İbrahim Akbal, "Afyonspor'un hüzünlü hikayesi: Dersimiz futbol, konumuz vefasızlık..." başlıklı yazı kaleme aldı. İşte o yazı...

Tarih yapraklarına, 15 Ekim 2024 Pazar günü, Afyon Zafer Stadyumu'nda bir avuç gencin onurlu mücadelesi yazıldı.

Şartlardan bağımsız olarak, "imkansız" kelimesini lügatından çıkarmış, haykırarak mücadele eden bu gençler, sessiz çığlıklarına karşılık bulamayacaklarını bilseler bile, terlerinin son damlasını esirgemeyecek kadar cefakar ve vefakar davrandılar. Bu memleketin öz çocuklarının, neticelerden bağımsız olarak her maç tarih yazdığını söylemezsek, en büyük hainliği yapmış oluruz.

Her hafta geniş bütçeli, imkânları olan, geçmişinde Süper Lig ve 1. Lig tecrübesi bulunan takımlara karşı belki ürkek bir beklentiyle maça çıkan futbol camiasına ve taraftarlara inat, Afyon’un bu onurlu duruşuna sessiz kalanlara karşı, korkusuzca mücadele eden bu gençlerin hüzünlü hikayesi bu hafta da İnegölspor’a karşı devam etti. İnegöl de, tıpkı diğer dara düşen takımlar gibi, Afyonspor maçını can simidi olarak gördü ve hafta içi hocaları dahil herkes ilk galibiyeti vurguladı. Rahat bir maç beklentisiyle maça hazırlandılar.

Bir Avuç Onurlu Genç, Şartlara Aldırış Etmeden Tarih Yazdı

Şehrinden bihaber insanların ve kamuoyunun aksine, sahadaki 11 nefer, kulübede bekleyen 16-17 yaşındaki gençler ve kulübün daimi hizmetkârı teknik heyet, her şeye kulağını tıkayarak, şartları önemsemeden tarih yazmak için sahaya çıktılar. 90 dakika boyunca inanılmaz bir mücadele sergileyen bu takım, rakibini bozarak hücumda etkili oldu. Maç başı almadan, belki kamp ortamı yaşamadan, barbeküsüz, normal yemeklerle haftayı geçiren, rakiplerinin kendilerine karşı alınacak galibiyete tonlarca prim koyduğu ama bunun hiçbir şekilde umurunda olmayan bir avuç gencin, destansı mücadelesine tanıklık ettik.

Vefasız Taraftar, Sessiz Çığlıkları Duymazdan Geldi

Ne yazık ki vefakar Afyon taraftarı da bu hafta takımı yalnız bıraktı. Oyuncu aileleri olmasa, sessiz tribünler önünde oynanan bir maça dönüşecekti. Yeri geldi, kış günü idman sahasına yürüdüler, deplasmanda yemek yemeden döndüler, ceplerinde harçlık olmadan trilyonluk kramponlara kafa uzattılar. Bu şehrin büyükleri, zenginleri, STK’ları, fabrikatörleri bu gençleri görmezden gelmiş olabilir; ancak Afyon’un cefakar halkının tribünlerden çekilmesini anlamış değilim. Bu arma, bu dava, bu şehrin öz evlatları onurlu bir şekilde mücadele ederken, onları yalnız bırakmak kabul edilemez.

Bu Gençleri Desteklemek Boynumuzun Borcu

Hiçbir şey yapamasak bile, bu çocukları avuçlarımız patlayana kadar alkışlamak, skor tabelasına bakmaksızın haykırarak desteklemek boynumuzun borcudur. Para dolu çantalar gol atmaz; asil mücadelelerin mazereti olmaz. O stat, her iç saha maçında dolmalı, ter akıtan çocuklarımızın mücadelesine nefes olmak zorundayız. Taraftar küsmez, küsemez; hele ki böylesine hüzünlü bir hikayede, savaşan bir avuç genci Afyon’un zafer dolu tarihine layık şekilde desteklemeliyiz.

Taktik Bitti, Şimdi Vefa Zamanı

Artık teknik, taktik, sistem ya da formasyon önemli değil. Bir yanda direnen bir avuç genç var, diğer yanda ise bu direnişi izlemeye bile tenezzül etmeyen bir şehir. Vefalı Afyon halkı, bu gençlerin arkasında durmalı, onları hayal kırıklığına uğratmamalıdır.