Başkan Demirci’den Milletvekillerine mektup Başkan Demirci’den Milletvekillerine mektup

6 Şubat 2023 Maraş merkezli depremlerin yıldönümünde Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Dr. Süleyman Gücek ve İnşaat Mühendisi Vedat Yeşildağ Afyon Postası'na konuk olarak Gazeteci Nail Azbay'ın sorularını yanıtladılar.

-Zayıf olan zeminlerden uzak durmamız gerek

6 Şubat Depremleri'nde hasar tespit çalışmalarına katılan Gücek;

"Bölgede edindiğimiz acı tecrübeler neticesinde bizim aslında ciddi dersler çıkarmamız gerekiyor. 99 ve diğer yaşadığımız depremlerde de bu dersi çıkarmamız gerekiyordu ama ne yazık ki süreç bu noktada uzuyor. O yüzden oradaki acı tecrübeleri biz şu an yaşadığımız Afyonkarahisar iline getirmek istemiyorsak eğer, burada özellikle mühendislik özellikleri açısından zayıf olan zeminlerden uzak durmamız gerekiyor, uzak duramıyorsak da mutlaka mühendislik hizmeti ile birlikte o zeminin iyileştirilmesi gerekiyor. Çünkü bunu zaten Prof. Dr. Sadettin Ökten Hoca vardı, hep söylerdi kendisi; ovalara yerleşmeyeceğiz, mümkün olduğunca dağlara yerleşeceğiz diyor. Bu noktada da ovalara yapma imkanımız olsa da biz bulunduğumuz zemini iyi bir şekilde iyileştirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili mühendislik hizmetlerinin ciddi anlamda yapılması gerekiyor. Bununla ilgili de denetim mekanizmasının oluşması gerekiyor ve yerel yönetimlerin de bunun üzerine ciddi anlamda düşmesi gerekiyor. Çünkü bir deprem bölgesi Afyonkarahisar bölgesi. 

Whatsapp Image 2024 02 12 At 13.02.51

-Afyon’da 150 yıldır sismik boşluk var

Yaklaşık işte Akşehir-Gediz fay hattı üzerinde olan bir bölge ve sismik hareketliliği olan da bir bölge. Yaklaşık 150 yıldır aslında sismik bir boşluğun olduğu, depremin olmadığı, her geçen gün deprem olma ihtimalinin arttığı bir ilde yaşıyoruz. 1995 Dinar Depremi’nin, Sultandağı ve Çay Depremleri’ni gördük. 150 yıldır bahsettiğim fay hattında sismik boşluk var. En son yanlış hatırlamıyorsam 1876 yılında bir büyük depremle karşı karşıya kalmıştı. Ondan sonra olan depremler hep bu fay hattında olmuştur zaten. 

-Afyon’da 6.5 büyüklüğünde bir depremden bahsediyoruz

Yani uzmanlarımızın, hocalarımızın da bahsetmiş olduğu, yapmış olduğu analizlere göre tam bizim alanımıza değil ama onların okumuş olduğumuz makalelerine istinaden Afyon'da beklenen deprem 6 ile 6.5 büyüklüğü arasında bir depremden bahsediyoruz yani aslında. Biz 7.7, 7.6 depremlerini yaşadığımız için 6, 6.5 büyüklüğündeki bir deprem aslında daha böyle küçükmüş gibi geliyor. Aslında öyle değil yani büyük depremler noktasında 6,5 ciddi hasar verebilecek, bu büyüklükte oluşturabilecek bir deprem bir fay hattından bahsediyoruz. O yüzden de biz çok vakit geçmeden özellikle bu noktada hızlı bir şekilde yapılaşmanın da özellikle işte alüvyon zeminler üzerinde olduğunu gördükçe bu riskin biraz daha arttığını görmekteyiz.

O yüzden de burada mutlaka özellikle bu sahaya özel analizlerin yapılarak işte geoteknik anlamda yapılan deneylerin denetimlerini artırarak ve iyi bir mühendislik hizmetiyle birlikte bu problemlerin önüne geçilebilir. Aksi takdirde geçtiğimiz yıl 6 Şubat'ta bölgede olan, işte Maraş merkezli depremler, daha sonrasında benzeri Afyon'da görüntülerle karşılaşabiliriz. İstanbul'da olabilir, işte İzmir'de olabilir, Hakkari tarafında olabilir. Sonuçta bu memleketin derdiyle dertlenen insanlar olarak problemler neredeyse biz geçen sene olduğu gibi yine hızlı bir şekilde gönüllülük esaslı gideriz. Bunda bir problem yok ama neden olduktan sonra biz gidiyoruz yani olmadan önce bunun önlemini alalım. Evet olduktan sonra olmuşta ölmüşte çare yok demek bir çözüm değil. Evet vaktimiz var, belki de yok yani bilemiyoruz yani her an bir depremle karşı karşıya kalabiliriz. O yüzden de ne kadar erken başlayabilirsek, ne kadar hızlı başlayabilirsek o kadar hızlı yol katedebiliriz ve vatandaşların zarar görmesini, maddi manevi ve can kaybıyla bu zararı ne kadar azaltabilirsek karınca misali bizim için vicdani anlamda bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum yani. Tekrardan sadece ülkemize değil, Rabbim hiçbir ülkeye yaşatmasın. Milletimize de tekrardan buradan başsağlığı diliyorum. Geride kalan, bölgede bize sofrasını açan, gönlünü açan muhabbetine ortak olduğumuz dostlarımıza da tekrardan geçmiş olsun, Allah sabırlar versin." ifadelerini kullandı.

-Depreme karşı elimizde güç var, binaları sağlam yapalım

Deprem bölgesindeki yapıların bozukluğuna ve tedbir alınmamasına değinen İnşaat Mühendisi Vedat Yeşildağ ise;

"Yapılacak tek bir şey var aslında, o da kesinlikle devlet eliyle yani bir yönetmeliğin değiştirilip zorunlu hale getirilmesi, diğer türlüsü zaten olamaz. Bunu halkın kendisinin yapması imkansız bir konu. Çünkü orada vatandaşın mesela binası risklidir, çürüktür hatta ama yaşadığı yer orası, bunu değiştiremez. Bunun artık zorunlu bir hale getirip, onu artık devletin imkanlarıyla bir Kentsel Dönüşüm Yasası olur mesela. İstanbul için düşünülüyor, İstanbul için hatta şu an yapıldı, onunla ilgili daha iyi şeyler çıkartıldı diğer illere göre. Bu bütün iller için yapılabilir mesela. bu durum zorunlu olması gerekiyor. Yani bizim buradaki fayların bir hafızası yok, bir benzerliği de yok. Bunu da kimse bilemez. Bu oluşacak Türkiye'deki bütün faylar için söylüyorum bunu, yani bir benzerliği ya da bunların bir hafızası olmadığı için bunlarla ilgili de hani ister istemez bizim orada oluşacak sarsıntıları sadece tahmin edebiliyoruz ama bizim elimizde bir teknolojik imkan var, bizim elimizde bir güç var. Bu binalarımızı biz istediğimiz gibi sağlam yapabiliyoruz, bu bizim elimizde olan bir şey. Bu şekilde yaptığımızda kentlerimiz, bütün belediyelerimiz, bütün illerimiz, bütün evlerimiz sağlam bir şekilde depreme dayanıklı bir hale gelir.

Whatsapp Image 2024 02 12 At 13.02.51 (1)

-1995 ve 2002 depremleri Afyon’da kendini göstermiş

Afyonkarahisar olarak da biz deprem bölgesine geldikten sonra burada da çoğu binaya baktık, tabi burada 1995 Dinar Depremi, 2002 Sultandağı-Çay depremlerinden dolayı buradaki insanlarda böyle bir deprem algısı vardı. Ben kendim de Şanlıurfa Siverekli olduğum için oradaki bölgeyi biraz daha iyi tanıyorum, yani yapılan işçilikler, hatalar, yüksek katlar. Bizim buradaki yerel yönetimler o konuda gayet iyi, yüksek katı çok vermediler, çok iyi. Neden 1995 depremi var, 2002 Çay ve Sultandağı depremi kendini göstermiş buradaki halka ve yerel yönetime ama orada bunu hiç kimse bilmiyordu. Belki 250 yıl önce çok büyük bir deprem olmuş ya da 200 yıl önce. Bunu bilmedikleri için de bu korkuyla o binalar daima yüksek katlı yapılmış, işçilikler çok kötüydü, yeni binalarda bile bu mevcuttu. Bununla ilgili ister istemez yapılaşma da ona göre bozuk hal aldı." şeklinde konuştu.