Ağaç İşleri Oda Başkanı Suat Diler, Afyon Postası'ndan Kübra Üye'nin sorularını yanıtladı. Diler, dövizdeki artışla birlikte sektörün olumsuz etkilendiğini ifade ederek özetle şunları söyledi: 

ARAÇLARIMIZI MAKİNELERİMİZİ SATMAYA KALKTIK

Döviz artışlarının sektöre yansımaları çok kötü oldu. Bizler küçük esnafız, kapatma durumuna kadar geldik. Bu sadece dolar artışıyla alakalı değil. Pandemiden etkilenmedik ama doların artışı ve faizin düşmesi küçük esnafı olumsuz bir şekilde etkiledi. Araçlarımızı, makinelerimizi satmaya kalktık. Çoğu esnafımız iş yerlerini kapatmaya başladı. Çalışmasak bundan daha iyi diye düşünüyorlar. 

PARAYLA MALZEME BULAMIYORUZ

Paramızla malzeme bulamıyoruz. Daha önce kullandığımız mobilya malzemeleri ihracat yapılıyordu. Şimdi ise dolar yükseldiği için satışlar durdu diyerek ödediğimiz paraları geri gönderiyorlar. Bu sebeple daha fazla sıkıntıya girdik. Afyon’da mobilya malzemesi tedarik eden iki kişi var. Onlardan da alamıyoruz. Dediğim gibi peşin paramızla malzeme alamıyoruz. Fabrikalar stoklu kota yaptılar. Onlar biz fabrikadan alamıyoruz ki size de veremiyoruz diyorlar. Bu yüzden biz de almış olduğumuz siparişleri yerine getiremiyoruz. 

SATIŞLAR DURDU DEYİP, BİZE ÖDEMEYİ GERİ GÖNDERDİLER

Baktığımız zaman sadece MDF değil, cam, silikon, menteşe, kulp, ray var. Sadece MDF değil mobilya aksesuarı olan her malzemede sıkıntı yaşıyoruz. Mesela beş tane banyo dolabı seramiği lazımdı. Afyon piyasasında bulamadığımız için internetten sipariş verip ödemesini yaptık. Satışlarımız durdu diye bize ödemeyi geri gönderdiler. 

EN BAŞTAN, FABRİKADA İMALATTA SIKINTI VAR

Geleceğimizi hiç iyi göremiyorum. Diğer firmalara baktığımız zaman, onlar da Kastamonu fabrika üreticilerinin bizzat yanına giderek konuşmuşlar. Bundan önce siz büyüyün biz malzeme veririz diyenler şimdi fabrikadan malzemeyi çekemediklerinden dolayı fabrika bunlara olumsuz cevap vermiş. Biz genelde yüzde 90 ihracat için çalışıyoruz yani yüzde 10 üretimimizi iç piyasaya veriyoruz. Onlar da net bir şekilde fabrikadan cevap alamamışlar. Size aylık şu kadar metre, adet MDF göndeririz diyememişler. Yani ta en baştan, fabrikadan, imalattan sıkıntılar var. Fabrikadakileri dinlediğimizde onlar da ürettiğimiz malzemenin; MDF’nin, reçinesini, üzerine yapıştırılan kağıt dediğimiz folyosunu biz de dışarıdan ithal alıyoruz, bunun bir kısmını Romanya bir kısmını Bulgaristan üretiyor diyorlar. Onlardan da malzeme bulamadıklarından yakınıyor fabrikalar. Şu an için MDF yapacak odun bulamadıklarını da söylüyorlar. Bunlar hep ithal alındığından kaynaklanıyor. 

İHRACAT DAHA TATLI GELİYOR

Baktığımız zaman bugünkü yaşantımızda yediğimiz nohut, mercimek, pirinç gibi gıdalar da dışarıdan ithal alınıyor. Aynı şekilde bizim malzemelerimiz de dışarıdan ithal geliyor, işlendikten sonra biz de hem iç piyasaya hem de dış piyasaya gönderiliyor. Fabrikalar dışarıya ihracat yaptıkları için kazançları daha çok. İç piyasaya 200 dolara veriliyorsa, dış piyasaya 300 dolara veriliyor. Bir de ihracat yaptıkları için devlet teşviki alıyorlar. Bunun nakliyesinde, üretiminde, çalıştırdığı elemanlarda devlet teşviki aldıkları için ihracattan kazandıkları onlara daha tatlı geliyor. Yani iç piyasayla uğraşmayalım devlet destekli ihracat yapalım daha rahat daha kazançlı diye hep ihracata çalışıyorlar. 

KAZANDIĞIMIZ PARAYI HARCADIK

Bizler küçük esnafız, günlük kazancımız var bizler günlük yaşıyoruz. Bugün kazandığımızı bugün harcayabiliyoruz. Bunun da yine geçmişi kendi esnafımız için diyorum; hazır parayı yani kazanmadığımız parayı harcadık. Krediler ve kredi kartları cebimize girdiği için kazanmadığımız parayı harcamaya başladık. Bundan dolayı kendi kendimize zararı kendimiz verdik. Genel olarak baktığımızda hiç iç açıcı değil durumumuz. Sonumuzu da hiç iyi görmüyorum çünkü fabrikalar veya tedarikçiler bize güven vermediği için biz de hem kendi yaşantımıza hem de müşterilerimize bir cevap veremiyoruz. Ne diyebiliriz ki malzeme yok. Belki iyi olur diye hep varsayımlarla, hayallerle bugüne kadar geldik. Bundan sonrasını da hiç iyi görmüyoruz. Biz her aşamada inşaat sektörüne bağlı olduğumuz için; camında, menteşesinde, demir aksamında, boyasında… Bu şekilde çok yelpazeli ürünlerimiz var. Sadece bir metalde ya da camda sıkıntı çekmiyoruz. Her türlü malzemede sıkıntı çektiğimiz için önümüzdeki günleri hiç iyi göremiyoruz. 

BİR AYDA İKİ DEFA ZAM YEDİĞİMİZ OLUYOR

Baktığımız zaman malzemeye yüzde 40 zam geliyor. Her ay yüzde 10-15, hatta bir ay içerisinde iki defa zam geldiği oluyor. Bir ay içerisinde yüzde 10-20 zam geliyor. Ama biz bu yüzde 20’lik gelen zammı müşterilerimize yansıtamıyoruz. En fazla satışımızda yüzde 3-5 zam yapabiliyoruz. Çünkü piyasa daha fazlasını kabul etmiyor. Çok esnaf var, millet aç. Piyasaya iş düştüğü zaman zararına karına bakmadan iş yapılıyor. Çünkü esnafın ya kredi kartı ödemesi var ya diğer ödemeleri var, bundan sebep zararına bile olsa o iş yapılıyor. Tabi esnaf bu konuda hep zararda. Küçük esnafız, birlik beraberlik yapamıyoruz. Esnaflarla aramızda bir birlik beraberlik olsa, ortak kullanım atölyelerimiz olsa, belki MDF üretebilecek bir fabrika kuramayız ama hep bir şekilde üst mercilere bağlıyız. 

KUR BÖYLE ARTARSA HAMMADDEYE ULAŞMAK ZORLAŞACAK

Kur artışı böyle devam ederse hammaddeye ulaşmamız da o kadar zorluğa girecek. Küçük esnafız bizler günlük yaşıyoruz. Siftah yapmadan dükkan kapatıyoruz. Ben de bu işi yapıyorum. Başkan olmakla masa başında durmuyorum işin içindeyim. Siftah yapamıyoruz malzeme yok dediğimiz için müşteriler de geri dönüyor. Gelen zamları malzemelerle birlikte yaptığımız işe yansıttığımız zaman sanki müşteriye küfür ediyormuşuz gibi tepkilerle karşılaşıyoruz. 

PEŞİN PARAYA MALZEME YOK

Son zamanda pandemiden kaynaklanan piyasa darlığı üzerine bir de bu malzemelere gelen zamlar resmen peşin parayla bizi malzeme bulamaz hale getirdi. Eğer bu sorun, sıkıntı sadece Afyon’daysa başkan olarak benim beceriksizliğimdir. Ama baktığımız zaman Türkiye genelinde bu durum böyle. Ankara, Bursa, İnegöl ve Kayseri gibi daha da bunlar gibi mobilya sektöründeki firmalar fabrikalara giderek protesto yaptılar, pankart açtılar, siyah çelenk bıraktılar. Ama fabrikalar da sıkıntılı. Biz üretimimizin yüzde 10-15’ini iç piyasaya veriyoruz. Bunu da vermesek dışarıdan da ithal edilebilecek ürün yok. İnternet alışverişlerine başladık, araştırarak oralardan sipariş vermeye çalışıyoruz. Neredeyse oradaki ürünlerin buraya gelmesi hem 4-5 ay sürüyor hem de daha çok masraflı oluyor. Dışarıdan malzeme tedarik etmek de sıkıntılı. Başka bir alternatifimiz yok. Mutlaka ağaçtan kapı yapmamız gerekiyor, MDF’den dolap yapmamız gerekiyor. Bu sebeple başka bir alternatif yok. 

ELEMAN SIKINTISI SEKTÖRÜN DİĞER SORUNU

Bir de bizim eleman sıkıtımız var. İşsizlik var diyor herkes ama inanın çalışacak kimseyi bulamıyoruz. Bu aylarda güneydoğudan gelenler veya işte farklı yerlerden gelenler, işte mesela taşıma işiniz var mı?, kırma işiniz var mı? İş arıyorum, günlük çalışmak istiyorum diyenler eskiden kapımızdan ayrılmazdı. Şimdi iş arayanı boş verdik kapımıza dilenci bile gelmiyor. Türk vatandaşından vazgeçelim mülteci de bulunamıyor. Mesela kafelerde çalışan bir çocuk var, 2800 lira asgari ücretle çalışıyor yani gel ben sana meslek öğreteyim diyorum, 3500-4000 lira para vereyim diyorum ona bile gelmiyor. Bu zanaatın bir şekilde devam etmesi de gerekiyor ama çırak bulmakta sıkıntılar çekiyoruz. Baktığımız zaman bu eğitim sistemini yanlış buluyorum. Bence mesleki eğitimlere çok ağırlık verilmesi gerekiyor. Oralardan eleman yetiştirmemiz gerekiyor. Bu müfredatta bunun da göz önüne alınması lazım. Yani işi bulsak bu sefer onu yapacak adam yok. Benim iki iş yerim var eleman yokluğundan dolayı bir tanesi üç aydır tamamen kapalı. 

BAĞKUR ÖDEYEMİYORUZ, SİCİL BOZUK OLDUĞU İÇİN DESTEK ALAMIYORUZ

Yani biz devletimizden, hükümetimizden şunu istiyoruz; bu pandemi sürecinde esnafın yanında çalıştırdığı elemanın sigortası, esnafın kendi bağ-kur primlerini ertelese yani küçük esnafa nefes aldırsa çok daha iyi olacak. Dükkan kiraları bir taraftan, kendi bağkurumuzu ödeyemiyoruz o bir taraftan, yanımızda mutlaka çalışan oluyor onun ücreti ve sigortası bir taraftan, baktığımız zaman bizler birinci derecede tehlikeli işlerde çalışıyoruz. Ama devletten bu konuda herhangi bir destek görmüyoruz. Devletin yine de bize vermiş olduğu krediler var evet ama KOSGEB aracılığıyla, Esnaf Kefaret Kooperatifi aracılığıyla ama esnafın geçmişteki sicili bozuk olduğu için o kredileri de kullanamıyor. Sürekli bir şeyler tedarik etmemiz gerekiyor bunun içinde bir ödenek gerekli bu sebeple önceden bir kredi kullanılıyor ve tekrar bunu kullanamıyoruz. Kriterlerimiz yetersiz kalıyor maalesef. Mesela bir kredisi olan kişi alternatif bir kredi daha alamıyor. Bu konuda herhangi bir avantajlı durumla karşılaşamıyoruz. Afyon için söylemek gerekirse yeni krediden yararlanabilecek sicili düzgün dediğimiz yüz kişiden birkaç kişi anca çıkacaktır. Kredi kartını ödeyememiş, senedini ödeyememiş bunlar da esnafın siciline işliyor. Yani gerçekten ailesel sorun yaşayanlar, psikolojik kriz geçirenler gibi insanlar şu anda patlamaya hazır bomba konumuna gelmiş durumda. Bir an önce piyasaların normale dönmesi gerekiyor ki bizler de rahat nefes alabilelim. Dolar yükselişine bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu durumun bir sonu gelmeli, bu zamlar bu şekilde devam ederse önümüzü hiç göremiyorum. En basitinden petrole gelen son zam haberiyle tüm insanlar petrol ofislerinde kuyruklar oluşturmaya başladı, herkes artık hazır bir şekilde yeni zam nereden gelecek diye bekliyor. Kimileri stoklarında bekletirken kimisi ihtiyacını alamıyor. Zamlardan esnaflar kadar halkta çok fazla etkilendi. Artık insanlar hırsızlığa, yalancılığa başvurmaya başladı. Çünkü açız, bizi bunu itiyorlar. Kış sezonu genel olarak bizim sektörde satışlarımızda bir azalma olurdu ama zamlardan dolayı tamamen bitti. Malzemeci bize malzeme veremiyor, biz de müşteriye veremiyoruz. Gerçekten çok zor durumdayız. Bu sadece mobilya sektörü için değil bence her sektör şu anda aynı. >>Kübra Üye'nin Özel Haberi.