AY YILDIZLILAR BU KEZ ÜZDÜ

UEFA Uluslar ligi B grubu 3. maçında Moskova deplasmanında Rusya’ya 2-0 mağlup olduk. Hatta hatırlamak istemeyeceğimiz kötü bir futbolla. Halbuki daha önce İsveç maçındaki oyunla çok umutlanmıştık .Geriden gelip kazanmak bizi çok mutlu etmişti. O Maçtan sonra böyle bir maç bizi üzdü açıkçası. Umudumuzu başka bir sonbahar gününe bıraktık. Aldığımız bu mağlubiyetle üst tura çıkma şansını kaybettik.Ülke puanı ve büyük rakiplerle karşılaşmak adına iyi bir fırsat teptik. Maça dönecek olursak millilerimiz karşılaşmaya şu 11’le başladı. Kalede Sinan defansta Hasan Ali, Zeki, Serdar ve Çağlar. Orta sahada Okay, Mahmut, Oğuzhan ,Hakan ve Cengiz. Forvette ise Cenk vardı. Mircea Lucescu’nun öğrencileri top yapmakta oyun kurmakta çok zorlandılar. Nihayetinde Rusya gibi oturmuş bir takım cezayı kesmeyi bildi. Dünya kupasında 6. bitiren ev sahibi ekip sevenlerini memnun etti desek yalan olmaz. Millilerimizde sol kanatta sakatlığından dolayı riske edilmeyen Ömer Bayram oynamadı. Sakatlığından dolayı diğer eksiğimiz ise orta sahada Emre Akbaba’ydı. Onun yokluğu pozisyona girememize neden oldu. Etkisiz ve silik bir görüntü sergiledik. Bir an var ki dikkat çeken söylemezsem olmaz. O da şuydu. Trt spikerinin seslendirmesi esnasında not aldım ve buraya sakladım. ‘’Bir köşe vuruşu organizasyonu sırasında top kaleci Sinan’a kadar nasıl geldi?’’ Diyerek halimizi özetliyordu Hünkar Mutlu. Bu sözler 90 dakikanın özetiydi. O kadar çok geri pas yaptık ki ah vah etmeden durmadık yerimizde…

FAULSUZ MİLLİLER

Milli takımımız Uluslar liginde mücadele eden 55 takım arasında en az faul (11) yapan takım olma özelliğini taşıyor. İşin ilginç yanı ise grubumuzda bulunan İsveç ve Rusya gibi takımların en fazla faul (55) yapan takımlar olması. Bu da bize gösteriyorki özellikle atakların başlangıcında bir basketbol terimi olan Yugoslav faulünü göremiyoruz. Engelleme olmayınca rakip her kim olursa olsun tabiri caizse elini kolunu sallaya sallaya geliyor. Tehlikeli ataklara maruz kalmamız bizi daha da zorda bırakıyor. Kolayca teslim olan bir takım hüviyetinden bir türlü kurtulamıyoruz. Bize oyunumzu geriye götüren futbol anlayışı yakışmıyor.

ACEMİLER MANGASI

Kırmızı beyazlı ekibimizdeki oyuncular kulüp takımlarında aldıkları az sürelerle çok az forma şansı elde ediyorlar. Gözlenen şu ki beraber oynamayan bir 11 başarılı olaması mümkün değil. Biz kendi oyuncularımıza Avrupa kulüplerinin verdiği değeri vermiyoruz. Hatta hayatta da kendimize vermediğimiz gibi bir nevi… Aslında oyuncuların pek kabahati yok zannımca. Formda olanıda olmayanıda izlemek mevcut düzende mümkün olmuyor. Birde işin taktisyen açısından baktığımızda bu tez benim değil. Teknik direktörümüz Mircea Lucescu’nun tezidir. Hep bahane ve şikayetlerini bu acı gerçek üstüne kuruyor Romen teknik adam… Yinede bu çocukların bir kapasitesi var asla boş değiller. İstediklerini yapamıyorlar saha içinde biraz zaman ve güvene ihtiyaç duyduklarını düşünüyorum. Bununla beraber gelişmeleri olumlu yönde futbolumuzu ve geleceğimizi belirleyecektir…

 

17 KASIMDA RAKİP İSVEÇ

Milli takımımız 17 Kasımda evinde İsveç’i ağırlayacak. B Grubunun 4. ve son maçı. Maçın nerede oynanacağı henüz belli değil. İki takımda göründüğü gibi iddiasız değil. Bize beraberlik yetmeyecek. Son maça kalmadan alt gruba gitmemek için galip gelmeliyiz. Diğer türlü puanımızı 6 yapamazsak zayıf takımların olduğu gruba düşeceğiz . Bu da bizi ayrı mahcup eder. Bizim beklentimiz ise kapanış maçını galibiyetle kapatmamız. Futbol sevenlerin ve ay yıldızların destekçilerini bir nebze olarak mutlu etmesi ve yüzünün gülmesidir. Sadece futbol olarak değil her anlamda ülkecek fazlasıyla sevinmeye ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Sevgi Ve Saygılarımla… Hoşçakalın…