Doğu Türkistan halkı yetmiş yılı aşkın bir süredir zulüm ve esaret altında adalet, hürriyet ve yaşam mücadelesi veriyor. Otuz milyondan fazla insan Müslüman olduğu için, Türk olduğu için apaçık bir şekilde zulme maruz kalıyor.

Doğu Türkistan’da yıllardan beri inanç özgürlüğü ayaklar altına alınıyor, asimilasyon politikalarıyla insanlık ve tüm insani değerler yok sayılıyor.

Doğu Türkistan'daki tüm Türk-İslam eserleri birer birer yok ediliyor,  üzülerek müşahede etmekteyiz. Hotan kentindeki 800 yıllık Bayram Camisi yıkılıyor.

Bağımsız kaynaklara göre, Çin 1997’den bu yana Doğu Türkistan'da 1200'ün üzerinde büyük camiyi ibadete kapatmıştır. Görünen odur ki; Çin’in D. Türkistan’a  yönelik resmi politikası, İslâm’ı o topraklardan silmeyi ve İslâmiyet’e bağlılığı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir

 

Ben Türk’üm, ben Müslüman’ım deyip de, Çin Yönetimi’nin eğitim kampları adını verdiği toplama kamplarına, işkence kamplarına inanmayıp, mazlumun imdadına koşmayanlara, her daim mazlumun yanında olduğumuz1000 senelik şanlı tarihimizi hatırlatmak isteriz.

 

Doğu Türkistan’da işkence görenler, katledilenler, kolu bacağı kesilip sokaklara atılanlar sokak hayvanları olsaydı, tüm dünyada en azından hayvan hakları koruyucuları sokaklara iner, tüm medya kuruluşları haber bültenlerinde bu olaylara saatlerce yer verirlerdi.

Ne acı ve acımasız bir tablo ki; işkence gören, katledilen, toplama kamplarında kaybolup haber alınamayan canlılar Müslüman Türkler olunca herkes görmezden geliyor.

En zor zamanlarda bile vatan, namus, din, bayrak için Kurtuluş Savaşı vermiş aziz milletimiz bu mezalime duyarsız kalamaz.

Zalimin zulmüne karşı durmak bir insanlık görevidir ve inancımızın gereğidir.

Komünist Çin yönetimi, Türk kardeşlerimizin yaşadığı Doğu Türkistan topraklarında ölen veya öldürülen Müslümanların gömülmesine dahi izin vermiyor, naaşlarını yakıyor.

TBMM’de Kazakistan kökenli Gülbahar Celilova yaşanan mezalimi toplama kampında insanlık dışı uygulamalara maruz kalmış biri olarak tüm ayrıntılarıyla anlattı. Hıçkırıklar arasında söylenen, yürekleri yakan cümleler şu şekildeydi:

“Türkiye Müslüman bir devlettir, Türkiye halkı bizim bacılarımız, kardeşlerimizdir.

Onlar bu gerçeklerden haberdar olunca bizi yalnız bırakmaz, yaşanan bu insanlık dışı mezalime duyarsız kalmaz, bizlere mutlaka sahip çıkar. Onun için buraya geldim.”

Evet Gülbahar Hanım kardeşimiz, sana ve senin temsil ettiğin otuz beş milyon Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimize yapılan bu zulme asla sessiz kalmayacağız.

100 senedir tüm dünyada sayısız insanlık suçuna imza atan ABD Yönetimi’nin ve çeşitli ABD’li lobilerin Çin’le olan rekabetleri nedeniyle bu konuyu gayri samimi şekilde gündeme taşıma gayreti içinde olduğunun da farkındayız, ANCAK bu durum zulme ve açık şekilde işlenen insanlık suçlarına sessiz kalmamızı asla gerektirmez.

Tüm dünyaya her fırsatta İnsan Hakları dersi vermeye kalkan Batılı devletlerin yöneticileri ve medyası bu insanlık dramı karşısında sessiz kalarak gerçek zihniyetlerini ortaya koymaktadırlar.

Fakat ağaca tırmanıp aşağı inemeyen bir kedinin haberini ana haber bülteninde dakikalarca veren Türk medyasının zulme ve tecavüze uğrayan otuz beş milyon Müslüman Türk kardeşimize bu kadar duyarsız kalması çok daha acıdır.

Sadece bunlar değil, Hitler’in neredeyse 80 sene önce kendilerini katlettiğini ifade ederek, hala daha yeri göğü inleten ‘Yahudi Lobileri’ zulüm Müslümanlara yapılınca kılını bile kıpırdatmıyor.

Çin’in işkence kamplarıyla ilgili olarak “Oralar eğitim kampı, biz insanlara eğitim veriyoruz, meslek öğretiyoruz” yalanına bazıları inanmak isteyebilirler ancak biz Milli Görüşçüler olarak dualarımızla ve tüm imkânlarımızla Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin yanındayız. 

Gelinen bu noktada tüm milletimizin, kamuoyu vicdanının ortak taleplerinin yetkili makamlarımız tarafından acilen dikkate alınması gereklidir.

TC Devleti’nin Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk kardeşlerimizin tüm meşru haklarının güvence altına alınması için bir an önce harekete geçmesi gereklidir.

YRP olarak; Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan insanlık dışı uygulamalara karşı başta hükümetimiz olmak üzere iktidar ortakları Ak Parti ve MHP yönetimlerini somut adımlar atmaya davet ediyoruz. 

Filistin’de yaşanan insanlık katliamına sessiz kalmayıp İsrail Devlet Başkanı’na “One minute” diyen Sayın Cumhurbaşkanımız’dan Doğu Türkistan Müslümanlarının imdat çığlıkları karşısında da aynı duyarlılığı göstermesini bekliyoruz.

İŞTE BİZ MG OLARAK BUNUN İÇİN YILLARDAN BERİ D-8 DİYORUZ, D-60 DİYORUZ, GÜÇLÜ TR DİYORUZ, YENİDEN BÜYÜK TR DİYORUZ.

ALLAH’IN İZNİYLE MG ZİHNİYETİNİN TEMSİLCİSİ YRP OLARAK EN KISA ZAMANDA GELECEĞİZ, TR’NİN ÖNCÜLÜĞÜNDE TÜM İSLAM ALEMİ’Nİ VE TÜM EZİLEN ÜLKELERİ BİR ARAYA TOPLAYACAĞIZ VE TÜM ZULÜMLERE FİİLEN SON VERECEĞİZ