Geçtiğimiz günlerde gazetemizin telefonu çaldı. 

Arayan kişi İscehisar’da küçükbaş hayvan üreticiliği yapan Mehmet Candan’dı… 

1999 yılından beri bu işi yapıyor. 

Kendisi 120 koyununu ‘Klamidya’ hastalığı nedeniyle kaybetmiş.

Sigortadan aldığı parayla 60 koyun alabilmiş.

“Üretim yapamaz hale geldim, devletimden yardım istiyorum” diyerek bir çare arıyor. 

İstediği para değil. 

İstediği ölen hayvanlarının yerine yenilerini koyabilmek.

‘En azından borçlarım ertelensin bir sene, ben çalışıp öderim’ diyor.

Bu yüzden kapı kapı dolaşıyor. 

Ancak bir çare bulamadığını söylüyor. 

Hatta Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar’ın kendisine en sonunda, “Kardeşim ben ne yapayım cebimden ben mi alıvereyim hayvanlarını” dediğini söylüyor. 

Devletin müdürünün şu üslubundaki seviyesizliğe bakar mısınız? 

Vatandaşın istediği şey imkansız dahi olsa böyle bir söz etmeye hakkınız yok müdür bey… 

Lütfen oturduğunuz makamın bu milletin makamı olduğunu, bu millete hizmet için o makamda olduğunuzu unutmayın.

Ağzınızdan çıkan her kelama dikkat edin. 

Tekrar altını çiziyorum, vatandaş sizden ne talep ederse etsin, yapacak bir şeyiniz olmasa bile o vatandaşın devletine olan inancını sarsacak sözler etmeyin. 

Edecekseniz o makamı terk edin!

Mehmet Abi, “bir dostum tavsiye etti, git Afyon Postası’ndan Nail Bey’e derdini anlat, o yazarsa birileri harekete geçer dedi, o yüzden size geldim” diyerek kapımıza gelmişti

Röportaj yaptık, derdinin duyurulmasına yardımcı olduk. Ancak bir çözüm olmamış…

Telefonda, “Nail Bey, ben ne yapayım vali beyle görüşmekten başka çarem kalmadı" diyerek tekrar derdini anlattı. 

Telefonu kapatacağımız esnada, “Nail Bey, köşe yazılarınızı okumaya başladım, sizi taklit edenlerle, emeğinizi çalmaya çalışanlarla ilgili yazdığınız yazıyı okudum, o yazıyı okurken daha önce okuduğum bir söz aklıma geldi. 

“Haksızlık karşısında eğilme. Eğilirsen hem hakkını hem şerefini kaybedersin.”

Tekrar eder misin Mehmet Abi, dedim. 

Tekrar okudu, not aldım. 

Bu söz Hazreti Ali’ye ait bir sözmüş.

İki cümleden oluşan bu kelamın derinliği, manası beni tarumar etti.  

‘Tam olarak sizin davanızı anlatan bir söz’ diye anlatmaya devam etti Mehmet Abi: “Ben dağda koyun güderken hep bu hak konularını düşünürüm. İnsanlar gerçekten hiç ölmeyeceklermişçesine hareket ediyor. Bir kez ölümü düşünse sizin tırnaklarınızla, alın terinizle kurduğunuz işinize, markanıza tecavüz etmez, edemez!”

Mehmet Abi, gerçekten söyledikleriyle beni derinden etkiledi. 

Ben kendisine faydalı olamadım, onun derdinine derman olamadım belki ama o tüm kelamlarıyla bizim yüreğimizin şifası oldu.

Sağol Mehmet Abi…

İyi ki varsın Mehmet Abi…

“5 vakit olmasada o günden beri dualarımdasın, Allah razı olsun ilginden alakandan” deyip telefonu kapattı Mehmet Abi…

Ne diyeceğimi bilemedim.

Yüce Allah’a hamd olsun. 

Bize bu milletin gönlünde, duasında olmayı nasip eden bir meslek ve bu mesleği yapabileceğimiz Afyon Postası gibi bağımsız bir gazetenin kuruluşunu nasip ettiği için sonsuz şükürler olsun. 

Ve bu gazeteyi milletin vicdanında baş tacı kıldığı için hamdüsenalar olsun. 

Biz hem kendi hakkımızı hem de bu milletin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz. 

Yola çıkarken söylediğimiz gibi namuslu gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. 

Eğilmeden yürümeye devam edeceğiz. 

Mehmet Abi gibi yürekten yanımızda olanlarla birlikte yürüyeceğiz… 

Bizi takip edin.

...

Herkese hayırlı bayramlar dilerim.