A F Y O N Anadolu’nun bağrına Vurulmuş volkandan bir mühür Türkiye’min nirengi noktası Tüm heybetiyle Afyon Kal’ası Şimalden cenupa şarktan garba Uzadıkça uzayan bir gönül köprüsü Bir ayağı Selçuklu bir ayağı Osmanlı Geçme selamsız şahlanan ay yıldızı Akı ak moru mor baharda Haşhaş çiçekleri ile süslenir bu vaha Al al vişnesi kirazı Farklı bir aleme dönüşür Afyon ovası Kırk direkli Ulu cami Sabahın ayazında ezan sesi Sabırla şükürle alınır abdesti Vecd ile semaya kalkar dergah-ı mevlevi Bir şehir onun etrafında şenlenir Besmele ile kesilir her lokum tanesi Kombinalardan gelir salavat sesleri Hediyedir Gedik Ahmet Paşa külliyesi İmaret de hamurlar açılır lalelerle Fırın kızar dizilir pasalar seher vaktinde Çorbalar kaynar kazanlarda sabahın üçünde Yiğitlerden bir yiğit pidecilerin piri Mehmet Yolun sonu göründü oldu hak vaki “Her canlı ölümü tadacaktır.” Der İmran ayeti Başucunda Afyon beyazı “Hüvel Baki” Rabbim rahmetiyle cennetine iletsin İsmail’i Sakınma kirlen pir-ü pak eder Oruçoğlu Korkma ye sofra zengin yakın Kızılay maden suyu Bedenin ve ruhun yeniden doğmuştur dupduru Burası Afyon taşı toprağı havası suyu bereketle dolu Dokuz yıl dokuz ay eylendim otağında Naçar kalmadım hiç bu aziz vatanda Dostlarla sıra gecelerinde Kah mest oldum kah efkarlandım Ben seni sevdim Afyon Ben seni çok sevdim Fahrettin Erdem fahrettinerdem56@gmail.com