CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının 2024 yılı bütçeleri üzerine CHP Grubu adına konuştu.

AK Partili Bülent Eser’den Burcu Köksal’a ‘tiyatrocu’ göndermesi AK Partili Bülent Eser’den Burcu Köksal’a ‘tiyatrocu’ göndermesi

"ÇOCUKLARIMIZ KARANLIKTA OKULA GİDİYORLAR, ÖĞRENCİYE VERİLEN ÜCRETSİZ ÖĞÜN NEDEN KALDIRILDI?" 

Türkiye’nin UNICEF verilerine göre çocuk yoksulluğunda dünyada 2. olduğunu dile getiren Köksal, “Çocuklardaki gıda yoksulluğunda ise dünya 3’üncüsüyüz. Çocukları koruyamamakta, karanlıkta okula yollamakta mahiriz. Evet, yaz saati uygulaması, Milli Eğitim Bakanı’nın görevi çocukları karanlıkta okula yollamak değil, çocukların beslenme çantasının doldurulabileceği bir ülke inşa etmek. Yaz saati için geçtiğimiz günlerde tüm vekillerimizin verileri ortaya koymasına rağmen tam da burada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bu uygulamanın devam edeceğini üstüne basa basa duyurdu. Çocukları karanlıkta okula göndermek güneşten ve kahvaltıdan kesmektir, gelişim bozukluğunun ve stresin temelidir. Bu ülkede çocuklar beslenme çantalarında yiyecek olmadığı için karınlarını suyla doyuruyorlar, veriler ortada. Bir önceki Bakan Mahmut Özer’in okul öncesi 1,5 milyon öğrenciye vermiş olduğu ücretsiz öğün mevcut Bakan Yusuf Tekin döneminde kaldırıldı. Yine, Mahmut Özer, 2023 yılı Mayıs ayında okul öncesi eğitimin ücretsiz olacağını söyledi ama 14 Ekimde şu anki Bakan Yusuf Tekin okul öncesi eğitimde katkı payı uygulaması getirdi. Mahmut Özer 2 Nisan 2023 tarihinde tüm eğitim kademelerinde okullaşma oranının yüzde 99’a ulaştığı yönünde bir “tweet” atarak, basın açıklamasında da “Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranı yüzde 99’un üzerine çıkarıldı. Okullaşma oranımız okul öncesi 5 yaşta yüzde 99,5; ilkokulda yüzde 99,5; ortaokul ve lisede yüzde 99,1’e ulaştı.” demişti. Ama Sayın Bakan Yusuf Tekin’in döneminde Millî Eğitim Bakanlığının resmî sitesinde “İlkokul düzeyinde okullaşma oranı yüzde 93,85; ortaokul düzeyinde yüzde 91,21; ortaöğretimde yüzde 91,7; yükseköğretim düzeyinde ise yüzde 46,2.” deniliyor. Şimdi, burada tablo: Yusuf Tekin böyle diyor, Mahmut Özer böyle diyor. Siz birbirinizle çelişirken, birinizin söylediğini öteki doğrulamazken biz hanginize inanacağız?” ifadelerini kullandı.

"YUSUF TEKİN İÇİN KİŞİYE ÖZEL KANUN ÇIKARTILDI"

Köksal, “13 Eylül 2018 tarihinde 17 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle profesörlükte geçirilecek en az üç yıl şartı kaldırıldı. “Rektörler profesörlük yapanlar arasından atanır.” şekline dönüştürüldü. Bu bizi neden ilgilendiriyor? Çünkü tam da iki gün sonra, 15 Eylül tarihinde Millî Eğitim Bakanlığının son Müsteşarı olan Yusuf Tekin işte bu hüküm sayesinde Hacı Bayram Veli Üniversitesine rektör olarak atandı. Böylece, “Harika Çocuklar Yasası” olarak da bilinen İdil Biret ve Suna Kan’ın Yabancı Memleketlere Müzik Tahsiline Gönderilmesine Dair Kanun’dan sonra Cumhuriyet tarihimizde kişiye özel ikinci kanun bütçe görüşmeleri için burada bulunan Millî Eğitim Bakanlığının başında olan dönemin Millî Eğitim Bakanlığının son Müsteşarı Yusuf Tekin’in rektör ataması için çıkarılmış oldu. Bakan Tekin’in Müsteşarlık dönemi tabii, bununla da sınırlı kalmadı. Neler yapıldı bir bakalım: Bir gecede Millî Eğitim Bakanlığının tüm yöneticileri görevden alındı, Andımız kaldırıldı. Sahi, Sayın Bakan, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım.” demenin, yurdunu ve milletini sevmenin, Andımız’ın sözlerinin neyi rahatsız etti de kaldırdınız, açıklayın bilelim.” şeklinde konuştu. 

"TEFTİŞ SİSTEMİ YERLE BİR EDİLDİ, DERS DENETİMİ KALDIRILDI, UYUŞTURUCU OKUL İÇLERİNE KADAR GİRDİ"

Köksal, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Proje okul uygulaması başladı, teftiş sistemi yerle bir edildi, ders denetimi kaldırıldı, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına geçildi, TEOG kaldırıldı, üniversite giriş sistemi yeniden değiştirildi. Yine Sayın Bakanın Müsteşarlığı döneminde hayata geçirilen, “akıllı okul” olarak da bilinen etüt merkezleri 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra soruşturma geçirdi. Bakan Tekin, bu soruşturmalar esnasında bu etüt merkezlerinde boy gösterdi. Müsteşarlığı döneminde birlikte çalıştığı 8 kişiden 7’si gözaltına alındı. Millî Eğitim Bakanlığına 1.709 kişi göreve alındı ancak hepsi mülakatla, yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda elenenler mahkemelere gitti ama mahkeme kararları da uygulanmadı. 2017 yılında Batman’da bir okulun bir sınıfında 10 öğrenci birden TEOG 1’incisi oldu. Ne kadar büyük tesadüf değil mi Sayın Bakan? Şimdi, müsteşarlığınız dönemindeki tablo bu, Bakanlığınız dönemindeki tablo nasıl? Okullara temizlik görevlisi, güvenlik personeli atamadınız, veliler aralarında para toplayarak temizlik malzemesi alıyor, bazı okullarda kayıt işlemlerinde bu olay zorunlu tutuluyor. Okullarda güvenlik görevlisi yok; uyuşturucu okul içlerine kadar girdi. Özellikle yoksulluk oranının yüksek olduğu bölgelerde her gün bıçaklı kavga haberleri geliyor önümüze ama Sayın Bakan okulların güvenliğini sağlamak yerine danışman atamasını yapıyor. 2 Ocak 2014 tarihinden itibaren Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü olarak görev yapan Nazif Yılmaz, 8 Ocak 2022 itibarıyla Millî Eğitim Bakan Yardımcısı olarak atandı. Kim bu Nazif Yılmaz? AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın imam hatipten sınıf arkadaşı. Zaten o meşhur sınıfı hepimiz biliyoruz; maşallah öyle yetenekli bir sınıf ki mevcutlarının hemen hemen hepsi kamuda üst düzey görevdeler.”

"OKUL SIRASINDA OLMASI GEREKEN ÇOCUKLAR KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR, ÖĞRETMENLER YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALIYORLAR..!"

Köksal, “Kamuda en çok personel istihdamı Millî Eğitim Bakanlığında ama Millî Eğitim Bakanlığında olmasına rağmen eğitim hizmetlerinde çalışanların tamamı yoksulluk sınırının altında, bir kısmı da açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya mahkûm edilmiş. Örneğin, yirmi beş yıllık bir öğretmen 24.154 lira maaş alıyor ama siz öğretmene ne vermeye kalkıyorsunuz? Beyaz önlük Sayın Bakan. “24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere bir maaş ikramiye verilsin.” diye kanun teklifinde bulunduk ama komisyonda bu teklif hâlâ bekliyor. Öğretmenlerin sorunlarını çözmekten uzaksınız. Öğretmenler bu durumda, peki öğrenciler nasıl? Onlar da okuldan kopuyor yoksulluk yüzünden. Okul sırasında olması gereken çocuklar kayıt dışı çalıştırılıyor. Çocuklar bu ülkede değer görmedikleri için, güvencesiz hissettikleri için sanal bahse, uyuşturucuya yöneliyor. Bu bütçede çocukların suça, sanal bahse, madde bağımlılığına yönelmesini engelleyecek bir tedbir alınmasına dair bir kaynak yok arkadaşlar. Yirmi bir yıldır yapboz tahtasına döndürdüğünüz eğitimde fırsat eşitliğini sağlayamadınız, yoksulluğu çözemediniz.” diye konuştu.  

"AKP’Lİ BAKAN KALDIRILSIN DİYOR, GRUP BAŞKANVEKİLİ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR DİYOR! HANGİSİNE İNANACAĞIZ?"

CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bu ülkede 6 yaşındaki bir çocuk “evlilik” adı altında yıllarca istismara uğradı, kamuoyunun tepkisi üzerine konuya el atıldı. Bir Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız var, “6284’ün uygulanmasını kadınlar istemiyor.” diyebiliyor. 8 Mart 2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amacı “Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” şeklinde belirtilmektedir ve bu tedbirleri almaktan sorumlu olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıdır. 6284’ü koruması gereken Bakan diyor ki: “Kadınlar uygulanmasını istemiyor.” Hatırlayın AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin seçim döneminde “6284 bizim kırmızı çizgimizdir.” demişti. Şimdi, soruyorum Sayın Bakan: Neden sizin kırmızı çizginiz değil? Partinizin görüşü nedir? Biriniz “Kırmızı çizgimiz.” diyor, biriniz “Kaldırılsın.” diyor. Biz hanginize inanacağız? Kız çocukları yoksulluktan okullara gönderilemezken, evlendirilirken, 6284'ü korumanız gerekirken hangi düşünceyle “Kaldırılsın.” diyebiliyorsunuz? Bakanlığınıza bağlı sevgi evleri var, bakın, bu evlerde denetim ne sıklıkla yapılıyor? 18 yaşını dolduran kimsesiz çocuklar yurtlardan, devlet korumasından çıkarılıp âdeta sokağa atılıyor. Her gün onlarca telefon alıyoruz.  Bu çocuklara ortam hazırlanmadan suçun ve yoksulluğun arttığı bir düzene terk ediyorsunuz. Yaş almış vatandaşlarımız için açtığınız yaşlı bakım evlerinde de sıkıntılar mevcut. Bir kere bu evlerin ücretleri ev kiralarından bile daha pahalı.”

"EMEKLİLER KİRASINI ÖDEYEMİYOR, ÜLKEMİZDE MİLYONLAR AÇLIĞA MAHKÛM EDİLDİ"

Emeklilerin kiralarını ödeyemediklerini söyleyen Köksal, “Emekliler kirasını ödeyemiyor bu ülkede, en düşük emekli maaşı 7.500 lira. Beş yıl önce asgari ücretin 2 katı olan emekli aylığı bugün neredeyse asgari ücretin yarısı kadar. Siz sık sık “Emeklimizi enflasyona ezdirmedik.” deyip durun “ezdirmek” ne kelime silindirle üstünden geçtiniz. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 61,9; ENAG’a göre yüzde 129. İşte, emekliler TÜİK’e göre maaş alıp ENAG’a göre harcama yapıyorlar. Bir ev kirasına bir emekli maaşı hayaldi, sayenizde gerçek oldu ama artık ev kirasına bile yetmiyor emeklinin maaşı. Emekli kirasını ödeyemediği için sokaklarda yatıp kalkıyor. Bu ülkede aç kalmak için yaşlı ya da çocuk olmaya da gerek yok, kendi düzeniniz bozulmasın diye yanlış ve adaletsiz politikalarınıza emekliyi, işçiyi, esnafı, memuru feda ettiniz, milyonları açlığa mahkûm ettiniz. Sizin adaletiniz yok, kalkınan da siz ve çevreniz. Nereden tutsanız Millî Eğitim Bakanlığının da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da bütçesi elimizde kalıyor. Bu bütçe tam da yoksulluğun bütçesidir. Bu bütçe, öğretmene, öğrenciye, yaşlıya, gence, işçiye, emekliye, esnafa, memura, çiftçiye, iş insanına, ev kadınına, işsize, kısacası vatandaşa ihanetin bütçesidir.” dedi.

>>Kudret Kuş'un Haberi