A F Y O N          

Anadolu’nun bağrına

Vurulmuş volkandan bir mühür

Türkiye’min nirengi noktası

Tüm heybetiyle Afyon Kal’ası

Şimalden cenupa şarktan garba

Uzadıkça uzayan bir gönül köprüsü

Bir ayağı Selçuklu bir ayağı Osmanlı

Geçme selamsız şahlanan ay yıldızı

Akı ak moru mor baharda 

Haşhaş çiçekleri ile süslenir bu vaha

Al al vişnesi kirazı 

Farklı bir aleme dönüşür Afyon ovası

Kırk direkli Ulu cami

Sabahın ayazında ezan sesi

Sabırla şükürle alınır abdesti

Vecd ile semaya kalkar dergah-ı mevlevi 

Bir şehir onun etrafında şenlenir

Besmele ile kesilir her lokum tanesi

Kombinalardan gelir salavat sesleri

Hediyedir Gedik Ahmet Paşa külliyesi 

İmaret de hamurlar açılır lalelerle  

Fırın kızar dizilir pasalar seher vaktinde

Çorbalar kaynar kazanlarda sabahın üçünde

Yiğitlerden bir yiğit pidecilerin piri Mehmet

Yolun sonu göründü oldu hak vaki

“Her canlı ölümü tadacaktır.” Der İmran ayeti

Başucunda Afyon beyazı “Hüvel Baki”

Rabbim rahmetiyle cennetine iletsin İsmail’i

Sakınma kirlen pir-ü pak eder Oruçoğlu

Korkma ye sofra zengin yakın Kızılay maden suyu

Bedenin ve ruhun yeniden doğmuştur dupduru

Burası Afyon taşı toprağı havası suyu bereketle dolu

Dokuz yıl dokuz ay eylendim otağında

Naçar kalmadım hiç bu aziz vatanda

Dostlarla sıra gecelerinde

Kah mest oldum kah efkarlandım

Ben seni sevdim Afyon 

Ben seni çok  sevdim

Fahrettin Erdem [email protected]