan kapitalizme bir tüketim makinesi olması için dışarıya yönlendirilmiş ve kendinden ve gerçekten uzaklaştırılmıştır.

Kendinden kopmak ve uzaklaşma sonucu girdiği elem ve hüzünleri dindirmek için kapitalizmin ürettiği bağımlılık yapan maddelere sarılmıştır.

Bu uçuruma doğru yolculuk iki dünya savaşını ortaya çıkarmış, iki savaşta 100 milyondan fazla insan ölmüştür.

Zira bu sistemin talepleri için  dünya kaynakları yeterli gelmeyeceğinden kavga, niza, savaş mecburi sonuçtur.

Dünya bu yanlış yoldan hızla kendine ve gerçeğe dönmek zorundadır.

Üçüncü bir dünya savaşını yaşamak için dünyanın takati kalmamıştır.

Şartları daha fazla zorlamadan her insan kendi iç dünyasına yönelmeli, arınmalı, iktisat ve kanaatle kainatın şifrelerini öğrenip birlikte harekete başlamalıdır.

Semazen dönüşündeki vücut dili ile bu hakikati anlatır.

Rabbinden bembeyaz gelmiş sürekli tövbe ve istiğfarla temiz tuttuğu ruhunu giydiği tennure gibi bembeyaz bir şekilde Rabbine teslim ettiğinde kendini gerçekleştirmiş olur.

Gerçekle barışık ve gerçekle birlikte yürüyerek yaratılış hikmetini kendi akıl, kalp ve fikriyle dünyada gerçekleştirmeyen insan dünya ve ahirette şiddetli azap çekecektir.

Vaktinde kabul etmediği ve yaşamadığı gerçekler dünya ve ahirette bütün çıplaklığıyla karşısına çıkacak ve kainata halife olacak kabiliyette yaratılmış olan insanı ebedi bir zararın içerisine itecektir.

Evet!

Hakikat insanın dünya ve ahiret elbisesidir.

Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez.

E. E. Cummings

 

"Gerçeği yerin altına gömseniz bile, o bir gün büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir."

Emile Zola