Spor toto 1. lig 20. hafta maçında Afyonspor’umuz zafer stadında Adanaspor’u ağırladı. İlk yarısı golsüz geçilen maçın ikinci yarısında adeta hüsrana uğradık. Zemin güzel 17 bin seyirci gelmiş oynanan futbol yavan ve isyan çığlıkları arasında son düdük çalındı. İkinci yarının santrasından sonra yediğimiz gol ve son düdüğe kadar olan kısım imdb 9.8 puanında bir korku filmini andırıyordu. Direk rakibimize bu şekilde mağlup olmak çok üzücü oldu. Ligde kalmak adına çıkılan bu kritik dönemeci geçememiş olduk. Mor beyazlı ekibimiz ise sahaya koyduğu futbolla izleyenleri büyük hayal kırıklığına uğrattı…
İÇ SAHA FOBİSİMİ VAR ?
Mor beyazlı ekibimiz gerek iç saha gerek dış saha maçlarına baktığımız zaman arada ciddi fark olduğu göze çarpıyor. Giresun, Ankara, Bolu, İstanbul (2), İzmir(2) ve Adana (2) deplasmanlarında oynanan futbol gayet güzeldi. Tamam kaybedilmiş maçlarda oldu ama en azından bu kadar kabullenilmiş şekilde değildi. Sadece Denizli maçında kötüdende kötü bir futbol koymuştuk sahaya. Kazanma şartının verdiği stres baskın olacakki yapılması gereken basit kurgular yapılamıyor. Diğer türlü akla başka bir şey gelmiyor. Gelelim kadroya kalede Soner Şahin vardı. Defansta Cenk Güvenç, Gökhan Kardeş, Emre Öztürk ve Uğur Akdemir dörtlüsü yer aldı. Orta sahada Nazmi Candoğan, Taşkın İlter, Metin Yüksel ve Onur Toprak dörtlüsü oluşturdu. İlerde ise Ersel Aslıyüksek ve Oltan Karakullukçu ikilisi görev aldı. Serhat Güller’in teknik olarak dizayn ettiği bu takım yine bir maçtan eli boş ayrıldı. Performans anlamında geriye giden oyuncuların çoğalması baş faktör olarak göze çarpıyor. Aşırı isteksizlik ve sonucu kabullenme diğer büyük problemler olarak yer alıyor…
ÇUKUROVA EKİBİ BİR İLKİ BAŞARDI
Turuncu beyazlı ekip adına konuşacak çok şey var. Coşkun Demirbakan önderliğindeki bu kısıtlı ve mütevazi kadroyla mükemmel işler yapan takım aldığı 3 puanla 25 puana yükseldi. Ateş hattından bir nebze olsun uzaklaştı. Aman aman bir takım olmayan Adanaspor takımı tecrübesiyle oynaması gerektiği gibi zafer stadında oynadı. Bende sizin için üşenmedim ve takvim yapraklarına baktım. En son dış sahadaki galibiyetini 10 gün önce Elazığspor karşısında almış. Sezon boyunca ise diğer dış saha galibiyetini 1 ekim 2018 tarihinde Giresunspor karşısında elde etmiş. Dahada ileri gittim ve en son dış sahada 3 gol atıp ne zaman kazanmış diyerek araştırdım ve şu sonuca ulaştım. 21 nisan 2018 tarihinde yine Elazığspor karşısında deplasmanda 3 gol atarak galip gelmiş. Bu çok önemli bir istatistik aslında… Yediğimiz son golü önemsiz olarak görmeyelim. Afyonspor olarak ikili averajda Adanaspor’un gerisine düştük. Tabi bunların hiçbirisi turuncu beyazlıların galibiyetine gölge düşüremez…
KAYBETMEYEN TAKIMDAN KAZANAMAYAN TAKIMA
Mor beyazlı ekibimiz bu günlere kolay gelmedi. Tamam çabuk yükseldi. Beklenenden çokta hızlı yükseldi. Seyirci olarak yönetim olarak ve şehir olarak bir özeleştirme yapmalıyız… Kabul edelimki eksik olan bir şeyler var gerek tecrübe gerekse dış faktörler…1. Ligde olduğumuzun çoğu kişi farkında değil. Buradan sonra bir sonraki durak süper lig yani yolun sonu zirve bu önemli noktanın farkında olmak ve ona göre hareket etmek gerekiyor. Diğer branşlardaki maçlarıda takip ettiğim için iyi biliyorumki spor cehaletini yenmemiz gerekiyor. İlk önce kuralları öğrenmek ve ona göre tepki vermeliyiz. Örnek olarak vermem gerekirse Nazmi Candoğan kasti sarı kartlık faul yapıyor ve düdük çalınınca sanki hiçbirşey olmamış gibi seyircinin tellere yüklenmesinin manası yok. Hakemler art niyetli olsa bile gaza gelmemek lazım. Skor 0-1 iken taç noktasının orda kendi oyuncumuza yabancı cisim atıldı. Ne diye peki bir faul verilmedi diyemi? Daha maç bitmemiş ne bu asabiyet maç dönebilir. Böyle ‘çocukça’ basit hatalar yüzünden 3-5 maç seyirci cezası yersek bunun vebalini kim öder ? Sporseverlik destekle olur köstekle olmaz. Katkı noktasaında Afyonkarahisar’a bir şey katmayız. Aksine olumlu imajımzı yıkıp kötü ve kimsenin tasvip etmeyeceği noktaya getirmiş oluruz. Ne gerek var böyle içgüzarlıklara… Tabi buradaki kendini bilmezleri Afyonspor’un aklı başında bilinçli seyircisinden ayrı tutuyorum. Çünkü onların amacı 2 saatliğine de olsa zevk almak. Sosyalliğin kısıtlı olduğu şehrimizde bu aktivitenin uzaklaşmasını kimse istemiyor. O yüzden bu tür eylemlerden uzak duralım. Şehrimize, takımımıza ve sporumuza ihanet etmeyelim derim…
İSTİFA ÇAĞRILARI SONUÇ VERDİ
Maçın ikinci yarısıyla beraber yenilen golle beraber homurdanmalar ve aykırı sesler çıkmaya başladı. Seyircinin doğal tepkisi kendini gösterdi. Tribünler yönetim ve Serhat hoca aleyhine tezahüratta bulundu. Serhat hocanın maç sonu açıklamaları ise tam bir bahane türündeydi. Eskişehirspor ve Elazığspor’un ransfer tahtasının açılmasıyla planların bozulduğunu söylemesi vizyonsuzluğun belgesi olarak yer aldı. Maçın akşamı yönetim kurulu toplandı ve gerekli görüşmeler sonrasında Serhat hocanın istifa etmiş olduğu haberini öğrendik. Kendisi adına başarılar dilemekten başka bir şey elden gelmiyor...İbrahim Çelik kısmına gelelim. Namıdeğer sportif direktörümüz İbrahim Çelik yıllardır takımımzla beraber çalışmakta kupalar ve şampiyonluklarda önemli bir hakkı vardır. Bunun aksini söylemek büyük haksızlık olur. Ama kredide bir yere kadar. Bu takım kimsenin tapulu malı değil…İstifada bir hizmettir. Farkında olmak gerekir. Sezon başı o kadar transfer yapıldı sonuç aynı. Devre arası yine transfer yapıldı durum daha vahim oldu. Psikolojide aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallığın başlangıcı olarak kabul edilir. O yüzden yönetimin radikal bir karar alıp bu kötü gidişattaki sebebi burada araması naçizane tavsiyemdir. Aksi takdirde bu hızlı çıkışın düşüşüde hızlı olur…
10 ŞUBATTA BOLU’YA GİDİYORUZ
Afyonspor’umuzun sıradaki maçı günü ve saati değişmezse 10 şubatta Boluspor’la deplasmanda olacak. Dış sahadaki bu kritik maçta takımın başında kimin olacağı belirsizliğini koruyor. Kırmızlı beyazlı ekip bu sene inişli çıkışlı bir futbol sergiliyor. Puan ya da puanlar neden olmasın diyeceğim fakat bu görüntüdeki takımla değil… Aklı başında bir teknik adam ile yola devam edilirse galip gelmemiz kimseyi şaşırtmayacaktır. Sevgi ve Saygılarımla…Hoşçakalın…
