Afyonkarahisar geçtiğimiz yıl UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağına “Gastronomi” alanında dahil oldu. 

Bu ağa dahil olarak mutfağımızın uluslararası arenada tanınmasının önü açıldı. 

Bu etiketi, mutfağımıza verilen "Oscar ödülü” olarak tanımlayabiliriz. 

Çünkü bu etiket annelerimizden, ninelerimizden bize miras kalan yemek kültürünün ne derece zengin olduğunu ortaya koyan bir ödül. 

Dünyada 36 şehrin, Türkiye’de ise yalnızca 3 şehrin bu ağ içerisinde bulunduğunu hatırlarsak ne kadar önemli bir kazanımı elde ettiğimizi görebiliriz. 

Şunuda belirtim, asıl meseleye geleceğim. 

Şu anda benim bildiğim kadarıyla Adana, Bursa, Van, Kayseri gibi şehirler bu ağa dahil olmak için birbiriyle yarışıyor.

Bu durumuda göz önünde bulundurursak ne kadar avantajlı bir durumda olduğumuzu görebiliriz.

Bu ağa dahil olmamız noktasında emekleri bulunan Afyonkarahisar’ın bir önceki Valisi Mustafa Tutulmaz’a, bu çalışmalara desteğini esirgemeyen  şimdiki valimiz Gökmen Çiçek’e, Belediye Başkanımız Mehmet Zeybek’e, İl Genel Meclisi Başkanımız Burhanettin Çoban’a ve bu ağa dahil olmamız noktasında büyük emek sarf eden tüm teknik personellere teşekkür ediyorum. 

AFYON’DAN 3 YEREL 3 ULUSLARARASI PROJE BEKLENİYOR

Şimdi gelelim esas konuya.

Biz bu ağa girerken UNESCO’ya 3 yerel 3’te uluslararası olmak üzere toplam altı proje taahhütünde bulunduk. 

Yani Afyon olarak UNESCO’ya “bizi bu ağa dahil ederseniz, biz şunu şunu yapacağız” diyerek söz verdik.

Neydi o sözler bir hatırlayalım:

  • Paralel ve Sınırları Aşan Tarifler - Yerel Proje
  • Gastronomi Müzesi - Yerel Proje
  • Yeşil Enerji (Enerji ve Gıda Atığına Hayır) - Yerel Proje
  • Uluslararası Gastronomi Kongresi - Uluslararası Proje 
  • Uluslararası Mevlevi Gastronomi Yarışması - Uluslararası Proje
  • Geleneksel Mutfağın Dijital Dünya ile Buluşması - Uluslararası Proje

Ben o dönemde valilik adına gastronomi noktasındaki toplantılara katıldığım için konuya hakimim.  

Bu taahhütleri yerine getirmezsek bu ağa dahil olduğumuz gibi bu ağdan çıkartılabiliriz.

Hiç kimse uluslararası alanda kazanılmış böylesine bir etiketi kaybetmek istemez. 

BAŞKAN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR

Belediye Başkanımız Mehmet Zeybek burada elinden geleni yapıyor. 

Ben buna gönülden inanıyorum.

Ancak kendisinin burada yanlış yönlendirildiğini düşünmeye başladım.

Neden böyle düşünüyorum, anlatayım.  

Geçtiğimiz hafta “1. Uluslararası Afyonkarahisar Gastronomi Çalıştayı” yapıldı. 

Birincisi bu “çalıştay” değil yukarıda da bahsettiğim üzere “kongre” olmalıydı. 

İkincisi Başkan Zeybek’in bu çalıştayın açılışında söylediği ve belediye tarafından tüm basına servis edilen “Gastronomi Evimizin tefrişatı sürüyor, burası UNESCO’ya verilen 6 taahhütümüzden biri” sözleri…

Bizim “Gastronomi Evi” taahhütümüz yok.

Bizim “Gastronomi Müzesi” taahhütümüz var. 

Ancak bunu Belediye Başkanımız Mehmet Zeybek’in bilmemesi yada o anda dilinin sürçmesi gayet normal.

Belediye bünyesinde sadece bu iş için kurulan Gastronomi Birimi’nin sorumluları bunu tespit edip başkan beyin hatasını o an düzeltmesi gerekirdi. 

Ben bu konuda açık söylemek gerekirse, Gastronomi Birimi’nin yöneticilerini yetersiz görmeye başladım. 

FARKINA VARIN

Bu birimin sorumluları şunun farkına varmalı.

Bu iş sadece Gastronomi Birimi’ni bağlamıyor.

Bu iş Afyonkarahisar Belediyesi’nin uluslararası bir ağdaki imajını ilgilendiriyor.

Bu iş Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’i doğrudan ilgilendiriyor. 

Bu iş yöresel ürün sunan tüm esnafı ilgilendiriyor. 

Bu iş tüm Afyonkarahisar’ı ilgilendiriyor. 

Bu yüzden bu birimin sorumlularına sesleniyorum.

Lütfen işinizi daha ciddiye alın.

Lütfen sorumluluğunuzun farkına varın.

Lütfen artık “belediye başkanlarına, valilere, vekillere sucuk, lokum gönderelim” fikrini bir kenara bırakın ve asıl yapılması gereken taahhütlere yoğunlaşın.

Lütfen artık, 1 yılı aşkın süredir bu ağın içinde bulunduğumuzu ve verdiğimiz taahhütlerin hiç birinin yerine getirilmediğinin farkına varın. 

Bu konuda yaşanacak bir başarısızlığın sizi değil Başkan Mehmet Zeybek’i sıkıntıya sokacağını bilerek hareket edin. 

Bunun ciddiyetine vararak işinizi layıkıyla yapın. 

Silkelenin ve kendinize gelin. 

Hem şehri hem şehri yöneten başkanı yanlış yönlendirmeyin. 

Yanlış bir şey varsa, bu noktada hemen devreye girin “başkanım yanlış yaptık doğrusu bu” diyin, diyebilin. 

Diyemiyorsanız, çekin gidin. 

Son söz: 

Yüreksiz insan, küreksiz sandal gibidir.

Onunla bir yere gidemezsin sadece kendini yorarsın.