“Zorba” Önce Yaşamak Var…

Zorba, Nikos Kazancakis'in 1946'da yayımladığı romanı. Roman 1964 yılında  Mihalis Kakoyannis tarafından sinemaya uyarlanır. Filmde Anthony Quinn Alexis Zorba’yı, Alan Bates Basil’i, Irene Papas, dul kadını, Lila Kedrova Madame Hortense’i oynar.

Basil (yazar) Yunanistan'ın Girit adasına gelir. Girit'te bir maden ocağı miras kalmıştır. Gemide Alexis Zorba ile tanışır ve onu ustabaşı olarak işe alır. Aradan geçen birkaç aylık zamanda Zorba, genç yazarı derinden etkiler. Zorba’nın hayat felsefesi, genç yazarı çok etkiler ve yazarın hayata bakış açısı değişmeye başlar. Romanın sonunda yıkılan maden ocağında sirtaki yaparlar. 

"Korkmamayı, yaşamı sevmeyi, ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti" diyor yazar. Zorba, bir yaşam kaynağı, enerjisi ve rehberidir. Özgür insanların simgesidir. Kazancakis’in mezar taşında şunlar yazılıdır: "Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm."

Roman genel olarak bir aydın, entelektüel eleştirisidir. Basil, hayatı kitaplardan öğrenmeye çalışan bir karakterdir. Yaşamak yerine sorgular, eleştirir, biraz da yukardan bakar. Zorba ise Basil’in karşıtıdır. Yaşamaktan yanadır. Sevmeye değer verir. İçinde büyük bir yaşama sevinci ve istenci vardır. Duygularından utanmaz.   

Friedrich Nietzsche'nin “Tragedyanın Doğuşu” adlı yapıtında incelediği iki kavram (Apollon’cu ve Dionysos’çu sanat)   vardır. Burada Apollon; biçimin, uyumun ve kontrolün, Dionysos ise taşkın ve coşkun duyguların, tutkunun simgesidir. Bu açıdan baktığımızda Basil, Apollon’u, aklı ve ölçülü olmayı; Zorba ise Dionisos’u, yemeyi, içmeyi, eğlenmeyi, duyguları, yaşamayı temsil eder. Bu teori ve pratik arasındaki farkı bize gösterir. 

Goethe Faust’unda şöyle seslenir:

Ah sevgili dostum! Her 'teori' gridir

Ve 'yeşil'dir hayatın altın ağacı... 

Romanda (Yazarın Önsözü) Bölümünde: Hayatımda bana en çok iyiliği dokunan şeyler, gezilerle düşler olmuştur... Zorba hayatı sevmeyi ve ölümden korkmamayı öğretmiştir bana! Zorba gece yarısı raks ediyor ve benim de, usluluk ve alışkanlığın düzenli kabuğundan silkinip kurtulmamı, kendisiyle birlikte büyük yolculuklara çıkmamı haykırıyor, ben ise yerimden kımıldamayıp titriyordum.... Zorba: “Kusura bakma patron ama, sen bir kağıt faresisin” diyor.   

Zorba her şeyi, her gün ilk kez görmektedir. …büyük ozanlar da, aynı biçimde ve hep ilk kez görürler. Önlerinde her sabah, yepyeni bir dünya bulurlar; bulurlar değil, onu yaratırlar. Sözcüklerle değil, insanlarla ilgilenmeye çalışır. “Afrika vahşileri yılana taparlar, çünkü bütün vücutları toprağa değer ve böylece toprağın bütün sırlarını bilirler. Bu sırlara, karnı, kuyruğu, edep yeri ve başıyla varmıştır o. Bütün okumuşlar, havadaki sersem kuşlar gibiyiz.” 

Zorba’ya göre insanın mutlu olduğunu anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekir. Romanda Konfüçyüs’ten bir alıntı yapar. ‘Pek çokları mutluluğu, insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha da alçakta; ama mutluluk insan boyu hizasındadır.’ 

Zorba doğaya bakar, doğayı içinde hisseder. “Güneş göründü; ısınsınlar diye avuçlarımı uzattım. Ağaç kabarması, göğüs kabarması... Ruhum da ağaç gibi çiçek açıyordu; insan, ruh ile bedenin aynı maddeden yapılmış olduğunu sezmekteydi.”  Zorba’ya göre insanın da, doğanın da amacı sevinçler yaratmaktır. Bu bir ruh yaratmaktır. Hermann Hesse de “Siddhartha” romanında şöyle der: “Senin ruhun bütün dünyadır.”

Benim için romandaki en güzel alıntı şöyle: Komşumuz ihtiyar bir Türk olan Hüseyin Ağa çok yoksuldu, hanımı, çocukları da yoktu. Ermiş bir adamdı Hüseyin Ağa. Bir gün beni dizlerine aldı; hayır duası eder gibi elini başıma koydu; ‘Aleksi’ dedi, 'Bak sana bir şey söyleyeceğim, küçük olduğun için anlamayacaksın, büyüyünce anlarsın. Dinle oğlum, Tanrı'yı yedi kat gök ve yedi kat yer almaz; ama insanın kalbi alır, onun için aklını başına topla Aleksi, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama.

Sokrates: “Sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez!” der. Öğrencisi de buna karşılık şöyle bir cevap vermiştir: "Yaşanmamış hayat da, üzerinde düşünülmeye değmez". Dostoyevski ise Karamazov Kardeşler’de “yaşamın anlamını, yaşamın kendisinden daha çok sevmek günahtır” der.  

Zorba, bir yaşama filozofudur. Onun için önce yaşamak ve insan gelir. Önce duyguları vardır insanın, insan sıcaklığı vardır. Önce yaşamak, sonra anlamlar gelir.