Deizm; dini, peygamberi, vahiy kavramını reddeden, Tanrı’ya “akıl” yoluyla inanmak olarak tanımlanıyor. 

Toplumda kendisini “deist” olarak tanımlayan kişi sayısıda her geçen gün artıyor. 

Optimar araştırma şirketinin 7-14 Mayıs 2019 tarihleri arasında 3500 kişiyle yüz yüze görüşerek yaptığı din-inanç anketine yüzde 4,5’luk kesim Bir Yaratıcı olduğuna inanıyorum, ama dinlere inanmıyorum” diyerek deist olduğunu ilan etmiş.
Bu 2019’un verileri, şu anda bu veriler ne durumda bilmiyoruz. 

Ancak topluma baktığımızda bu oranın giderek arttığını gözlemliyoruz. 

Muhafazakar olarak tanımlanan Afyon’da bile kendisini deist olarak ilan eden kişilerin sayısının arttığı yönünde bilgiler alıyorum. 

Afyon’un en gözde okullarında deist öğrenci grupları olduğunu öğrendim. 

Bu okullar öyle kıyıda köşede olan okullar değil, hepimizin gözünün önündeki okullardan bahsediyorum.

İsim vererek okulları hedef göstermek değil amacım, ama böyle bir tehlike gördüğüm için yazıyorum bu satırları. 

Kaynaklarımdan edindiklerim özetle şöyle: 

-Bu öğrenci grupları genelde okulun en zeki öğrencilerinden oluşuyor. 

-Dışarıdan gıpta ile takip edilen bu öğrencilerin oluşturduğu gruplara diğer öğrencilerde katılmak istiyor. 

-Ancak bu gruba alınmanın tek şartı olarak “deist” olmak öne sürülüyor. 

-Özellikle 14-16 yaş arasındaki gençler arasında kendisini “deist” olarak tanımlayan kişi sayısı her geçen gün artıyor. 

Şimdi sormak istiyorum.

İslam’ı önemli kılan unsur bu değil mi? Sormak, sorgulamak…

Biz bu hale nasıl geldik? 

Muhafazakar olduğunu söyleyen, “dindar bir nesil yetiştireceğiz” diyen ve yaklaşık 20 yıldır böyle bir iktidarla yönetilirken toplumda neden deist genç sayısı artıyor? 

Mantar gibi türeyen imam hatip okulları açtığımız halde neden gençlerimiz iman etmek yerine bunu reddetiyor? 

Görkemli camiler inşa ettiğimiz halde neden gençlerimiz bu camilerde okunan yüce kitabımız Kur’an’a inanmamayı yani kendisini deist olarak tanımlamayı tercih ediyor? 

Buradan çok net bir çağrıda bulunuyorum. 

Bu konu çok hassas ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. 

Bugün bu şehrin milli eğitimi, müftülüğü, belediyeleri, kaymakamlıkları bu konuda taşın altına elini değil gövdesini koymalı. 

İşe evimizi temizleyerek başlamalıyız. 

Bizim bugünkü evimiz Afyonkarahisar’dır.  

Bu şehirde geçen yıla sevgi yılı dedik, bu seneye aile yılı dedik… 

Kimse kendisini kandırmasın ama bunların tamamının içi boş. 

Kimsenin umrunda olmayan şeyler. 

Müftülük aile yılı diyerek bir makale yayınlıyor “ben görevimi yaptım” mesajı veriyor. 

Yok kardeşim öyle yağma…

Bugünden itibaren tüm din görevlileri gençleri dinlemeli, anlamalı, neden deist olduklarını, sorunun kaynağını tespit etmeye çalışmalı. 

Milli eğitim bu öğrencileri tespit etmeli. 

Bugün Afyon’un hangi okulunda kaç öğrenci kaç grup kendisini deist olarak yorumluyor?

Bunlar neden İslam’ı terk ediyor? 

Deizm gençlere hangi yönüyle “sıcak" geliyor? 

Aileler nerde hata yapıyor? 

Bu konularda siyasilerin söylemleri, politikaları ne derece etkili bunlar net bir şekilde ortaya konulmalı. 

Cemaatlerin faaliyetlerinin bu gençleri İslam’dan uzaklaştırma konusunda ne derece rol üstlendikleri araştırılmalı.

Bunlar gerçekçi bir yorumla ortaya konulmalı. 

İşin özeti… 

Dindar bir nesil yetiştireceğiz dedik, dini reddeden bir nesille karşılaştık. 

Biz nerde hata yaptık?