“Bir şehrin kaderini sadece yönetenlerin ufku ve kalitesi değil, yönetilenlerin kültür ve eğitim düzeyi belirler”

Dücane Cündüoğlu

 

Sizce de doğrumu?

Her kelimesine katıldığım çok yerinde bir tesbit. Bir tarafta hızla gelinen teknoloji diğer tarafta hızla küçülen dünya.

Toplumsal sorumluluğun giderek azaldığı,bireyselleşen,yalnızlaşan,okumayan,araştırmayan,tartışmayan insanlar.

Oysa hayat çok daha fazla dayanışma ve birlikte hareketi gerektiriyor.

Doğduğumuz, büyüdüğümüz, nefes aldığımız sokaklara, şehirlere ve hatta bir birimize karşı nasıl da duyarsız bireyler olduk.

İçinde bulunduğumuz şehri yaşamıyoruz ki, sadece şehirlerde yaşıyoruz.

Dinamik hayata sahip çıkmak yerine, değişimi gelişimi kabul edip ayak uydurmak yerine “eski köye yeni adet” deyip direniyoruz da direniyoruz. Oysa geleneklere  ve geleceğe sahip çıkıp bütünüyle yaşamak ve yaşatmak çok da zor değil. Ve emin olun ki toplumsal gelişime son derece fayda sağlayacak bir eylemdir.

Tek başına farkında olmamız hiç bir şeyi değiştirmiyor. Sosyal farkındalığı yaratmak için gelişmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Suya atılan taşların yarattığı halkalar gibi...!

Bu sadece yönetenlerin değil yönetilenlerin de sorumluluğudur… Şehirlerden insanları çıkarın geri kalan taş, toprak ve beton. Her şey bütünüyle anlamlı, şehirler de öyle.

İnsanlar yönetenlerin sunduğu toplumsal ve sosyal farkındalıklara duyarlı olmadığı, katılım sağlamadığı sürece ,geçmişine ve geleceğine sahip çıkmadığı sürece iliklerine kadar geri kalmışlığı yaşamaya mahkum kalacaktır.

Hadi yarın hemen yarın en azından yere çöp izmarit atmayarak, tükürmeyip  küfür etmeyerek başlayalım. Bu tarz eylemlerde bulunanları nazikçe uyaralım.

Hadi hep beraber bir yerlerden başlayalım.

Yaşanası ve yaşatılası şehirlerde ele le gönül gönüle nefes olalım.

Sevgiyle kalın, takipte kalın.