Yılbaşı kutlamaları bir Türk geleneğidir. 

İnanışa göre gece ile gündüz savaşır. 21 Aralık en uzun karanlıkta savaşı aydınlık kazanır. 

Gündüz geceyi yener. 22 Aralık yılın ilk gününden itibaren gün güneşle daha çok aydınlanır, karanlık azalır. Yaz kış yeşil kalan ölümsüz Akçam(Kutsal Hayat Ağacı) altına hediyeler konur, dallarına kırmızı kurdaleler, süslü çaputlar bağlanır, dilekler dilenir. Akçamın etrafında yenir, içilir, eğlenilir. 

Evler temizlenir, iyilikler edilir, akrabalarla biraraya gelinir. Ayaz Ata yani iyilik Tanrısı Ülgene teşekkür edilir, hediyeleşilir. 

Nartugan (Doğan Güneş)Bayramı kutlamaları  22 Aralık’tan sonraki ilk dolunay gecesine kadar devam eder. Tarihi Türk halı ve kilimlerinde süslenmiş Akçam motifi vardır. Yılbaşı kutlamaları Eski Türklerden günümüze kadar devam etmektedir. 

En güzel yılbaşılar eskidenmiş. 

70’lerin sonu 80’li yıllar ve renkli 90’lar…

Televizyon, telefon sayılı kişilerde olur her evde bulunmazdı. Afyon sokaklarında yarı beline kadar kar. Işıl ışıl ay ile bembeyaz karın aydınlattığı gece. Kar tanelerini ışıtıp, kendi çevresinden başka kimseye hayrı olmayan sokak lambaları. Buzlu yolların loş akşamlarında keskin ayazda, televizyonu olan tanıdıklarına yılbaşı kutlamaya giden aileler. Gündüzden soba küçük oturma odasından büyük salona geçirilip yakılır, oda ısıtılır. Bilemezsin ki bir beklerken üç aile geliverise bosbolamad sığılsın. Televizyon gucaklanır,  salonda baş köşeye kurulurdu. O zamanlar kar, tipi, fırtına üfüttürü, anteni dönderi terslik buya televizyon göstermezdi. 

Dambeşe çıkılır, antenin direği bağrış çığrış çevrilirdi. 

Düşebilirsin, yaralanabilirsin ama bir geceliğine televizyon seyretmeye gelen dostların, akrabaların için değerdi. Temizlik sonrası yemekler yapılır. Yemekte birçok evde bir hafta öncesinden alınıp beslenen culuk, sarma, bükme, pilav, çorba, turşu, kuru biber dolması, kuru badılcan böreği, arabaşı…Misafir de eliboş gelmezdi. Allah ne verdiyse işte sofraya konurdu, maksat muhabbet olsun. 

İleğenler çerezle, meyvelerle doldurulurdu. Sobanın üzerine büyük çaydanlıkla çay demlenirdi. Genelde çocuklara çorap, kalem, mendil, kitap hediyeler alınır, sevindirilirdi. Postadan gelen simli yılbaşı kartları okunur”Görüyon mu ne hatırlı, kart yollamış”denir. Kartlar saklanırdı. 

Misafirlerle yenir, içilir, tombala oynanırdı. Piyango biletleri gösterilir, ya çıkarsa diye ön anlaşmalar yapılır, ortaklıklar kurulur,  birbirine hayaller söylenirdi.  Televizyonda müzik eğlence programı izlenir, dansöz beklenirdi. Saat tam 12’de susulur, çıt çıkarılmaz, televizyon yeni yıla nasıl gircek diye izlenirdi. Herkes içinden dileğini dilerdi. 

Afyon’un yerlilerinin bazılarında görülen bir yılbaşı adeti de süslenen hindinin boynuna altın veya bilezik takılıp gelin kızın evine çerez, lokum tepsisiyle yollanmasıdır. 

Yılbaşı akşamında dünürler ve iki taraftan yakın akrabalarla birlikte yeni yıla genelde kız evinde veya oğlan evinde eğlenerek girerler. 

Afyon’da avmler, dükkanlar süslenir, çarşılar ışıklandırılır. Tuhafiyecilere yılbaşında uğurlu olduğuna inanılan özel kutularında kırmızı iç çamaşırları getirilir. Kafelerde birçok işletmelerde çam ağaçları süslenir. Büyük firmalardan ajanda, not defteri, kalem, takvim gibi yılbaşı eşantiyonları gelir. Gelmezse istenir.  Bankalar gibi büyük kurumsal şirketler,  personellerinin eğlenmesi motivasyonu yüksek bir şekilde yıla başlaması için ünlü sanatçılı yılbaşı partileri düzenlerler. 

Firmalarda personeller arası çekiliş yapılır,  kim kime çıkarsa karşılıklı hediyeleşilir. Esnaf envanter, yılsonu için mali müşavirler defter tasdiği yılsonu kapanışı için çalışır. Afyon’da ticareti canlandıran bütün özel gün ve bayramlar gibi yılbaşı da önemlidir. 

Her 31 Aralık gecesi termalin başkenti Afyon’da büyük küçük oteller ünlü sanatçılı organizasyonlar yaparlar. Davetliler yer içer eğlenerek yeni yıla girerler. 

Afyon’da inancı, o güne dair acı hatırası, katı hayat görüşü olanlar dışında yılbaşı kutlanır. Kutlamayanlar kutlayanlara saygı gösterirken kimse kimseyi bu konuda yermez. Özellikle bu zor yıl gösterdi ki:

Hayatımızın hakkını vererek yaşamamız lazım. 

Yeni yıl hepimiz için yeni hayat, yeni başlangıç, yeni umuttur sonuçta…

Kendi adıma…

Ekimde doğdum, ekimde ölüyordum.  2020 yılı benim için çok zordu. Sağlığımın,  ağrısız acısız nefes alabilmenin kıymetini anladım. 

2021’den beklentim: 

Sağlığımıza, canımıza dokunmasın yeter.  

Biz derdin, sıkıntının, zorlukların üstesinden gelir,  bir çaresine bakarız. 

Yeni yılda herkesin gönlünün muradı olsun, bahtımızdan gülelim inşallah.