Türk Dil Kurumu “yalaka” kelimesini “arsız, sırnaşık” olarak tanımlıyor.

Başımıza ne geliyorsa işte bu yalakalar yüzünden geliyor.

Düz bir şekilde konuşan, gerçeği arkanızdan değil doğrudan yüzünüze söyleyenlerin sayısı her geçen gün azalıyor.

Bizim camiada bile her geçen gün sayıları artıyor bunların.

Neyse konumuz muhtarlar…

Şehirdeki bazı muhtarların ofislerine bakıyorum “bu kadarına da pes” diyorum.

Her muhtar makam koltuğunun hemen arkasına en az 3 fotoğraf asıyor.

İlk fotoğraf Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

İkinci fotoğraf Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan…

Üçüncü fotoğraf Belediye Başkanı Mehmet Zeybek…

Bunu abartanlar milletvekillerinin, il başkanlarının, fotoğraflarını asmaya kadar işi götürüyor.

Köy muhtarlıklarında bunlara ek olarak il genel meclisi başkanlarının fotoğrafları asılıyor.

İlk ikiyi anladım ama ondan sonrakiler neden asılır?

Bu işin bir yönetmeliği yok mu?

Muhtar belediye başkanını mı yoksa devleti mi temsil ediyor?

Valiliğin bu muhtarlıklara acilen bir el atması gerekiyor.

Mehmet Zeybek bu şehrin seçtiği bir belediye başkanı…

Ne yani, fotoğrafını asan muhtarın mahallesine daha fazla yatırım mı yapıyor?

Ya da kendi fotoğrafının bir mahallenin muhtarlık binasında asılı olduğunu görünce mutlu olup o mahalleye “dileyin benden ne dilerseniz” mi diyor?

Allah aşkına bu kadar yalakalık normal değil.

Lütfen kendinize gelin.

Ben Mehmet Zeybek’in yerine olsam bugün çıkar şöyle bir açıklama yaparım:

“Bugünden itibaren benim fotoğraflarımın asılı olduğu tüm muhtarlıklardan fotoğraflarım indirilecek. Ben bir belediye başkanıyım. İdol ya da ikon değilim. Bende muhtarlar gibi halk tarafından bu makama geldim. Makamlarda benim kendi fotoğrafımı görmeye değil bana halkımın gerçek sıkıntılarını anında iletecek, mesai gözetmeyecek, 7 gün 24 saat çalışma potansiyeline sahip olacak muhtarlara ihtiyacım var”

Böyle bir açıklama yapsa Mehmet Zeybek bir günde Türkiye gündemine düşer.

Yeri gelmişken Ukrayna'nın Devlet Başkanı Zelensky’nin yeni seçildiği günlerde ülkesindeki bürokratlara söylediği şu sözler sanırım meramımı anlatır:

"Ofislerinize benim fotoğrafımı asmayın. Devlet Başkanı bir idol ya da ikon değildir. Çocuklarınızın fotoğraflarını asın ve her kararınızdan önce onların gözlerine bakın."

Zelensky, Afyon’a gelse bir muhtarın odasına girip duvarlarına baksa bu sözlerinden dolayı utanırdı.

Belki de “sizin için yapacak bir şey kalmamış, sizin tedaviniz yok” deyip bulunduğu yeri hemen terk ederdi…

Aslında şöyle düşünüyorum da toplumun büyük bir kısmı ‘yalakalık hastalığına’ yakalanmış.

Hastalık diyorum çünkü bunu anlatacak başka bir kelime bulamıyorum.

Ancak hasta olanlar normal davranmaz.

Benim seçtiklerime benim güç verdiklerime ben neden yalakalık yapmalıyım?

Doğru soru bu…

O halde biz doğru soruyu doğru zamanda doğru kişiye sormayı mı unuttuk?

Ya da unutturulduk?

Sizi bugünlük bu sorularla baş başa bırakıyorum.

Not: İşini şerefiyle, onuruyla yapan muhtarlara sözüm yoktur. Onlar başımızın tacıdır.