Milliyetçi Hareket Partisi Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Sezer Küçükkurt evinin kapısını Afyon Postası’na açtı. Eşi Esra ve oğlu Eren Küçükkurt ile Gazeteci Nail Azbay’a konuşan Sezer Küçükkurt merak edilen tüm sorulara yanıt verdi.
KÜÇÜK EREN SINIF ARKADAŞLARINI ‘ÜLKÜCÜ’ YAPMIŞ
Küçükkurt ailesi 31 Mart’a kadar ailecek sahada bulunuyor. Sadece Sezer Küçükkurt değil Esra Hanım’da ortalama 65 gündür MHP’li kadınlarla Afyonkarahisar’ı karış karış dolaşıyor. Küçük oğulları Eren’de okulda arkadaşlarını örgütlemeye başlamış. Sohbetimiz esnasında, “Tüm sınıfı ülkücü yaptım” diyerek bizleri güldürüyor Eren… Kamera arkasında annesinden öğrendiğim kadarıyla sadece okul arkadaşları da değil, öğretmenlerinde de babasına oy istiyormuş Eren…
Şimdi Küçükkurt ailesi ile yapılan röportaja dikkat kesilelim;
MHP TEŞKİLATLARINDA GÜZEL BİR KABUL GÖRDÜK
-Siyasete adapte olmak zor mu kolay mı oldu?
Biz MHP teşkilatlarında güzel bir kabul gördük. Ben tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Hepsi bizi bağrına bastılar. Doğru kelime bu. Birçoğu ile mesleğimiz gereği bağlantımız vardı. Ama bu bağlantı dost bağlantısı idi, siyasi bir bağlantı değildi. Adaylığımızın açıklanması ile bu bağlantı siyasi bir bağlantı oldu. Kendileri ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiler. Zorluk yaşamadık. Siyasete mesleğimiz gereği kenarından ilgiliydik bu sefer tam içine girmiş olduk. Şimdilik iyi gidiyor.
-Afyon sizin için neyi ifade ediyor?
Vatanımız, geçmişimiz, geleceğimiz, evlatlarımızın geleceği, ceddimizin tarihi, ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, iliklerimize kadar Afyon’un nimetleri ile doluyuz. O nedenle Afyon bizim için her şey demek.
SİYASET KADERİN BİR CİLVESİ DİYELİM
-Günün birinde siyasete girmek, belediye başkan adayı olmak noktasında bir hayal var mıydı?
Kesinlikle böyle bir niyetimiz yoktu. Seninle de eskiden beri tanışırız. Siyasetle ilgili bir kariyer planımız hiç olmamıştı. Ben bunu kader çizgisi olarak görüyorum. Sağ olsunlar parti teşkilatımız milletvekili seçimlerinde isim araştırması yaparken bizi de yaşam çizgimizi bildikleri için olabilecek kişiler arasında görmüşler. Biz bunu şeref vesilesi olarak kabul ettik ama böyle bir niyetimiz olmadığını söylemiştik. Sonrasında belediye başkan adaylığı konusunda çalışmalar yapılmaya başlanınca ismimiz yine ön plana gelmiş. Sayın milletvekilimiz ve il başkanımız bu görevi bize tevdi etti. Bu görev size ait dediklerinde bizde bunu onurla gururla kabul ettik. Siyasete dair öncesinde bir hazırlığımız planımız yoktu. Şehrimizin sorunlarına dair çözüm noktalarına dair elbette ki fikrimiz düşüncelerimiz vardı. Bunu pek çok kesimle istişare ettik. Böyle bir hazırlığımız vardı ama bunu siyasete girerek çözüme kavuşturalım gibi bir düşüncemiz yoktu. Kaderin bir cilvesi diyelim.
MESLEĞİMİZDEN UZAK KALMAMIZ HASEBİYLE SUDAN ÇIKMIŞ BALIK GİBİYİZ
-Belediye Başkanı seçilirseniz aktif gazeteciliğe ara vereceksiniz mecburen… Özlemeyecek misin?
Ben gözümü gazetecilik mesleğinin içerisinde açtım. Afyonkarahisar’ın o günkü iki gazetesi olan Kocatepe ve Türkeli’ni her gün okuyarak ne emekle ortaya konduğunu görerek, ailemin ne büyük fedakârlıklar göstererek bu işi sürdürmeye çalıştıklarını görerek yaşadık. Bugün dahil, 60-65 gün oldu. Mesleğimizden uzak kalmamız hasebiyle sudan çıkmış balık gibiyiz. Biz o matbaa kokusuna alışığıyız. Bunlardan uzak kaldık. Mutlaka özleyeceğiz.
EŞİMİ MİTİNGDE UNUTMUŞUZ
Seçim çalışmaları boyunca pek çok anı ve hatıra biriktirdiğini söyleyen Sezer Küçükkurt, bu anılar arasında eşini Susuz Beldesi’ndeki mitingde unuttuğunu anın yer aldığını söyledi.
ESRA KÜÇÜKKURT: ARKAMI DÖNDÜM KİMSE KALMAMIŞ
Esra Küçükkurt yaşadıklarını şöyle anlattı: “Güzel bir miting bir ortamı vardı. Nesrin Hanımlar vardı onlarla birlikteyim. Bizim farklı bir programımız vardı oraya geçecektik. Telefon görüşmesi yapıyordum. Arkam dönüktü, telefon bittiğinde döndüm hiç kimse kalmamıştı. O kadar kalabalığın içinde yalnız kalmıştım. Bir baktım otobüsler ilerlemiş, hemen yürüdüm beni fark ettiler. Sezer hemen beni fark etti, camdan el sallamıştı”
SEZER’E ‘BEN SENİN ARKANDAYIM’ DEDİM
Biz adaylık teklifi geldiğinde şaşırdık. Hayırdır ne yapacağız gibi konuştuk. Kendi aramızda istişare ettik. Ben Sezer’in o da benim her konuda yanımda. Kendisi memleketine sevdalı bir insan. Biz bu zamana kadar kalemimizle yapıyorduk hizmetimizi. Bundan sonra dokunmak istediğin yerlere ulaşmak istersen ben senin arkandayım dedim. Hiçbir şeyden korkma, çekinme endişe etme dedim. Çıkıyoruz bu yola dedik. Öyle birlikte çıktık. O esnada araya giren Sezer Küçükkurt, “Söylediği bir cümle beni etkiledi. “Bu da Allah rızası için hizmet etmek noktasında bir vesile. Nasibimzide varmış demek ki… Mevlam hayırlı eylesin dedik ve başlamış olduk” diyor.
Daha sonra sözü tekrar alan Esra Küçükkurt ise şöyle devam ediyor: “Ben hala aynı şeyleri düşünüyorum. Bizim aklımızda olmayan, uzun yıllar çalıştığımız bir şey değildi. Bu bize tevdi edildi. Hiç yoktan geldi. Bunu en iyi yapabileceğini bildiğim bir insan. Bu işi sonuna kadar götürebileceğine inandığım biri. İnşallah güzel de olacak”
Sezer Küçükkurt nasıl bir eş, nasıl bir baba?
Varlığını her zaman yanımda hissettiğim, Allah’a şükür mutlu bir evliliğimiz var. 22 yıl oldu evleneli. Güzel bir evliliğimiz var. Bu esnada Sezer Küçükkurt araya girerek, “Bugün burada Eren yanımızda ama kızımız İrem, Yeditepe Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık bölümünde okuyor. Şimdi Erasmus’u kazandı Hollanda’da bulunuyor. Büyük oğlumuz Emir, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyor. O oy kullanmaya gelecek. Eren’de Hoca Ahmet Yesevi’de eğitimini sürdürüyor.
Bu röportajın tamamını Youtube’da Afyon Postası kanalında seyredebilirsiniz.
