Vedaları sevmem ama bu farklı...

Bitiyor işte koskoca bir yıl daha. 2018 e, geriye dönüp bakıyorum ne hayaller, dileklerle başlamıştık. Bunların hangileri gerçeğe döndü acaba?

Ne düş kırıklıkları yaşadık ta bu yılda böyle geçti diye hayıflanıyoruz..

 

Her yıl başında bu yıl farklı olacak diyoruz ama birde bakmışız ki hiçbir bir şey değişmemiş. Belki daha da kötü şeyler yaşamışız. Ama güzel şeylerde oldu elbet. Küçücük anlarda olsa güzel şeyler... Mesela bir sabah çok erken uyanıp güneşin doğuşunu izlemek gibi. Bir deniz kıyısında gün batımınadalıp gitmek gibi.

Yeni açan gülü koklamak, seher vakti yem verdiğimiz serçelerin neşeli cıvıltılarını dinlemek gibi. Yada ayaz mı ayaz bir kış günü kısa bir an yakaladığımız güneşin içimizi ısıtması gibi. Sıcak salep fincanını tutarken sohbetin samimiyetine dalıp gitmek gibi. Soğuk, uzun kış gecelerinde baharın gelişini beklemek; yaz tatili planları yapmak; denizi, kumu, güneşi, balığı hayal etmek gibi. Sümbüller, nergisler, bademler, erikler çiçeklendiğinde hayranlıkla seyredip içimizdeki coşkuyla çocukça eğlenmek gibi.

 Acı sonlarda yaşadık belki en hakikatinden; çok sevdiğimiz birini kaybettik acısını en derinde yaşadık, günlerce ağlayıp yas tuttuk mesela yada işsiz kaldık belki yada belki de yaşanan ekonomik kriz bizi de derinden sarstı, yaraladı; ayrılıklar yaşadık, sevdiklerimiz bizden uzaklara gitti, üzüldük. Belki de müjdeli yeni şeylerde başladı hayatımızda; küçük mutlu bir ailenin temelleri atıldı mesela yada bir aşk filizlendi yüreğinizde, uzun yorucu bir tedaviden sonra sağlığımıza kavuşup mutlu olduk belki…

 

Koskoca üç yüz altmış beş gün içinde neler yaşamadık ki; acısıyla, tatlısıyla geçti gitti… Bitti mi?... bitmedi… Yaşam, mücadele ve umutlar devam edecek.

 

Telaşla, heyecanla hazırlandığımız hiçbir yılbaşı çocukluğumuzun yılbaşılar gibi değil ki. Çocuktuk, mutluyduk o zamanlar. Dünyada daha güzel daha yaşanılasıydı sanki. Beklentiler küçüktü ve bu sebepten midir ki yüzler gülerdi hep. Tüm aile bir araya gelir; soba başında çerezler yenir, tombalalar oynanırdı. “Sana çıktı bana çıkmadı hile mi yaptın? “gülüşmeleri içinde girilirdi yeni yıllara. Bütün sevdiklerimiz hayattaydı, kalabalıktık ve her şey daha bir rüya tadındaydı.

Ve bana “Kibritçi Kız” kitabı hediye gelmişti böyle bir yılbaşında.

Kibritçi Kız masalını bilir misiniz? Çocukken okuduğum bu masaldan çok etkilenmiştim. O günden sonra hayata farklı pencereden bakmayı öğrendim.

Zaman zaman bu pencerem kararsa da… Hep iyi şeyler düşünmek istiyorum.

Yüreğimi, ruhumu güzelliklerle beslemek gayretindeyim. Elbette bunu başaramadığımız, mutsuz, ümitsiz olduğumuz zamanlarda az değil.

 

Biraz masalsı, pembe düşler gibi yaşamaya çalışmak… Yorulmadık mı? Hepimiz öyle yorgunuz ki. Gönlümüz, bedenimiz, düşüncelerimiz, cebimiz.. Kırgın, yorgun çok yorgun…

Ekonomik sıkıntılar; gördüğümüz, duyduğumuz çirkinlikler; iftiralar, kavgalar; savaşlar ve getirdiği ölüm ve öldürülmeler; tacizler, tecavüzler; şiddet ve kan… Bu kirli, kararmış dünyada bir nebze nefes almak, güç toplamak, yeniden sarılmak hayata, sorgulamak ve düşünmek… Yaşamla savaşabilmek için bu satırlardaki gayret.

Elveda geride bıraktığımız ne varsa. Yeni bir sayfa açacağız hayatımızda.

Yeni umutlar, dileklerle geliyor işte 2019…

Dilerim sen, ben, biz, herkes, ülkem, dünya sevinçle kucaklayalım yeni yılı. Yüreğimizden sevgiyi eksik etmeyelim bu yılda yeter ki.

Beklentilerimizin gerçekleşeceği bir yıla kavuşmamız dileğiyle.

Sevgiyle kalın.