Finans profesörü olan Cantürk Kayahan ile Afyon Kocatepe Üniversitesi’ndeki odasında buluştuk. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Afyonkarahisar’ın 5 ilçesinin ismi vererek, şöyle demişti Cantürk Kayahan: “Bugünden doğru politikalar yürütülebilirse önümüzdeki 20 yılda ilginç gelişmeleri görebileceğimiz ilçeler; İhsaniye, İscehisar, Çay, Sultandağı, Sinanpaşa olarak belirtebilirim. Neler yapabilecekler; farklılaşabilecekler mi? Potansiyellerini kullanabilecekler mi? Hep birlikte göreceğiz…”
Bu açıklamanın yer aldığı haber Afyon Postası’nda 20 bine yakın okunma alınca Cantürk Kayahan’a neden bu ilçeler olduğunu sordum. Bu listeye eklenecek başka bir ilçe ya da ilçeler olup olmadığı sorusunu yönelttim. O anlattı, ben dinledim.
Buyurun, Prof. Dr. Cantürk Kayahan’a kulak verelim:
Elimizdeki bilgilerle konuşuyoruz
Elimizde bilgi var ve biz de araştırıyoruz; bunu kimse bize alıştırın demiyor, mesleğimiz icabı araştırıyoruz. Benim daha önce odalar ve borsalar birliğinde, danışmanlık sürecimde bazı analizler yaptım. Bilgi geldikçe kullanmak istiyoruz. Tabii biz paylaşımlar yaptıkça, buna da sosyal medyanın gücü diyebiliriz, insanlar kendilerine göre yorumlar yapıyorlar. Mesela diyor ki neden bu ilçeler yok; ama burada Afyon’daki dominant ilçeler diyor, bu da ne? Büyük ilçeler demek. Afyon’da bu ilçeler Bolvadin, Dinar, Sandıklı, Emirdağ. Bu dört ilçeyi çıkarırsak, ben diğer ilçelere vurgu yaptım. Bunun nedeni de şu, Afyon için elinizde bilgi varsa konuşabilirsiniz; ama ilçeler hakkında konuşmak için daha farklı bilgiler gerekiyor, tanımanız gerekiyor. O şehrin bilgilerine hâkim olmanız gerekiyor. Hele ki birbirine daha yakın ilçelere giderseniz, bu ilçeler farklılaşıyor.
Afyonkarahisar 3 bölgeye ayrılmış
Afyon ili üç bölgeye ayrılmış. Bu yapılanma 30 yıl önceye dayanıyor. Bunu ben yapmadım; Devlet Planlama Teşkilatı yapmış.. Ondan sonra da Zafer Kalkındırma Ajansı’nın verilerinde de biz bunu görebiliyoruz. Afyonkarahisar’ı üç bölgeye ayırmış:
- Birinci bölge: Teknoloji odaklı bölge. Neresi burası? Afyonkarahisar, Bayat, İscehisar, Emirdağ’a kadar uzanan bir koridor.
- Geleneksel bölge: Bolvadin, Çay, Sultandağı, Dinar havzasını alıyor.
- Yeşil bölge: Sandıklı, Dinar’a uzanan bir bölge ki Şuhut da kısmen bu bölgeye girebilir.
“Yapılanma doğru yapılmış; ama…”
Bu bölgeler arasında yapılandırma yapılmış. Ben şimdi bakıyorum, evet, yapılandırmaya girilmiş; ama aslında Emirdağ Organize Sanayi Bölgesi, Afyon’dan sonra üretime baktığımız zaman teknolojik açıdan üretimlerde var. Afyonkarahisar bu açıdan gelişiyor. Sandıklı ve Dinar’a baktığımız zaman tarımda gerçekten ön plandalar, seracılıkta gelişmeye başladılar. Bolvadin bölgesine baktığımız zaman hem sanayi açısından hem de tarım ve hayvancılıkta yapılanma var. Dolayısıyla yapılanma doğru yapılmış; ama bundan sonraki sürede belirli olan otoriteler proje birimleri, bunlara uygun çağrılar çıkarlarsa, bu bölgenin belirlenmiş temasına da hizmet edilmiş olur.
“İhsaniye potansiyelinin farkında mı?”
Ben neden İhsaniye bölgesini yazdım? Çünkü küçük bir ilçemiz; ilçemizin kasabaları gerçekten dominant. Mesela Gazlıgöl tek başına ele alınması gereken bir örnek; hem oraya biz dışarıdan insan alıyoruz hem de termal planlaması yapıyoruz. Orada Ayazini ve Döğer bölgesi var. Gökmen Vali döneminde o bölgede restorasyon süreci başladı. Kübra Vali’de gerçekten Ağırlama Merkezi’ni oluşturdu. Ama burada kaymakamlık ve ilçe belediyesi burayı revize etmesi lazım, planlama yapması lazım, doğru yapılaşmayı yapması lazım. Bunları yaparsanız orası değer kazanır. 5-10-20 yıl sonra burası insanların belli periyotlarla gelip ağırlandıkları yerler olacaklar. Hem Gazlıgöl, hem Ayazini, Döğer Bölgesi var. İhsaniye bölgesi hem tarım alanında verimli bir bölge hem de turizm alanında çok pazarlayacak değeri olan bir yer. Peki, İhsaniye bunun farkında mı? Sorun orada. Bunu biz nasıl pazarlarız? Dünyada çokça örneği var. Bugün Saraybosna’ya gittiğinde Mostar Köprüsü’ne gitmeniz 2 saat mesafelidir. Ama insanlar gidiyor. Şu an açıp bakalım 4-5 bin insan vardır, orada 3 bin işletme açılmıştır. Bu da gelir düzeyinin yükselmesi anlamını taşıyor. Afyonkarahisar turizm açısından iyi bir şehir olabilir.
İhsaniye içinde trafiği şimdiden planlamalıyız
2012’de Afyonkarahisar’da trafik sorunu var diyorduk; şimdi baktığımızda insanlar merkeze girmek istemiyor. Acaba biz bunun planlamasını doğru yapamadık mı, alternatif yollar oluşturamadık mı? Bunu düşünmemiz lazım. Aynı zamanda bunu İhsaniye için de düşünmeliyiz. Bugününe, geleceğine, imarına, ağaçlanmasına, tarihi dokunun hazırlanmasını, ilçelerle kasabalarının uyumlaştırmasını... Fethibey, Yaylabağı, Çayırbağ önemli bir tarım bölgeleri. Hem tarım hem hayvancılık alanında… Bunlara bakmamız gerekiyor.
Afyonkarahisar’ı diğer illerden farklı kılan bir tılsım var, ben bunu çok kullanıyorum. Neden böyle söylüyorum? Her bölgesi farklıdır. Çay’a git farklıdır, Bolvadin’e git farklıdır, Dinar’a git farklıdır, Şuhut’a git farklıdır. Bu saydığım yerlerin dördünde de keşkek vardır dördünde de farklıdır. Sandıklı, Emirdağ, Dinar, Dazkırı farklıdır. Dolayısıyla Afyonkarahisar geniş bir yüz ölçümüne sahiptir; bu da farklılıklar yaşatıyor. Nüfusunun %64’ü merkez dışında yaşıyor. Peki, biz nüfusumuzun %64’ünün yaşadığı diğer bölgeleri biliyor muyuz?
Çay ve Sultandağı’nda meyve üretimi: “Afyon’un neresinde vişne reçeli ve kurusunu alabiliyoruz?”
Çay ve Sultandağı meyvecilik konusunda çok iyi bölgeler. Peki, sen Afyon’un neresinde vişne reçelini, kurusunu alabiliyorsun? Yalvaç’tan sonra en önemli elma ve erik Çay’da yetişir. Sultandağı’nın kirazıdır. Peki; siz bunları alternatif endüstriyel ürünlere dönüştürebildiniz mi? Meyve suyu dışında... Özellikle Antalya çıkışında çok ürün var; kızılcık, yaban mersini konsantresinin üretildiği noktalar var. Biz buradaki meyveleri neden daha iyi kullanmıyoruz? Afyon’un ekonomik açıdan dönüşmesi için ihtiyaç duyduğu temel şey gıdayı endüstriyel gıdaya döndürmemiz lazım.Madenciliğe dayaılı sanayi zaten var, 30-40 yıldır bu böyle. Ama bizim artık alternatif sektörler oluşturmalıyız. Öncelikle gıdayı endüstriyel gıdaya döndürmemiz lazım.
“Belediye başkanlarımız çoğu şehrini tanımıyor”
Şehirleri bilip tanımamız lazım. Bunu belediyelerin tartışması lazım. Çay ve Sultandağı belediyelerinin meyveleri çok değerli meyveler. Sen bana basın olarak çıkıp geliyorsun, ama bunu belediyelerin tartışması lazım. Birisi bir şey diyorsa bunu sormanız lazım: "Hocam, burada ne kastediliyor?" diye. Bence belediye başkanlarımız çoğu şehrini tanımıyor bile. Üzücü bir durum bu. Afyon’da şehir merkezinde belediye bir şey yapmasa bile dernekler, üniversiteler, vakıflar bir şey yapıyor.
İlçelerde temel problem şu: Belediye dominant güçtür ve belediye öncülük etmek zorundadır. İl Genel Meclisi köy ve kasabalara odaklanmak için bilgiyi kullanmak zorundadır.
Sinanpaşa önemli bir ihracat üssü olabilir
Sinanpaşa mesela 2. OSB kurulacaktır. Ticaret odamız bunun için çok büyük emek harcamıştır. Emeği geçen bütün siyasetçilerimize teşekkür etmek lazım. Orası kurulduktan sonra Afyon’un dışarıya açılan kapısı gibi olacak ve burası önemli bir ihracat üssü olabilir. Benim bu ilçelerde ne arazim ne arsam var; değerlenmesini istediğim bir konumum da yok. Siz bunun planlamasını yapmazsanız, adımlarını atmazsanız başka bölgeler sizin önünüze geçer. İlk adım arazinin hazırlanması, o bölgenin imar konumunun belirlenmesi... Ki bu konularda da hep belediyeler yetkili zaten. Bunlar hep hizmet altyapısı.
Çay, Bolvadin, Çobanlar’da otelcilik planlanmalı
İhsaniye bölgesi de bu açıdan önemli. Mesela otelcilikte merkez gelişiyor. Ondan sonraki en önemli bölge Sandıklı; ama Bolvadin bölgesi de bunun için çok önemli. Pandemi döneminde ciddi yatırımlar yapıldı. Çay, Bolvadin, Çobanlar’da otelcilik konsepti değildir; daha çok belediyenin tesisleri ve villa ağırlıklı olarak... Ama oraların da dönüşümü bu şekilde sağlaması lazım. O bölgeye gelen insanların ne alacağını bilmesi lazım. Ağırlama noktalarının artırılması lazım. Oteldeki konaklamaların artırılmasının tek yolu şehirdeki konaklama yerlerinin artırılmasıdır.
Doğru pazarlamayı bilmemiz gerekiyor
Müzecilik, kütüphanecilik... Ne derseniz, bunların hepsi şehri bütünleştiriyor. Termal suyun çıktığı bölgede çok fazla mineral var. Bu kimyacıların işi, tartışmaları gerekiyor. Sandıklı termal suyun birçok özelliği var. Mesela termal suların özellikleri farklı ama biz suyu sadece termal su diye pazarlıyoruz. Bu konuda Maden Teknik Arama(MTA) Genel Müdürlüğü’nün raporları var. Sandıklı suyu insanın psikolojik arınmada iyi geldiği söyleniyor bu raporda. Sandıklı suyunu mesela pandemi döneminde dinginlik için pazarlayabilirlerdi. Bolvadin bölgesinin termal suyu cilde çok iyi geliyor, aynı zamanda romatizma için de pazarlanabilir; ama biz bunları böyle pazarlamıyoruz? Bunları ben değil MTA diyor. Sadece doğru pazarlamayı bilmemiz gerekiyor.
İscehisar ilçesi bunlara yönelmeli
İscehisar aslında bu teknoloji bölgesinin bağlantı noktasında kalıyor. Emirdağ’a kadar uznan bir bölgeden bahsediyoruz. Ben Afyonkarahisar için bunları söylerken yüzlerce rapor okudum. Zafer Kalkınma Ajansı’nı okuyoruz. Devlet Planlama Teşkilatı’nı okuyoruz. Bunlar bize çağrışım yapıyor. İscehisar deyince mermer geliyor. Ama burada İhsaniye dışında olan maden suyu tesisi var. Orada madencilik ve mermercilik alanında bir kümelenme var. Bunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu ürünleri katma değeri yüksek ürün haline dönüştürmeliyiz. Oradaki mermerleri sadece taş olarak düşünmemeliyiz. Yapıları, renkleri, görüntüleri farklı. Sanat için, yalıtım için, inşaat için kullanabilirsiniz, tozunu bile kullanabilirsiniz. Bu yer önemsiz bir bölge olabilir mi? Bilgi, ekipman, tasarım gerekiyor. Gelecek tasarımda. Tabi bunlar için iyi bir ekip gerekiyor.
Afyonkarahisar Müzesi’ni uluslararası bir müze olarak düşünmek lazım
Afyonkarahisar ili diğer illerden Eskişehir ve Uşak’tan farklılaşıyor. Uşak’ın merkez nüfusu yüzde 73. Kasabaları yüzde 27’lerde… Afyon tam tersi… Eğitim, sağlık ve hizmetlerini diğer illerden farklılaştırmanız gerekiyor. Ekipler kurmanız gerekiyor, merkezin bunları desteklemesi lazım. İlçelerinde kasabalarını desteklemesi lazım. Köylere doğru inelim, belediye dışındaki yerlere hizmet götüren birlikler olan İl genel meclisleri buradaki tarihi kültürel turizm tasarım gibi konulara eğilmeli. Mesela bizde arkeoloji müzesi taşındı. Müzecilik ziyaretlerinde TR33 bölgesinde en gerisinde biz varız; ama şu anda müzemiz otel konaklamalarına çok yakın, hem de iyi dizayn edilmiş, modern bir yer. Eksiklikleri var tabii ki; ama ben ziyaretimde kültür ve turizm müdürümüze bahsettim, "Şunlar olmalı," diye. Çünkü uluslararası bir müze olarak düşünmek lazım.
Belediyeler kasabalar ile etkileşim içinde olmalı
Belediyelerin kasabalarıyla etkileşim halinde olması lazım, birbirinin rakibi değil, onlar bir bütün. İhsaniye’de de belediye var, Gazlıgöl’de de var. Bolvadin’de de var, Dişli’de de var. Belde ve ilçe belediyeleri yakın etkileşimler kurmalı. Buralarda kaymakamlıklar bir koordinasyon merkezi kurabilir. İllerde de valilikler bunu yürütebilir. Daha etkin olmalıyız. Bilgiyi kullanmalıyız. Tarım ve hayvancılık konusunda çok güçlü bir veteriner fakültemiz var. Diğer bölümleri kullanmalıyız. Biz daha çok sosyal alandayız. Dünya üzerinden verileri araştırıp bunların nasıl dönüştürülebileceğine bakıyoruz. Şehrin nasıl daha iyi bir konuma getirilebileceğini, şehir sanayisinin nasıl katma değeri yüksek olan ürünlere çıkarılabileceğini, bilginin nasıl kullanılabileceğini tartışırız. Bunlar konuşulunca şehir değer kazanacak.
Eber’i kurtarmak için bilgiyi kullanmalıyız
O kadar çok başlıklar var ki… Seracılık başlı başına bir alan. Kültürel alanlar. Park yapmak var parka yapmak var. Ormanlaştırmak ama nasıl ormanlaştırmak? Bunun için dünyayı tanımamız gerekiyor. Biz dünyadan bağımsız değiliz. Dünyada bunu çok güzel yapan örnekler var. Bu örnekleri kullandığınızda şehri nasıl dizayn edeceğinizi görüyorsunuz. Mesela gündemdeki başlıklardan birisi de Eber Gölü. Ben bu gölün birebir aynısı hatta kopyasını İspanya Valensiya’da gördüm. İsmi Albufera gölü…. Ben gittim ve sosyal medyamda paylaştım. Burası neresi dedim. Yıllardır Eber Gölü’nün yakınında yaşayan insanlar bile oraya "Eber Gölü" dedi. Ama orası Dünya Bankası projesi ile sorununu çözmüş olanAlbufera gölü… Burada doğal arıtma projesiyle sorun çözülmüş. Ama Eber çözemiyor. Neden? Bilgiyi kullanmadığımız için.
Önce teşhis etmeliyiz
"Eber’i kurtarmak istiyorum," çok sloganist bir ifadedir. Önemli olan nasıl kurtarman gerektiğidir. Biz önce sorunu bulalım, çözmek inanın kolay.Albert Einstein’a sormuşlar. “Dünyadaki sorunları çözmek için bir saatin olsa bu saati nasıl kullanırsın” diye sormular. O da, “55 dakikasını sorunu teşhis etmeye ayırırım, 5 dakika sorunu çözmeye yeter” demiş. Dolayısı ile biz önce sorunu teşhis edelim. Çözmek çok kolay. Bilgiyi kullanmamız gerekiyor.
“Yaşadığın şehre sevdalı olmalısın”
Projeyi düşünen, yazan aynı kişi olmalı. Çözen farklı olursa o projeden lezzet alamazsın ya da ekip olmalı. Biz belli şeyleri konuşabiliyoruz. Afyonkarahisar’ı konuşuyoruz; ama diğer ilçelerimiz de çok önemli. Bu ilçeleri yazarken gittim gittim geldim. Dazkırı’da bu ilçeleri takip eden bir ilçe. Bu ilçelerde ilk ön planda olan ilçelerdi. Bu ilçelerin değer kazanması sizin bugün yapacaklarınıza bağlı. Bir şey yapılmazsa kaybetmeyecekler, herkes olmaya devam edecek ama sıradanlaşacaklar. Sizin farklılaşmanız lazım. Bunu düşünmek lazım. Bilgiyi kullanalım. Tartışalım. Siyasetçilerimiz doğru bilgiye sahip olan kişilerle iletişim içinde olması lazım. Ben bilirim diyemem, ben araştırdıklarım ve tecrübelerimle bunu yansıtırım.
Yaşadığımız şehre yönelik sorumluluk almamız gerekiyor. Shakespeare diyor ki:
"Bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan.
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür.
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…"
Kardeşim şehir için sevdalı olman lazım.
//
Röportaj: Nail Azbay
Fotoğraf ve Kamera: Yunus Üstündağ